Sicheng
Annemin aylık aradığı bir gün daha gelmişti. Her ay tüm nefretini kusar tehditler yağdırır ve moralimin içinden geçerdi. Bu defa ne diyeceğini hiç bilmiyordum. Geçen ay "Dedenden kalan mirası erkek kardeşinin üzerine alacağız eğer böyle devam edersen elinde bir evin bile kalmaz aklını başına devşir" demişti. Yaptığım tek şey çiçeklerimle ilgilenip ihtiyaçlarımı almak için markete gitmekti. Ne yapıyordum da böylesine sinirleniyordu bana. Telefonum ikinci kere çaldığında açıp "buyur" demiştim. Lafları art arda sıralamaya başlamıştı. Tüm sözlerini yutuyordum. Umursamayacaktım dediğim anda konuyu arkadaşlarıma getirmişti işte o zaman oldu ne olduysa..
"Bir iki gay bulmuşsun hayatını kurtaracaklarını zannediyorsun hastalık bulaşacak sana onlardan diyorum bir halt anlamıyorsun Sicheng. Keşke seni doğuracağıma düşük yapsaydım. Gay ne ya. Kendini düşünmüyorsan soyadını düşün be. Koskoca "Dong" soyadını kirletiyorsun. Ailenin yüz karası. O iğrenç insanlarla ilişkini kesip Çin'e dönüyorsun pis velet-" İşte sabrım taşmıştı..
"Yeter be yeter. Bu zamana kadar hiçbir dediğinizden çıkmadım. Ailemizi kötü etkiliyorsun dedin Kore'ye taşındım. Arkadaşım yoktu Ya Benin arkadaşım. Kötü zamanımda sarılacak tek kişim yoktu sen hala ne anlatıyorsun. Ne alıyorsan al mirasmış paraymış pulmuş sikimde değil. Soyadımdan da utanıyorum sizin gibi ailem olduğu için de utanıyorum. Arkadaşlarım hakkında bir daha böyle konuşma cesaretini bulacağını sanmıyorum. Bıktım senin bu sikimsonik aptal kibir ve triplerinden. Rahat bırak beni ve elinde tuttuğunu sandığın pis uyuşturucu bağımlısı oğluna göz kulak ol. Bir daha da arama beni" telefonu kapatana kadar ne kadar bağırdığını fark edememiştim. Normalde müdürün k'sini bile almazdım ağzıma ama olmuyor işte. Cidden ne bok istiyor benden, delireceğim.
Sinirle elimi sarı begonyalarımın olduğu saksıya vurduğumda saksının kırılma sesi ile elimden akan kan beyaz zemindeydi. Sanırım sol elim artık kullanılmaz haldeydi en azından birkaç haftalığına..
Elimin acısını umursamadan sarı begonyamı masanın üzerine koymuştum. Yeni bir saksı almam gerekiyordu. Elimden akan kanlar gittikçe artarken ben sadece zemine oturmuş belimi duvara yaslamış olacakları düşünüyordum. Kapım çaldığında her zamankinden daha yavaş kapıya ulaşmış ve kapıyı açmıştım. Gördüğüm yüz yabancı değildi. Karşı komşum Taeyong'du. Tae endişeyle kan içindeki elime bakmış ve sarılmıştı. Yıllardır sarılacak kimsenin olmaması, sarılmaya duyulan özlem..o kadar iyi hissettirmişti ki.. milyonlarca sözcükten daha yararlıydı. Taeyong konuşmadan elime bakıyor ve pansumanı nasıl yapacağını anlatıyordu. Yaraya baktıkça başının döndüğünü söylüyordu. Tam pansuman yapacağı sırada "Sicheng ben.." demişti ve arkaya doğru bayılmıştı..hadi ama Taeyong kan tutuyorsa neden pansuman yapmak istediğini söyledin ki. Hemen Jaehyun'u arayıp Taeyong'un bayıldığını söylemiştim. O sırada Taeyong'a kolonya koklatıyor ve uyanması için hafif tokatlar atıyordum. Jaehyun geldiğinde ona be kadar değer verdiğini bir kez daha anlamıştım.. Jae "Sicheng ben Taeyong'u eve getirey- ELİNE NE YAPTIN TANRI AŞKINA İYİ MİSİN SİCHENG" demişti. "Jae endişelenme iyiyim sadece saksım kırıldı ona üzülüyorum." Demiştim. Kafama bir tane patlatıp "Saçma salak konuşma şu elinin haline bak neden yaptın bunu..ağhh bekle Yuta'yı arayacağım sana pansuman yapacak Taeyong uyandığında biz de geleceğiz." Demişti. Bir şey diyemeden Yuta'yı aramış acil evime gelmesini söylemişti. 2 dakika sonra Yuta kapıya alacaklı gibi vuruyordu üstüne bir de zile basıyordu. Hemen gidip kapıyı açtığımda iyi olup olmadığımı sordu. Hep aynı cevabı veriyordum.."iyiyim" ve hep yalan söylüyordum "evet iyiyim"... Yuta cevabımdan tatmin olmayarak salondaki koltuğa oturtturup eline pamuğu almıştı. Pansuman için kullanılan sıvıdan(ismini hatırlayamadım) birazını dökmüş ve "Biraz acıyacak özür dilerim" demişti. Çok yavaş dokunduruyordu. Elleri çok zarifti, uzun ve sarı beyaz karışımı saçları hoştu.. elimin acıdığını hissettiğimde ufak bir inleme kaçmıştı ağzımdan. Yuta hemen üfleyip özür dilemeye başlamıştı. Çok düşünceliydi.. "Sicheng kötü bir haberim var..bazı yaraların çok derin ve bunu pansuman kurtarmaz doktora gitmeliyiz dikiş atılmalı.." demişti dikiş atılma düşüncesi korkutsa da, Yuta " korkarsan sağ elini tutarım acırsa saçlarını okşarım,hm olur mu?" Dediğinde tüm korkum gitmişti adeta...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds//YuWin
FanfictionWinwin:Menekşelerini her gün sularsan solmasına sebep olacaksın... Yuta:ne? [görüldü 16.56]