Saate baktım.sabahın 10'uydu.Günler artık benim için pek birşey ifade etmiyordu.Sıradan zaman dedikleri varsayım geçiyordu sadece.Vicudumu kaldırmam için biraz çaba sarfetmem gerekti.Ayın biriydi.Üç ay olacaktı.Terketmeden yaşadığımız üç ay...beni bırakalı 3 ay geçmişti aradan...onu hala özlüyordum.Hala aşıktım ona.Mutfağa geçtim kahvaltı yapmayı hiç bir zaman sevmemişimdir.Bana zorunlu ama gereksiz bir ritüel gibi gelirdi hep.Su ısıtıcısını çalıştırdım küçük bir fincan çay yeterdi bana, birden su ısıtıcısının sesi ve telefonumun rahatsız verici zil sesi düet yapmaya başladılar.Arayan Nisandı "efendim" dedim sesim yorgundu."nerdesin sen?"dedi sesi her zamanki gibi capcalı ve diriydi."insanlar genelde evlerinde ikamet ederler dedim" bu halimle bile espri yapabiliydum.Nefes alışını duyabiliyordum."okula gelecek misin?"diye sordu sabah sabah soru yağmuruna tutulmak hoşuma gitmemişti" etütüm var bir saate kadar orda olurum" dedim sustu sesini endişe kapladı. nisan hiç yalan söyleyemez ve bişey saklayamazdı anlardım."bişey mi oldu?" dedim bu soruyu bekliyor gibiydi."sorun yok seni bekliyoruz" ve kapattı.Bir şeyler oluyordu.
Okula vardım Nisana nerdesin diye mesaj attım bir kaç saniye sonra cevap geldi kantinde olduklarını söylüyordu.Kantine doğru yol aldım herkes şişmiş gözlerime bakıyordu.Aldırış etmedim.Gözüme ilk çarpan kişi özgür oldu yüzünde endişe vardı fazlasıyla,beni görünce bu dahada arttı. Bir terslik vardı. Bana doğru koştu,her zamanki sahiplenici sarılışıyla beni sardı kendine.Bunu seviyordum.Sarılışını seviyordum karşı cins olarak aramızda değişik bir bağ vardı.Damardaki akan kan gibiydi.O olmadan yaşayamazdım Nisanın bile bilmediği sırlarımı bilirdi.Esmer teni ve kahverengi gözleriyle oldukça etkileyiciydi."neyin var senin" dedim "hiç hiç bişey yok papatyam" bana paptyam demesi bu seferki sevgiden değildi. "vay 3 ay he tabi terketmeseydi" söyleyen Rıfata bakışlar toplandı. Canımı acıtmayı severdi.Yakınlığımız yoktu hiç sadece bir keresinde koridorda yürürken düştüğümde elimden tutup beni kaldırmıştı "dikkat etsene yürürken!" demişti. biraz sert mizacı vardı ama kimseye zarar vermezdi.Sözleriyle döverdi."onu üzmek istemeyiz değil mi Rıfatçığım" Betül'ün mükkemmel sesi ve düzgün diksiyonu ile her zaman dikkat çekiciydi.Kardeşi Sevil gibi etkileyiciydi."sizin neyiniz var?" diye sordum cevap gelmedi.
