-Geçmişten Kalan Yaralar ve O Yarayı Acımasızca Kanatanlar-

72 7 0
                                    

-Geçmişten Kalan Yaralar ve O Yarayı Acımasızca Kanatanlar-

-Geçmişten Kalan Yaralar ve O Yarayı Acımasızca Kanatanlar-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ölümsüzlüğe inananlar ölümle burun buruna geliyor. Tanrının ezgisine kulak asmayanlar büyük felakete kapılıyor. Kapılar tamamen Ediz için aralanıyor ancak o yanlış kapıyı seçip şeytanın tuzağına düşüyor. Kaderi tekrar yazılıyor. Kaderlerini yaratıyor. Giray ise kaderine son noktayı koyuyor. Kalbindeki küçük korku bir kıvılcım iken adeta bir yangına dönüp onu kül ediyor. Giray'ın felaketi içinde başlıyor. Tanrı onun için şarkısını sonlandırıyor.

Ediz yol boyunca soluduğu şeker ve nane feromonuyla sarayına dönmüş ve hızla odasına çıkmıştı. Hayatı boyunca tonlarca Alfa, Beta, Gama ve Omega feromonu solumuştu ancak duyduğu bu feromon onu gerçekten etkilemişti, başını ağrıtmış aynı zamanda içinde bir istek uyandırmıştı. İçinde büyük bir arzu uyandırmıştı. Odasına giren Ediz'in arkasından Cenker hizmetlilere onu sakinleştirecek bir şeyler hazırlamasını emretmiş ve hızla Ediz'in odasına girmişti. Cenker Kralı Ediz'e tarif edilemeyecek kadar hayranlık besliyordu. Başardığı işler ve yakışıklılığının yanında oldukça çekici güzelliği onu baştan çıkarıyor ve bir kez daha şükrediyordu böyle bir Kralın sağ kolu olduğuna. Belki biraz fazlaydı ona olan hayranlığı. Yanlış anlaşılacak derecedeydi ancak kendini bundan alıkoyamıyordu. Ediz'in ihtişamına kapılıp gidiyordu. Tıpkı bir büyü gibi bir sihir gibiydi. Karşısındaki Alfa sanki gerçek değildi de kendi kafasında kurduğu bir hayaldi. Cenker ve Ediz yıllar önce savaşta tanışmıştı. Ediz'in annesi onu bir Omega'ya emanet ettiğinde Omega'nın bir yavrusu olduğunu görmüş. Onun büyük, parlayan gözlerine hayran kalmıştı. Aylarca beraber olan küçük Alfa ve küçük Omega çok iyi anlaşmış ve kendilerini kardeş ilan etmişlerdi ancak savaş kötüye gitmeye başladığında zafer neredeyse karşı sürünün oluyor ve artık Omegaların da Alfalara yardım etmesi gerekiyordu. Omega anne ve Beta baba küçük Alfa ve onun biricik kardeşi küçük Omega'yı evde bırakıp savaşa dâhil olmuşlar ve orada liderleri ile can vermişlerdi. Ediz'in dedesi Oray torununun nerede olduğunu öğrenmiş ve onu tahta çıkarmak için yanına gitmişti. Cenker'i bırakmak istemeyen Ediz onu da beraberinde götürmüş ve sarayda kendi odasını ona vermişti. Ediz ve Cenker bir Kral- asker ilişkisinden çok daha öte şeyler yaşamışlardı ve her yalnız kaldıklarında Kral-asker rolünden çıkıp iki kardeş rolüne bürünürlerdi. Cenker odaya girdiğinde Ediz'i yatağına uzanmış ve gözleri kapanmış bir şekilde görmüştü. Bu oldukça nadir bir şeydi. Ediz'in hiçbir zaman böyle alışkanlıkları olmamıştı. Her zaman düzenliydi. Her zaman her şeyin vaktinde olması gerektiğini düşünürdü. İşlerini, halkını her şeyden önde tutardı. Bu da Cenker'in en çok hoşuna giden huylarındandı. Ediz halkından ve sarayından başka hiçbir şey düşünmezdi. Günlerce haftalarca uyumadan çalıştığı dahi olmuştu. Cenker onun bu çalışkanlığını, halkına olan bağlılığını sevse de bazen onun için endişe duyuyordu.

"Majesteleri iyi misiniz?"

"Bir kuralımız var değil mi Cenker?"

"Ah evet Ediz. Neden orada gözlerin değişti? Sen sinirlensen bile sadece yanıp sönerdi ama oradan ayrılana dek asla insan formundaki gözlerine kavuşamadın."

Tanrının Ezgisine Kulak VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin