Duyduğu şeyler gerçekten de Yuta'nın hoşuna gitmemişti. Camın önünde durmuş, kararmakta olan gökyüzüne sessizce bakıyordu.
"Neden o kadar dramatik duruyor?" dedi Junmyeon, Mark'a fısıldayarak. "Bilmiyorum, animeler Japonlar'ı böyle yetiştiriyor sanırım." diye aynı fısıltıyla cevapladı Mark. "Ona aşkım diye seslenmeyi denesene bir kere." dedi Kyungsoo. Mark, panikleyerek ona bakarak kafasını iki yana salladı ve "Yapamam..." dedi. "Hadi, lütfen! Sadece bilimsel amaçlar için." dedi Kyungsoo.
"Aynen!" dedi Sehun, masada öne doğru eğilip fısıldayarak. "Bilim ve insanlık uğuruna bunu yapmalısın Mark!"
"Ben-"
"Mark." diye döndü Yuta.
"Efendim aşkım?" dedi Mark, beklenmedik bir şekilde. "N-ne?" Yuta'nın eli ayağına dolanmış gibiydi. "Aşkın mı?"
Mark, utançtan yok olmak isterken diğerleri gülmelerini zor bastırıyor, Yuta ise gözleri parlayarak Mark'a bakıyordu. "Aşkın mıyım gerçekten?" dedi Yuta ve ona doğru yaklaştı. Kızaran Mark kafasını başka tarafa çevirerek yardım ararcasına diğerlerine baktı. Fakat herkes gülmesini engellemekle meşguldü. Johnny bile her an patlayacakmış gibi görünüyordu. "Mark," dedi Yuta. Onun ellerini tutup önünde diz çökünce, bu bardağı taşıran son damla oldu ve herkes kahkahayla gülmeye başladı. "Ne-" dedi Yuta şaşkınca. "Ne oldu?"
"Sana, şey dedim diye, az önce dediğime verdiğin tepkiye gülüyorlar."
"Tepkimde ne varmış?" dedi Yuta, küçük bir sinirle diğerlerine bakarak. "Önümde diz çöktün." dedi Mark. "Sana her öyle diyenin önünde böyle diz mi çöküyorsun?"
"Bu nasıl bir muhabbet böyle!" dedi Sehun kahkahaları arasından. "Artık susar mısınız?" dedi Mark onlara. "Biliminize sıçayım sizin."
"Ne bilimi?" dedi Yuta. "Boş ver sen." dedi Mark. Geri kalanlar kahkahalarını kesmiş olsa da hâlâ gülümseyerek onları izliyordu. Ama ikisi de susmuş, ne diyeceklerini bilemeden öylece birbirlerine bakıyorlardı. "Söylediğinde ciddi miydin?" dedi Yuta.
"Sadece söylersem ne tepki vereceğini görmek istediler." dedi Mark. Kyungsoo boğazını temizleyerek "Özür dilerim." dedi. Yuta hayretle ona dönüp "Neden hemen özür diledin?" dedi.
"Ne yapmamı isterdin, birbirimize Rasengan atmayı mı?" dedi Kyungsoo. Yuta "Olgun bir davranış sergilemeni beklemiyordum." dedi.
"Tutmayın beni!" diye ayaklandı Kyungsoo. Kimse onu tutmuyordu ve tutulmadığını fark eden Kyungsoo öylece ayakta sessizce durup, Yuta'ya baktı. Yuta ve arasında sadece Mark vardı. "RASENGAN!" dedi Kyungsoo, avucunu öne uzatarak. "Neden bir şey olmuyor?"
"Kısasın ya ondan." dedi Sehun. "Sen yap da görelim o zaman?" dedi Kyungsoo.
"Sana Rasengan'dan daha iyi bir şey gösteririm."
"Gezide göstermiştin."
"Susun!" dedi Baekhyun panikle. "O görüntüyü hatırlamak istemiyorum!"
Fesatça sırıtan Sehun "Benimki Chanyeol'ünkinden daha büyük, hatırlarsa Chanyeol'ü boynuzlamaktan korkuyor."
"Tutmayın beni!" diye ayağa kalktı Baekhyun. Johnny onu tutuyordu. "Beni neden kimse tutmadı?" dedi Kyungsoo, alınarak.
"Konumuza dönebilir miyiz?" dedi Junmyeon. "Yuta, Mark'ın Minho ile flörtleşmesi fikrine karşısın biliyorum ama elimizde şu anlık bu koz var."
"Bak," dedi Yuta tekrar ayaklanarak. "Sorun, Mark'ın başkasıyla flört edecek olması değil. Tamam, bu durumun beni rahatsız etmediğini ve etmeyeceğini söyleyemem ama eski sevgilisini öldürmüş olabilecek bir çocuktan bahsediyoruz? Belki de Yoora'yı öldürmesinin sebebi kızın ona yapışması değildi, ya çocuk ondan istediği şeyi alamadığı için anlık öfkeye kapılıp onu çatıdan attıysa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jun's Bureau of Investigation (ChanBaek)
Fiksi PenggemarBaekhyun, lisedeki ikinci senesine yeni bir okulda başlar. Sosyal ilişkilerdr berbat olan ve arkadaşlık kurmaya yanaşmayan, sadece derslerine çalışan Baekhyun'un okuldaki ilk haftası karmaşayla başlar. Önce sabahleyin birisi onun cüzdanını çalar ve...