Ertesi günün cumartesi günü olması beni rahatlatmıştı. Erken kalkmama gerek kalmamıştı ama kendimi yataktan kaldıramayacak kadar yorgundum ateşim Yuşa sayesinde düşmüş eski sağlığıma kavuşmuştum sağlığıma kavuşmayı özlemiştim, doğru düzgün nefes alıp veriyordum artık en önemlisi koku alabiliyordum.Ama aklıma bir şey takılmıştı Yuşa bana haddinden fazla iyi davraniyordu bu kadar iyiligi hakettigimi sanmiyordum sonucta benim iyi olmam icin uyumuştu benimle. Hadi ama Ada! bu vicdan meselesi çocuk sana kendi ağzıyla söyledi "vicdanımı rahatlatmaya çalışıyorum" diye kendini boşuna ümitlendirme onun senden daha güzel bir sevgilisi var varsa ne olmuş yani bende güzelim bende zayıfım ama onun boyu uzun tamam boyu uzun olabilir.Yuşanın göğsüne geliyordum Mert benim boyumdaydı.Ama ben her zaman birisine sarılmak için parmak uçlarımı kaldırıp ona ulaşmak isterdim.Bir kere kızın yüzü güzel hiç sivilce yok ve pürüzsüz. Tamam ama benim yüzümde de bir kaç sivilce dışında bir şey yoktu. Ah kendini kandırıyorsun Ada evet iç sesimi ne kadar kendimi yatıştırmaya çalışsamda kendimi kandırıyordum. O çok güzel ve kusursuzdu ve çok yakışıyorlardı neler düşünüyordum sadece üç günü benimle geçirmişti ne bu havalar kendime gelmeliydim artık Yuşa'yı görmeyecektim.Ama bana baktığı için ona küçük bir hediye vermem gerekiyordu ona borcum vardı, faturalarımı ödemişti.
Okula gittim kendimi daha iyi hissediyordum adımlarım kulağımdaki müziğe uyum sağladılar ve ritimli yürümeme sebep oldular. Bizimkileri kantinde her zamanki yerimizde buldum."Günaydınlar" diyerek sandalyeye oturdum."Oha!" dedi Nisan "sesin çok huzurlu çıkıyor bu halini görmeyeli çok oldu" diye devam etti."Önemli bir şey değil kendimi iyi hissediyorum" dedim."Okula niye gelmedin?" diye sordu Rıfat ah birde bu mesele vardı unutmuşum "hastalandı ateşim çıkmıştı" yüzümü buruşturdum."Ne!" dedi Özgür biraz yüksek sesle söylemişti kantindeki bir kaç kişi bize çevirdi yüzlerini "Özgür sakin" etrafa döndüm "sorun yok arkadaşlar sevgilisinin başka erkekle gördüğümüzü söyledik de" dedim hepimiz gülmeye başladık.Özgür'ün sevgilisi yoktu daha doğrusu önceden sevgilisi oldu mu bilmiyordum aşk hayatını bizden gizlemeyi tercih ederdi."haha çok komik bize niye haber vermiyorsun kızım? yardım ederdik" çantamı yere koyarken "aynen" dedi Sevil "arkadaşlar bakın iyiyim küçük bir soğuk algınlığı ama sadece notlarınıza ihtiyacım var" Rıfat bana döndü "notları ben hallederim sana sorun olmaz" dedi. Rıfat erkek olmasına rağmen aramızda en iyi not tutan kişiydi sınavlarımıza onun tuttuğu notlardan hazırlanırdık, ve geçerli not alırdık bunu nasıl başarıyordu bilmiyordum. Okuldan erken çıktık ve her zamanki oturduğumuz kafeye gittik. Birlikte sohbet ederken birden Yuşa içeri girdi ve bizden yaklaşık 8 ila 9 masa ilerimize oturdu etraf kalabalık olduğu için beni görmedi."Bakın bakın" dedi Betül "Yuşa geldi" onu parmağıyla işaret ederken parmağını indirdim. "Biraz daha kaldır ayıp ayıp" dedim bana umursamaz bir bakış attı. Haifi gülümsedim "şu çocukta