Bölüm şarkısı: Ludovico- Petricor
Hiçlik.
Hiçliğin kıyısında bekleyebilir miydiniz ?Hiçliğin kıyısında bekliyordum.
Bizi bir eden ya da hiç eden şeyler uğruna kendimi hiç ettiğimi fark edememiştim.Bir hiçtim.
Bir çocuktum.
Bir kadındım.
Ben aynı anda hepsiydim.Küçük bir kız çocuğuyken büyümeyi masal kitaplarında anlatılan sevimli ve mutlu anılarla dolu evren sanıyordum.
O evrende mutlu olacağımı düşünmüştüm.
Büyüdüğümde benimde masallardaki gibi mutlu ve dolu dolu bir hayatım olacaktı.
Öyle sanıyordum.
Küçük kız çocuğu büyümek istemişti.Peki şimdi olduğum kadın ?
O kadının ne istediğini henüz bende bilmiyordum.
Bazen bunu bilmesem de hissediyordum.
Küçük bir çocuk olmak istiyordu.
Büyümeyi dilediği günleri geri alabilmek adına o küçük kız çocuğu olmak istiyordu.
Hiç olmak istiyordu.Ben, Mina Naz Karaca.
Benim adım Mina.
Naz, babasının küçük kız çocuğuydu.
Mina, annesinin küçük kız çocuğuydu.
Ben annemin kızıydım.21 yıllık hayatının 11 yılında annesiz büyüyen o kız çocuğu.
Annesiz bırakılmak zorunda kalan o kız çocuğu.
Annesiz bırakılan kız çocuğu.
Babası annesini öldüren kız çocuğu.
Annesinin ölümünü izleyen kız çocuğu.Ben hepsiydim.
Annem mi ?
Babamın kurban ettiği annem.
Ben 10 yaşındayken ölen annem.
Öldürülen annem.Ben Mina, babasının sigara kokan nefesini unutamayan, annesinin ölümünü saatlerce izleyen o kadınım.
Ben korkularıyla yatıp duygularını seviştiren o kadınım.
Ben hepsiyim.
Ben hiçbiriyim.İsimsiz olarak gönderilen zarf kağıdını yatağın üstüne bırakıp odada volta atmaya başlayalı ne kadar olmuştu bilmiyordum.
Bacaklarım durmadan yürümem için benden bağımsız hareket ediyordu.
Kendimi durduramıyordum.
Tanımadığım bir adamın beni tanıyıp bana yardım etmesini anlayamıyordum.
Onu o inşaatta ilk gördüğüm zaman dışında başka yerde görmediğimden emindim.
Ama o beni daha önceden tanıyormuş gibi davranıyordu.
Bir şekilde bana yardım ediyordu. Hayatıma müdahele ediyordu. Bu durumu kavrayamıyordum.Aklım durmak üzereydi. Düşünceler beynimi kemirerek aklımla dalga geçiyordu.
Sinirlerimi alt üst ediyordu.Düşünceler, karadutun lekesi gibiydi.
Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırdı.Mantığım ve aklımın çelişmesine izin vermeyecektim.
Şimdi buradan çıkacaktım.
İlk işim buradan çıkmaktı.
Daha sonra ona soracaktım. Bana yardım etme sebebini, beni nereden tanıdığını, neden bir şekilde hayatıma karışmaya çalıştığını öğrenecektim. İşin aslını bilmeye hakkım vardı.
Tanımadığım bir adamın bana yardım etmeye çalışıp sürekli karşıma çıkması artık beni rahatsız ediyordu.
Onu görmekten rahatsız olmuyordum.
Sadece içimden bir ses onun beni çok iyi tanıdığını ve ondan uzak durmam gerektiğini fısıldıyordu.
Bu ses bazen o kadar güçlü fısıldıyordu ki kendi sesimi bile duymakta zorlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.Gece
Roman pour AdolescentsBu gece,Tanrı kalemi bana uzattı. Bu gece,Tanrı gözyaşlarını kağıda dökmek için kelimelerini hediye etti. Masalını yaz dedi. Teslim olmadım,yenilmedim. Kan damladı kalem öldü, kan damladı kağıt öldü ve kan damladı masal bitti. (Kapak Tasarımı: @norm...