Ben ilk defa,
Gökyüzü'nden nefret ettim bayım.
Canım çok yandı, keşke yanan bedenim olsaydı.Nilipek - Gömülür
"Saçların çok güzel." dedi Rüzgar, parmakları saçlarımın arasındayken.
Karşımdaki aynadan ikimizin görüntüsüne bakarken gülümsedim.
"Teşekkür ederim." diyerek saçlarımı örmeyi bitirmesini bekledim.
Duş almış, saçlarımı kuruttuktan sonra mor çiçekli elbisemi giymiştim.
Rüzgar da tam o sırada saçlarımı örmeyi teklif edince seve seve kabul etmiştim.
"Dünkü insanlar hasta olmamıştır değil mi?" diye mırıldandığımda işi neredeyse bitmek üzereydi.
Geride bıraktığımız iki günde Rüzgar bana İngiltere'yi gezdirirken bazı maskeli insanlar görmüştüm. Neler olduğunu sorduğumda bana Dünya çapında bir virüsün yayıldığını, uzun zamandır virüsle savaş hâlinde olduklarını söylemişti.
Dediğine göre İngiltere normalleşmeye giren ülkelerdendi, telefondan gördüğüm kadarıyla ise bazı ülkelerde vaka sayıları gerçekten yüksekti.
"Bunu bilemeyiz İnci. Umarım olmamışlardır." diyerek ellerini saçlarımdan uzaklaştırınca aynaya baktım.
Saçlarımı iki taraftan örmüştü, dün aldığımız elbiseyle uyumunu incelerken gülümsemem tekrardan aydınlanmıştı.
"Çok güzel oldum!" diyerek küçük bir çocuk gibi etrafımda döndüm mutlulukla.
"Teşekkür ederim." dedim kollarımı boynuna sararak. Saçlarından gelen şampuan kokusuna dalıp ellerimle dağınık siyah saçlarını karıştırdım gülerek.
O da bana sarıldı, bu sefer sol yanına yasladım başımı.
"Rüzgar." dedim mırıldanarak.
"Efendim meleğim?" diyerek cevapladığında bir tebessüm peyda oldu dudaklarımda.
"Bugün nereye gideceğiz?" dediğimde "Nereye gitmek istersin?" diye sordu.
Kaşlarımı çatıp düşünürken aklıma dün akşam gideceğimiz ama yorgunluktan gidemediğimiz Trafalgar Meydanı geldi.
"Meydana gidelim!" dediğimde başını onaylarcasına sallayıp yatağa oturdu ve kafasını karnıma yasladı.
Kesin uyuyakalacaktı.
"Uykun varsa gitmeyelim." diyerek saçlarını okşadığımda kafasını olumsuz anlamda sallasa da uyuyacağını biliyordum.
Nitekim öyle de oldu.
Birkaç dakika sonra nefesi düzene girdi, başı arkaya doğru düştü.
Uyumayı her şeyden çok seviyor gibiydi.
Üzerini örtüp yanağına küçük bir buse bıraktım.
"Adam uyuyor uyuyor." diyen ruhumla utanarak Rüzgar'dan uzaklaştım ve karavandan dışarıya çıktım.
*
"Hey nereye?" diyerek uçan kelebeği takip ederken güneşin turuncu renkleri yüzüme vuruyordu.
Beyaz kelebek, gittikçe benden uzaklaşırken somurtarak artık göremediğim karavana doğru yürümeye başladım.
Rüzgar uyurken birkaç işi halletmeye çalışmış, yatağının altında bulunan çekmece şeklindeki kitaplığını incelemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz İnci'nin Kanlı Yaşları
FantasíaBen, okyanusa düşmüş bir yıldızım. Ben, ölüme sürüklenmiş bir kızım. Ben, terk edilmiş bir deniz kızıyım. ~ Gökyüzü, maviliğini yansıttığı Okyanus'u seyretti özlemle. Ufuk çizgisinde dâhi kavuşamayan iki mavilik tutunmaya çalıştı birbirine. "Kavuşam...