ne buluyorsunuz serserinin teki" dedi Rıfat ona bakmamaya çalıştım "onun sevgilisine ve arkadaşlarına acıyorum cidden zengin züppesi" hafiften kızarmaya başladım Rıfat'ın zengin züppesi dediği çocuk bana bakmıştı ve uyumuştum bunları bilse kesin beni o Yuşa'ya yumruk attığı eliyle beni öldürürdü. "kızlar hiç yemeyin çocuğu bakın sevgilisi geldi" Özgür'e pis pis güldüler.Söylediğim taze sıkılmış portakal suyu geldi ve içmeye başladım soğuktu boğazımdan mideme inene kadar sıvıyı hissedebilmiştim.Masada herkes bira söylemişti bir tek ben alkol içmiyordum.O kusma faciasından sonra bira dahi görmek istemiyordum "Ne oldu Ada? bira içmek ister misin?" diye sordu Rıfat pis pis sırıttı bana aklından geçenleri okuaybiliyordum "seni öldürürüm" diyerek ağzımı oynattım ona. "Hayır istemiyorum" dedim bardağımı göstererek bir kaç dakika sonra lavaboya gitmek için kalktım "gelmiyor musunuz" diye sordum kızlara normalde en az biri gelirdi benimle "Hayır git sen" dedi Nisan "iyi siz bilirsiniz" dedim ve masaların arasından yol aldım.Lavabodan çıktığımda bir kol beni bir kenara çekti beni dödürdüğünde karşımda duran Yuşa'yı gördüm.
"Ne yapıyorsun sen?" kolumu hafifçe tuttu "sakin ol be benim" devam ettim " bir şey mi oldu?" "hayır seni görmek istedim diğer kızlar gibi iki dakikada bir tuvalete kalkman gerekmez mi senin? amma bekledim seni he" bu da ne demek? " mekanlarda fazla tuvalet kullanmam" cebinden bir kağıt çıkardı "lütfen ara bekleyeceğim gitmem lazım benim" diyerek yanımdan uzaklaştı kağıtta numarası yazıyordu ne yapmaya çalıştığını anlamadım ama numarasını vermesini sevmiştim.Ona hazırlayacağım hediye için bu numara gerekli olabilirdi.Kağıdı cebime tıkıştırıp masaya ilerlediğimizde karışmda mert ve sevgilisi vardı bizimkilerin yanındaydı ne yapmaya çalışıyor bu? moralim direk sıfırlandı.Yanlarına gittim "Ada.." sözünü kestim "ne istiyorsun? seni ve hatununu burda görmek istemiyorum" sevgilisi bana dik dik bakıyordu "ne bakıyorsun?" dedim sesimin tonuna dikkat ederek "ben dışarda bekleyeyim aşkım" dedi sırf ben sinir olayım diye yapıyordu "aşkım" kelimesini nasılda basarak söylemişti senden önce ben vardım kızım ne sanıyorsun sen kendini sevgilisi dışarı çıktı. "ne sanıyor kendini o sürtük?" Özgür ayağa kalktı "Ada sakin ol dikkat çekmeyelim" elimle onu omzundan iterek yerine oturtturdum. "bir de utanmadan hatununu yanıma mı getiriyorsun?" bana yaklaştı bir adım çekildim "Ada özür dilerim" yine mi başlıyorduk? "bunu senden kaç kere duydum özür özür özür başka bir şey bilmez misin sen?" bana baktı "sana kendimi affettiremeye çalışıyorum bana izin vermiyorsun o demir kapılarını bana niye açmıyorsun?" kaşlarımı çattım "benim o demir kapılarım varya Mert; o demir kapılarım sen beni o çamlıkta terk ettiğinde sana kitlendi. Anahtarını da denizin dibine attım ben" "çıkarılabilir" elimi masaya koydum "hayır" dedim "hayır çıkaramazsın çıkarsan bile açmana izin vermeyeceğim gerekirse kilitleri değiştiririm, o demir kapıları açmamı hakeden senden daha önemli insanlar var" kimden