"Sophia'nın boynuna ne olmuş öyle?"
"Oha Lilis kimle yattı?"
"Acaba bu kızıl bomba kimi patlattı?"
FLASHBACK
Kapı çaldığında aynadan son kez kendini kontrol etti gülümseyerek. Ardından yatağının üzerindeki sabahlığını giyindi. Odasından çıktığında sabırsız çalan zili üçüncü kez duydu ve yüzündeki gülümsemesi büyüdü. Merdivenleri hızla indi.
Kapının açılmasını beklemek dünyadaki en uzun süreydi onun için. Sonunda açıldığında karşısında uzun süredir dokunmak için yanıp tutuştuğu, en ahlaksız anlarında ona eşlik eden, uykularını hemen hemen her gece bölen o bedeni gördü. Ama daha da garip olanı, onun bedeninden çok dikkatini çeken şey, mükemmel gülümsemesi ve orman gözleriydi.
Onun giydiği tişörtü bir süre süzdükten sonra bedenini kapıya yasladı. Kafasını da kapıya yasladı. Jaeden ona doğru bir adım attı. Başını yavaşça kaldırdığında Jaeden'ın yüzünü daha yakından inceledi. Dudaklarına bu kadar yakından bakmak onun için iyi değildi.
END
"Olm baksana boynu baya baya morarmış!"
"Ama çok da değil bi kısmı, sanırım çocuk pasif."
"Ya da bizim orospu az vermiştir."
FLASHBACK
Sırtının duvarla birleşmesiyle arsızca gülümsedi. Ona çokça yaklaşan bedene ellerini uzattı. Elleri Jaeden'ın kollarını sardı. Jaeden ise yüzündeki yarım gülümsemeyle ona daha da da yaklaştı ve kollarında ki elleri, bileklerinden tutarak bedeninin iki yanına, canını acıtmayacak şekilde yasladı.
"Bakıyorum arsızlığın beni görene kadarmış küçük kız."
Alt dudağını Jaeden'a baka baka yaladıktan sonra dişledi. Jaeden ona daha da yaklaştı.
Bakışları dudaklarına kaydı. Sophia'nın dolgun dudaklarını kanatana kadar öpmek, kana kana içmek istiyordu. Dudakları arasındaki kalan mesafeyi de kapattı.
END
"Baksana başını da öne eğmiş acaba dudakları nasıldır?"
"Lillis fahişesi acaba hangi daddysini tatmin etti?"
FLASHBACK
"Bakıyorum yaptığın imalar beni görene kadarmış, ha?"
Cümlesi bittiğinde bileklerindeki baskı artmış ve başının üstünde kendilerine yer bulmuştu. Dudaklarını ıslak bir sesle tekrardan birleştirdiler.
Vücudunu Sophia'ya daha çok yasladı. Bedenleri temas halindeydi. Aralanan dudaklardan sızan sıcak dil ile kaşlarını çattı. Sophia'nın bileklerindeki baskısını arttırdı. Bedenini hırsla ona yasladı. Dudakları arasında büyük bir savaş vardı. Bileklerini tuttuğu ellerini ilerletti ve onun elleriyle buluşturdu. Ardından koluna yaptığı minik temasın ardından bir elini beline bir elini de saçlarının arasına attığında Sophia geri çekildi.
Jaeden onun çilli yanaklarında ellerini gezdirdi bir süre. Ona olan aşkını haykırdı bir nevi. Nefessiz kalmışlardı. Ayrıldıkları an göz göze geldiler. Sophia zar zor bulduğu güçle fısıldadı.
"Beni daha çok öp."
END
"Kızım baksana, daha nasıl sikilmişse sesi bile çıkmıyo."
"Bu kızın yerinde olmak isterdim."
"Mal mısın? O bildiğin bir sürtük nasıl yerinde olmak istersin?"
"Ama herkes ona tapıyor."
FLASHBACK
Sophia'nın elleri, Jaeden'ın çenesindeydi bu sefer. Hayalindeki gibi izler bırakıyordu kızıl saçlı kızın boynuna kendine ait izler bırakıyordu. Onu seviyordu. İzlerin anlamı sadece cinsellik değil, açıklayamadığı aşkıydı da.
END
Fısıltılar çoğaldıkça kızıl saçlı kızın yanakları daha da kızardı. Herkes istediği gibi düşünebilirdi. Tek endişelendiği Jaeden'dı. O duyduğunda bunlara nasıl tepki verecekti, kim bilir?
"Günaydın güzelim."
FLASHBACK
Boynunda soluklanmaya devam ettikten sonra geri çekildi. Bir süre bıraktığı izleri, kanattığı dudağı, dağıttığı kızı izledi. Dayanamıyordu onu böyle uysal görmeye. Üstündeki sabahlığa uzandı ve onu çıkarttı. Yerle buluşan ilk şey pudra pembesi gecelik oldu.
Belindeki baskıyla yine ona çekildi. Dudaklarını birleştirmeden önce kalbini, sanki oluru varmış gibi, daha da hızlandırdı. Ardından sırtını kanepenin rahat yüzeyinde hisetti.
"Çok güzelsin, hayalimdekinden bile güzel. Dokunmaya hatta bakmaya kıyamadığım kadar."
END
Kafasını kaldırıp boynuna atılan elin sahibine baktı.
Jaeden ise bıraktığı imzaya."Boynunda izlerimi görmek. Bunun beni nasıl mutlu ettiğini bilemezsin, ayrıca bana bir şeyler hatırlattığını da, mesela tamamlayamadan kaçtığını."
Başını kaldırdığında genç çocuğun gözleri boynunda dolaşıyordu. Yüzünde etkileyici bir gülümsemesi vardı. Genç kız da gülümsedi. Utancı artıyordu ama onun bilmesine gerek yoktu. Çantasını çıkarıp çocuktan biraz uzaklaştı ve ona doğru uzattı.
"Bir daha olur mu bilmem ama etraftaki piç kurularını susturmazsan, olmayacak gibi."
Arkasını dönüp uzaklaşırken gülümsemesi büyüdü. 'Şimdi bu çocukla ben ne ayak?' diye düşünmeden edemedi. Dudaklarını dişleri arasına hapsetti. İleride gördüğü arkadaşı Finn'in kendisine sırıtarak baktığını gördü ve ona orta parmak ve öpücük atarak sınıfına gitti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dream //fack
FanfictionFinn Wolfhard, okulundaki tatlı bulduğu çocuğun kendisinin "baby boy'u" olmasını istediğini duyduğunda ona yazdı. Jack Dylan Grazer ise aldığı mesajla utancından kızardı.. TEXTİNG DÜZYAZI SEXTING Top Finn! Bottom Jack!