Dedektiflerin toplantılarının olmazsa olmazı ortaya konan bir bisküvi paketi Sehun tarafından bir kez daha açıldı ve devamında ikincisi de açılıp ortaya koyuldu. Artık daha fazla kişi oldukları için Sehun ikisini de aynı anda açmak zorunda kalıyor ve bittiğinde ise yenisini çıkaramıyordu. Kantindeki bisküviler pahalı oluyordu ve Sehun iki taneye yettirmek zorundaydı çünkü yemek yemeli ve okuldan çıkınca da eve dönmeliydi. Bunların hepsi için para gerekiyordu. "Kahrolsun serbest piyasa" dedi Sehun. Paketleri masanın ortasına koydu.
Az önce davayı kabul ettiklerini söylemiş olan Junmyeon uzanıp bir tane bisküvi aldı. Baekhyun da eline iki tane aldı ve yan tarafında oturan Chanyeol'e yedirmek için döndü ama dönmesiyle Johnny'le göz göze gelmesi bir oldu. Chanyeol'ün orada olmadığını hatırlayınca içine yine bir hüzün çöktü ve istemeye istemeye bisküviyi Johnny'e uzattı.
"Kardeşinin telefonuna baktınız mı?" diye sordu Junmyeon.
"Polis onu kanıt olarak aldı ve de geri vermedi." dedi Jongin.
"Şüpheli." dedi Mark sonra da Junmyeon'a baktı. "Şüpheli, değil mi?" Kulüp başkanı kafasını salladıktan sonra "Tam olarak ne olduğunu öğrenebilmek için Yoora'nın arkadaşlarına ulaşmamız gerek. Ama sadece okuldan arkadaşlarına değil." dedi.
"Başka kime ulaşabiliriz ki?" dedi Jongin. "Ortaokuldan tanıdığı bir sürü kişi de bu lisedeydi."
"Sanal arkadaşları." dedi Junmyeon. "Tabii varsa. Onlara gerçek arkadaşlarına anlattığından daha fazlasını anlatmıştır ama telefonu artık elinizde değilse onları bulmak zor olacak."
"O zaman şimdilik gerçek arkadaşlarına odaklanalım." dedi Baekhyun. "Geçen dönem bir tane kız ziyarete gelmişti. Bizim sınıf İngilizce dersindeyken öğretmene selam vermek için içeri girmişti ve Yoora'nın da adı geçmişti."
"Adını hatırlıyor musun?" dedi Jongin.
"Hayır ama sanırım Amerika'da okuduğunu söylemişti."
"Na Young'tan bahsediyor olmalısın." dedi Jongin. "Çoğumuz onu en son cenazede gördük sonra da gitti. Geçen dönem Kore'ye döndüğünü duymuştum."
"Ya öteki arkadaşları?" diye sordu Junmyeon.
"Sadece Na Young ve Eun'ı tanıyorum. En yakını bu ikisiydi ve sık sık eve de gelirlerdi." dedi Jongin. "Eun'a nasıl ulaşacağımı bilmiyorum ama Na Young'u arayabilirim."
"Onunla hâlâ görüşüyor musunuz?" diye sordu Kyungsoo ansızın. "Bahsettiğin kızla yani?"
"Numarası telefonumda kayıtlı sadece." dedi Jongin. "Eğer değiştirmediyse." Kyungsoo'ya gülümsedikten sonra rehberinden Na Young'un numarasını bulup onu aradı. Konuşmayı hoparlöre alıp telefonu ortaya koydu. Telefon çalıyordu. Anlaşılan hâlâ aynı numarayı kullanıyordu.
"Kız Amerika'daysa fatura fazla gelmez mi?" diye sordu Mark. "Kore'ye döndü dedi ya" dedi Yuta. "Ama ya sonra Amerika'ya gittiyse?" diye karşılık verdi Mark.
"Alo?" dedi Na Young. "Efendim Jongin oppa?"
"Oppa mı?" diye dudağını oynatarak kaşını çattı Kyungsoo.
"Nasılsın Na Young?"
"İyiyim, bir şey mi oldu?"
"Aslında... Oldu evet." dedi Jongin ve bakışlarını kısaca kulüp üyelerinin üstünde gezdirip "Okuldaki dedektif kulübünü duydun mu? Lisedeki yani?"
"Duydum?" dedi Na Young sorarcasına.
"Şu an onlarla beraberim."
Hattın öte ucunda kız bir süre konuşmadı. Dışarı doğru nefes verdiği duyuldu. "Yoora için mi? Neden vazgeçmiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jun's Bureau of Investigation (ChanBaek)
FanfictionBaekhyun, lisedeki ikinci senesine yeni bir okulda başlar. Sosyal ilişkilerdr berbat olan ve arkadaşlık kurmaya yanaşmayan, sadece derslerine çalışan Baekhyun'un okuldaki ilk haftası karmaşayla başlar. Önce sabahleyin birisi onun cüzdanını çalar ve...