Dakikaların üstünde tonlarca yük vardı sanki.Betül ve Sevil dersi dinlemek yerine gizlice sohbet ediyorlardı. Hiç ders çalışmamalarına rağmen sınavlarda en yüksek onlar alırdı hayret ederdim."Kendini dersine ver!"diyen Nisan'ın sesiyle irkildim.Kalemimle defterime tahtadakileri geçirmeye başladım.Bir müddet sonra kurtarıcı bir ses duyuldu. Zil sesi...yürürken "bugün ne yapıyoruz?" dedi Betül "benim hiç halim yok eve gidicem ben" dedim artık bu okuldan bir an önce çıkmak istiyordum "seni evine bırakmamı ister misin?" diye soran Özgüre "ben tek kalsam daha iyi olacak" dedim "tek kalman onu geri getirmicek Ada" diyen Rıfata umursamaz bir bakış atmaya çabaladım senin benimle sorunun ne? "daha fazla üstüne gitmesen diyorum" diyen Sevilin beni korumasını sevmiştim.Koridorda beraber ilerlerken birden durdular.Herkes aynı tarafa bakıyordu.Rıfat bile şaşırmıştı. Neydi onları bu kadar şaşırtan? diye düşündüm o yöne baktığımda karşımda merti gördüm. 3 ay sonra yeniden karşıma çıkmıştı.Kolundaki sarışın kızı tanımıyordum.Dipdiri,zayıf vicuduyla ve pürüzsüz teniyle tüm herkesin odağı haline gelmişlerdi.Ben bu kızı bulsam bende kendimi terkederdim diye düşündüm. Çok güzeldi. Nefes alış veriş hızım değişmeye başladı.Sarı saçları ve kaslı vicuduyla hiç eskimemişti 3 ay önceki mertti.Şimdi bana doğru geliyordu.neden diye düşündüm boğazımda anlamını bilmediğim bir şey düğümlendi.Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.Kolumu iyice sıkan nısanı bir kaç dakika sonra farkettim "Ada sakin ol" dedi bu kadar zayıfken nasıl bu kadar güçlüsün sen? "gidelim buradan!" diyen Özgürün sesi beni kendime getirdi."Ada iyi misin?" acınası haldeydim Rıfatın bana acınası bakışlarıyla karşılaştım.Kafamı çevirdim benim için ilk defa üzülmüştü.Bunu beklemiyordu hiç birimiz beklemiyorduk."buraya geliyor gidelim havası kaçtı buranın" Betül kendinden emin bir şekilde emrini vermişti koridor ikimize de dar gelmeye başladı birbirimize yaklaştıkça kalbim çıkıcak gibi atıyordu.O an gelmişti tam karşımda durdu "Ada" diyebildi ah sesini nasılda özlemişim Ada kendine gel ne özlemesi terk etti o seni yanındaki kız beni süzüp duruyordu bana benden önce bu çocuk nasıl senle çıkmış bakışı attı resmen bakışlarıyla bıçaklıyordu beni. "özür dilerim çok üzgünüm " çocuğu bakışlarınla yemeği bırak bir şey de gururunu intitecek bir şey söyle "sorun değil" NE SORUN DEĞİL DE NE DEMEK NE DİYORSUN SEN? bu söylediğim cevaptan sonra Nisan sert bir şekilde kolumu sıktı parmak izleri kolumda çıktığını tahmin edebiliyorum "sorun değil de ne demek Ada!" haklıydı ama ona karşı çıkamıyordum.Gözlerimi devirdim ve omzuna çarparak yanından geçerken kolumu tuttu teni sıcaktı "birşey demeyecek misin?" bekledim " ne diyebilirim ki? mutluluklar size" Allahım biraz daha burda durursam ağlıcam. Derken nisan gene kolumu sıktı gücünü bende uygulamayı keser misin? omzuna çarparak çıktım okulun bahçesinde yürürken gözyaşlarımı tutamıyordum hızlı adımlarm diğerlerini geride bırakmıştı "Ada! "Ada!" kolumdan çekip kendine çeviren Özgürdü "ağlama haketmiyor" "yanlız kalmaya ihtiyacım var lütfen" uzaklaşırken sessiz bir şekilde tamam diyebildi ağlarak yolda yürürken ona hala aşık olmamın verdiği nefretle eve geldim bir papatya yaprağı daha kopardım onu hala seviyordum kahretsin..
Yağmur Oktay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boş Sokak
Teen FictionGüneş bugün doğmaya üşenmiş gibiydi.Odama gelen ışık hüzmesi yüzümü tokatlarken bedenimi kaldırdım.perdeyi kapattım.Işık bana göre değildi.Hiç bir zaman güneşi sevmemiştim.Karanlık benim en iyi dostumdu. Aynada yorgun bir Ada gördüm.Gözlerim...