Bölüm 2

63 23 8
                                    


Merhabalar ,iyisiniz demi aman iyi olun sağlığınıza dikkat edin.Bu bölüm biraz uzun oldu ama bir çok sandığın kilidi bu bölümde açılıyor.Artık olaylar başlıyor maceraya adımımızı atıyoruz hazır olun.Sıkı tutunun, kemerlerinizi bağlayın sonra düşersiniz.İyi okumalar;)


Doktor Ayşen'in getirdiği bir demet karanfili olabildiğince hızlı bir şekilde alıp derin bir nefesle içime çektim. Ayşen Hanım bu halime gülmeye başlamıştı bile gerçi bende olsam bu halime gülerdim. Kafamı kaldırınca gözlerim Ayşen Hanım'ın gözleriyle buluştu ve ikimizde aynı anda hastaneyi inletecek kadar güçlü bir kahkaha attık. Artık gözümden akan yaşlar gülmekten değildi. Çok canım yanıyordu kalbimde bomboş yerler vardı ve o boş yerler ne kabuk bağlıyor ne de kapanıyordu. Olmuyordu lanet olsun yine durmuyorlardı aktıkça akıyordu, hıçkırmaya başlamıştım bile. Ayşen Hanım fark etmişti ağladığımı yanıma iyice yaklaştı, elimi tuttu. "Sahra canını sıkan nedir tatlım?" Ona anlatmalı mıydım? İçimde tutamıyordum artık, herkes hafızamdan silindiğini sanıyordu ama benim içim daha dün olmuş gibi yanıyordu.Tıpkı hayatımda çoğu şeyin yandığı gibi.

"Babam yani öz babam Onur Deniz kırmızı karanfilleri çok sever bir gün sordum"Babacım ,karanfilleri neden bu kadar çok seviyorsun?"diye. O zaman 8 yaşındaydım tam çocuk denecek yaşta karanfillerin hikayesi varmış bana şöyle anlattı.

"Bir zamanlar kış mevsiminde hava soğukken her yer beyazlara bürünmüşken yüreğinde hasreti yaşayan bedeni sadece sevdasının sıcaklığı ile ısınan adamın birisi rüyasında sevdalısını görür. Sevdalısı rüyasında der ki "yarın bana kırmızı bir karanfil getirirsen beni sevdiğine inanırım yoksa inanmam demiş. Adam bu rüyanın etkisiyle gözlerini açar ancak sevinemez, ne yapacağını şaşırır, her yer karla kaplıdır ve bu mevsimde değil kırmızısını karanfil bulmak zordur. O arada cama vurulduğunu duyar, perdeyi aralar camın önünde bir minik kuş görür. Kuş "Üzülme sana bu kırmızı karanfili ben bulurum yarın sabah her gün yanına gittiğin buse ağacının altına git aradığını orada bulacaksın" der. Adam buna inanamaz ancak bu mucizeyi beklemekten başka da çaresi yoktur. Sabah olur sabırsızca denilen yere gider gerçekten de bir dal üzerinde bir beyaz bir kırmızı karanfil vardır ancak dikkatli baktığında akşam rüyasında gördüğü kuşun ağacın dibinde ölü olarak yattığını görür. Merakla beyaz karanfile sorar "Neler oluyor neden öldü bu kuş?"der. Beyaz karanfil "Biz burada iki beyaz karanfildik gece bu kuş geldi yüreği hançerlenmiş yaralıydı kanını sabaha kadar bu beyaz karanfilin üzerine akıttı bu yüzden de diğer karanfil sabaha kadar kırmızı oldu" der.

İşte bu yüzden karanfillerin sevginin sembolü olmuştur. Babamda bu karanfillerden her ay ikişer tane getirirdi beraber ekerdik bahçemize."Artık gözlerimden yaşlar sessizce süzülüyordu tıpkı sonbaharda yaprakların yere düşüşü gibi.Aynı zamanda babamı her hatırladığımda dudağımın kenarında oluşan o acı tebessüm oluştu. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım ve devam ettim anlatmaya.

"Aradan 8 ay geçti babam beni yanına çağırdı ve konuşmaya başladı bana o an dedi ki "Bak kızım ben belki senin yanında olamam. Ama seni hep severim ve seveceğimi biliyorsun değil mi?"dedi.Durup benim cevap vermemi bekledi.Tam da o anda elimi sol tarafıma kalbimin üstüne götürdüm ve"Baba unuttun mu sevenler birbirini burada taşırlar." Söylediğime kısa ve sesli bir kahkaha attı.Tabi çocuk aklı işte o an ne dediğini anlayamadım. "Bak babacığım eğer bir gün seni -kalbini göstererek- burada taşıyarak başka bir yere gidersem ve birbirimizi bir daha hiç göremezsek bu seferde sen bana karanfiller getir tamam mı? Unutma babacığım karanfiller sevgi demektir." Artık gözlerinde yaşlar birikmişti uzanıp baş parmağımla babamın o güzel deniz mavisi gözlerinde biriken yaşları sildim. "Seni seviyorum güzel kızım." dedi o an sımsıkı sarılmıştı bana.

Kanlı KaranfilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin