Sabahın ilk ışıklarıyla Ali gözlerini açtı. Nazlı'nın yanağına eğilip ufak bir öpücük kondurdu. Saçlarını da koklayıp ayağa kalktı. Kahvaltıyı hazırlayıp geldikten sonra Nazlı'nın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. Nazlı yavaşça gözlerini açtığında ona gülümseyen Ali' yi gördü.
-Günaydın prenses.
-Günaydın prensim.
-Nasılsın? Canın yanmıyor değil mi?
-Merak etme canım iyiyim.
-Eğer canın yanarsa söyle tamam mı?
-Ali beni hep düşünüyorsun. Biraz da kendini düşün.
-Prenses benim bu hayattaki önemli kişiler listesinde ilk ben vardım. Seni tanıyınca listenin başı sen oldun.
-Sen... Nasıl bir adamsın ya. Ben nereden sana rastladım? Ne ara kalbini esir ettin?
-Senin kalbin esir değil Nazlı. Sen dünyanın en güzel ve özgür kalbine sahipsin.
-Sen de Ali. Kalbin tertemiz ve özgür.
-Canım benim. Hadı gel kahvaltıyı yapalım hastanede bugün büyük bir gün.
-Ne var bugün?
-Bugün bizleri ikili gruplara ayıracaklar ve kendi ameliyatlarımızı yapacağız.
-Ne diyorsun!! Gerçekten mi?!
-Evet. Hem de bil bakalım ben kimle ekibim?
-Hmm Nasıl biri?
-Görebileceğin en güzel şey.
-Öyle mi? Başka?
-Gözlerinin içine kaybolursun, ellerinde naifliği hissedersin,fındık gibi bir burnu var ve çok tatlı.
-Sen beni ne güzel tanımıyorsun öyle. Eridim galiba.
-Hadi gel kahvaltıya. İlk baş operatörlüğüne geç kalma.
-Ameliyatı sen yapmayacak mısın?!
-Sen yapacaksın prenses.
-B-ben telaşlanırım, ya-yapamam yani.
-Sakin ol sevgilim. Ben yanında olacağım. Sen cerrah ben de asistan.
-Yapabilirim değil mi?
-He şeyi yapar beni prensesim.
-Seni çok seviyorum.
-Ben de seni çok seviyorum sevgilim.
Birlikte kahvaltıları ı yapıp hastaneye geçmişlerdi. Her ekibe birer tane Akciğer tümörü vakası vermişlerdi. Ali ve Nazlı gizli yerlerinde, Doruk ve Demir de asistan odasında çalışıyorlardı. Nazlı heyecandan çok korkuyordu. Hastayı kaybedersem diye.
-Ali ben yapamayacağım.
-Yapacaksın sevgilim. İnan bana.
-Ali korkuyorum. Ya hasta ölürse.
-Ölmeyecek. Sonuçta karşısında sen varsın. Yapman zor olmayacak.
-Ali nasıl biliyorsun? Ya benim yüzümden ölürse?
-Nazlı beni komadan kim kurtardı?
-Ben.
-Sen. Hayat kurtarma da üstüne yok. Ben komadayken mezardaydım. Ölmüştüm. Sen geldin tuttun çıkardın beni.