bahsediyordum ben? "kimden bahsediyorsun sen?" şu son dönemlerde aklımı okuyan çoktu "öylesine söyledim" diye geçiştirdim "seni unutmaya çalışıyorum bana niye kendini hatırlatıp duruyorsun?" durdu. "Belki de unutmamanı istiyorumdur" bu ne pişkinlik "he mutluğumu gör ve her an o çamlıkta seni terk ettiğim an aklına gelsin diyorsun yani bu nefes alırken ölmek gibi bir şey ne dediğinin farkında bile değilsin" bana yaklaşmaya çalıştı ama Nisan durdurdu onu "sana yaklaşmamanı söylemişti" bu durumda ağlamam gerekirdi ama ağlamıyordum sağlam bir şekilde ona direniyordum kalbim acıyordu sadece hemde çok acıyordu "Ada.." elimi çıkışa doğru uzattım "git" diyebildim gözlerim dolmaya başlamıştı al işte nazar değdi. "Mert bence gitsen iyi olacak acı çekiyor görmüyor musun?" Rıfat'a baktım kaşlarımı çattım "acı falan çekmiyorum ben" çekiyordum. "o demir kapıları açmanın bir yolunu bulacağım" dedi ve gitti.Yerime oturdum portakal suyumu öyle bir hızla içmiştim ki yarısına kadar gelmiştim "sakin ol be öküz insan" direyerek portakal suyunu önümden çeken Özgür'e "ya içiyordum ben onu ver" vermedi. "Odun işte bide sevgilisiyle geliyor" elimi çenemin altına koydum kafamı elimin gücüne verdim "aşkım ben dışarda bekleyeyim" diye taklit ettim onu.Masadakiler gülmeye başlamışlardı "gülmeyin" dedim. "Sinirli halimi biliyorsunuz papatya öldürmek istemiyorum bu aralar dört tane gitti garsona söylememle önüme papatya getirtebilirim" dedim.Hepsi sustular hiç biri papatya ödürmemi istemiyordu bu tehdidi haketmişlerdi sinirli olduğumda bileklerimi kestiğim veya cam kırdığım günler vardı. "Dört çok fazla" dedi Betül. Ah betül'e neydi ki benimle hiç ilgilenmezdi ama bu sefer cidden üzülmüştü."Dört işte kapatalım şu konuyu" dedim başka bir şeyden bahsetmeye başladılar ama onları duymuyordum.Masanın altından Yuşa'nın numarasını kaydettim ve kağıdı kimsenin görmemesi için yırtıp yarım kalan bardağın içine attım. Portakal suyu ile karışan kağıtlar dibi boyladı."o kağıtlar neydi?" diye sordu Nisan bir şeyi de merak etme "bir şey değil çöp" dedim.Yuşa'nın oturduğu yöne baktım gitmişlerdi sanırım ben Mert ile tartışırken kalktılar diye düşündüm. Ona mesaj attım "sana söyleceğim adreste ve tarihte bulun" yanına gülücük işareti atıp yolladım.Anında cevap geldi "yine mi hastasın yoksa uyuyabiliriz tekrar hayır demem yani" mesajın yanında pis bir sırıtışa benzeyen gülücük vardı pis sapık "iyi tamam be gelme yapmıyorum bir şey" dedim ve yolladım bir kaç saniye sonra tekrar yazdı " şaka şaka ne oldu ? endişelenmem gereken bir şey yoktur umarım" parmaklarım harekete geçti "hayır" dedim "küçük bir hediye sadece" cevap gecikmedi "hediyeleri severim" yanında yanakları kızarmış bir gülücük koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boş Sokak
Teen FictionGüneş bugün doğmaya üşenmiş gibiydi.Odama gelen ışık hüzmesi yüzümü tokatlarken bedenimi kaldırdım.perdeyi kapattım.Işık bana göre değildi.Hiç bir zaman güneşi sevmemiştim.Karanlık benim en iyi dostumdu. Aynada yorgun bir Ada gördüm.Gözlerim...