"KASUHİKO SİCHENG BABAN SENİ ÇAĞIRIYOR OĞLUM Bİ BAKIVER" demişti Yuta 17 yaşındaki oğluna. Bugün 23 arkadaş yeniden eskisi gibi buluşacaktı. Artı olarak onların çocukları da eşlik edeceklerdi. Hepsi neredeyse aynı yaştaydı. En küçükleri 16 yaşındaki Kun ve Yang'ın ikizler kız ve oğullarıydı. En büyükleri ise Johnny ile Ten'in 19 yaşındaki kızlarıydı. 23 orta yaşlı adam ve 14 genç bugün barbekü yapacaklardı.
Hepsi ölesiye heyecanlıydı, uzun süre olmuştu görüşmeyeli. Kun ve ailesi Almanya'da, Johnny'nin ailesi ve Jaehyun'un ailesi Amerika'da, Mark ve ailesi Kanada'da, Shotaro ve ailesi Japonya'da, Renjun ve ailesi Busan'da diğerleri de Seul'de yaşadığı için çok sık görüşemiyorlardı.
Kasuhiko babasına bakıp ne istediğini sormuştu. Sicheng kendisinden uzun olan oğluna bakıp "Taeyong'un oğlundan hoşlandığını biliyorum, onun da sana hisleri var gibi görünüyor bu gece konuşsan bir şey kaybetmezsin. Arkandayım minik bebeğim endişelenme" demişti. O gerçekten iyi ve özenli bir babaydı. Oğlunun nefes alıp verişinden bile nasıl hissettiğini anlayabilirdi. Kasuhiko derin bir nefes alıp gülümsemişti. Sarılmaya ihtiyacı vardı. En çok da Yuta babasının sarılışına. Kasuhiko babasının yanına gidip "Baba sarılmana ihtiyacım var sarılabilir miyiz?" Dediğinde Yuta duygulanmıştı. Ona sık sık sarılmalıydı ama bunu yapmıyordu. Ayağa kalkıp sıkıca sarıldığında gözlerinin dolduğunu hissetmişti. O gerçekten iyi bir evlattı.
"Zor zamanlar geçirsen bile seninle koşarım. Salın endişelenme." Demişti her şeyden sakındığı güzel oğluna...
.
.
.
Misafirler geldiğinde koyu sohbete dalmıştı herkes. Jisung ile Chenle'nun kızları 17.yaşını yeni doldurmuş yaşına göre olgun ve açıksözlü biriydi.
Kasuhiko Dohyun'a (Taeyong ile Jae'nin oğlu) bakıyordu. Bu bakış Vien'in(Chenle ile Jisung'un kızı) dikkatinden kaçmamış ve Kasuhiko ile Dohyun'a "Birbirinize aşıksınız madem neden Naz yapıyorsunuz" demişti. Kasuhiko uyanırken Jaehyun babası kılıklı Dohyun utanmazca sırıtıp Kasuhiko'nun elini tutmuştu. "Kasuhiko iyi haberim var duymak ister misin? Evet istersin. Kore'ye temelli dönüyoruz." Dediğinde Kasuhiko Dohyun'un elini bırakıp çenesinden kendine doğru çekmişti. Dudaklarını değdirip geri çekildiğinde "En az bunun kadar iyi bir haberdi" demişti.
.
.
.
Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan Sicheng ile Yuta misafirleri göndermiş bahçede bulutları izliyorlardı.
Yuta birden söze girmiş "Kısa zamanda çok anı biriktirdik Sichengim hepsi bulutlara baktığımda film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden, mesela Exo konserindeyken deliler gibi eğlenmemiz, film izlerken ağlamamak için duvarı izleyip filmi kaçırman, düğünde ayağıma basıp kaçman, Kasuhiko'yu gördüğüm ilk an, doğum günlerimiz, güzel gecelerimiz, dudakların, evimize taşındığımızda boyadığımız duvarlar, balayımız...hepsi bulutlara bakınca geliyor aklıma..ama tek sen çıkmıyorsun aklımdan." Demişti. Sicheng başını sevdiğinin boynuna koyup uzun bir iç çekmişti. Cennet böyle güzel miydi? Yoksa güzel olan onun saklı cenneti mi?
Hepsinin cevabı gökyüzünde...bulutlarda..________________________________
Umarım bu hikayeyi sevmişsinizdir. Stresten uzaklaşmak için başladığım kitap hobim olarak devam etti. Okuduğunuz ve değer verdiğiniz için teşekkür ederim. Bol bol dinlenin, dışarı çıkmayın/çıkarken çift maske kullanın ve temastan kaçının. Bu günler de geçecek.
Hepinize iyi geceler/akşamlar/sabahlar/öğlenler/günler. Yeniden teşekkür ederim🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds//YuWin
FanfictionWinwin:Menekşelerini her gün sularsan solmasına sebep olacaksın... Yuta:ne? [görüldü 16.56]