"Sonra başını kaldırıp bana baktı. Gülümsedi. Jaeden, çok güzeldiii. Kıvırcık saçlarıyla oynamak istiyorum. Oynadığım zaman gülüyo, çilleri yakından daha belirgin. Jaeden ben çıldırıcağım. Biliyo musun bana çikolata aldı- Jaeden sen kime bakıyosun? Beni dinlemiyo musun?"
Jaeden karşısındaki kızıl saçlı güzel kızın yeşil gözlerinden zorlukla çekip arkadaşına döndü. İlk defa arkadaşını dinlememişti. Konuşmak istemiyor, dinlenmek istiyordu. Eve gidince yatağına uzanıp tavana bakmak ve onun güzel, parlayan yeşil gözlerini hayal etmek istiyordu.
"Jack bak ben-."
Jack, arkadaşının baktığı yere baktı ve kendilerini düz bir ifadeyle izleyen Sophia'yı görünce el salladı. Sophia sadece gülümseyip başını önüne eğmişti. Yanında ki Elena ona telefondan bişey gösteriyordu ama genç kız, onu duymuyordu bile. Aklı çok kalabalıktı. Çözmesi lazımdı. Bazı şeylere gerçekten açıklık getirilmesi gerekiyordu.
BubblegumBitch:
Saat 5 de, evimde Martell. sakın bir dakika bile gecikme.
Ve en iyi bildiği şeyi yapmayı planladı. Kaçmayı..
**
Zilin sesi. Basit bir zil sesi, bir insanın kalbini bu kadar hızlandırabilir miydi? Sadece kapısına gelen kişiyi içeri alması için onu uyaran bu ses, şuan sinirini bozuyordu. Gözü saate kaydı.
05.07pm.
Gecikmişti. Acaba o kızın yanından mı ayrılamamıştı? Ya da belki de o kız sadece arkadaşıydı? Öpüşmüşler miydi? Belki de ona da bakmıştı? Yoksa o kız, kendisinin Jaeden da gördüğü özellikleri mi görmüştü. Jaeden onun da yanında dağınık saçlarıyla dolaşmış mıydı? Ya da ona da komik anılarını anlatırken kaçlarını hareket ettirip elleriyle anlatmaya çalışmış, utanınca dudağından öpmüş müydü?
Aklında bu kadar soru varken gülümsedi. Finn haksız da sayılmazdı, belki de Jaeden'ı kıskanıyordu. Tek sorun, bunu kendine açıklayamazken, Jaeden'ın yüzüne nasıl bakacaktı?
"Sophia niye açmıyordun?"
Kapıyı açınca duyduğu sesle gülümsemesi silindi. derin bir iç çekip ona baktı. İçeri davet etmeden, sadece baktı.
"Neden geciktin? Ya da siktir et."
Genç çocuk anlamsız cümlelerin ardından dudağında ve boynunda hissettiği baskıyla içeri sürüklendi. Onu çok sert öpüyordu genç kız. Aklındaki sorulardan birini bile yapmışsa uzaklaşacağını biliyordu. Bu kadar kendini açmışken, bu kadar umursamazken eğer Jaeden onlardan birini bile yapmışsa, Bitirirdi herşeyi.
Çünkü o aşık olmazdı, güvenirdi. Ana kendini rahatça bırakabiliyorsa, mutluysa ve kendi gibi hissediyorsa, tamamdı işte. Aşk onun için zırvalıktı.
Genç çocuk elini Sophia'nın beline atılırken bu sessiz anlaşmaya uydu. Usulca öptü kızı, sanki nefes alıyormuş gibi öptü. Bir ihtiyaçmış gibi. O olmasa, olmazmış gibi. Sessizce öptü. Aşık mıydı, yoksa mutlu mu bilmiyordu. Aşk buysa eski sevgilisine beslediği şey neydi? Niye şuan dünyanın en huzurlu insanı gibiydi?
Ellerinden biri genç çocuğun saçına çıktı ve günün her saati düzenli olan o saçları dağıttı. Sırtında hissettiği koltukla dudakları ayrıldı. Genç kızın gözleri kapalıydı. Jaeden bu garip sessizliği önündeki güzel manzarayı izleyerek böldü.
"Anlatmıyacak mısın?"
Sophia gözlerini açmadı. Başını iki yana salladı.
"Hayır. İstemiyorum öğrenmek."
"Sophi-"
"Aşık olmuyoruz Martell, biz aşık falan olmuyoruz. İstemiyorum o yanındaki kızla neler yaptığını öğrenmek. İstediğim tek şey seni öpmek."
Dudakları birleşti. İkisi de kabul etti. Konuşmaları, bu duruma bi çare bulmaları lazımdı. İkisi de birbirlerinin ilacıyken bu durum daha da kötüleştiriyordu. Ama umurlarında değildi. Güzeldi çünkü. Kafalarına göre davranmak. Tutarsız olmak rahattı.
"O kız bana seni sevip sevmediğimi sordu."
Gözlerini açmadı yeniden. Saf korkuyu hissediyordu. Kalp atışları hızlandı. Kaşlarını çattı. Genç çocuk ise dold-gun dudaklarını izledi kızın. Kızarmış dudaklarını izledi ve güldü. Sinirliydi.
"Cevap vermedim. Hayır, cevap veremedim. Bilmiyorum. Bu sikik duygu ne bilmiyorum. Bu korku ne bilmiyorum. Niye senin başka erkeklere de böyle baktığını düşünmek beni korkutuyo. Neden sinirliyim Sophia?"
Dudağını öptü.
"Aşık falan olmuyoruz. Peki ben neden Jack'i dinleyemiyorum? Niye sadece seninle göz göze geliyorum? Niye o koskoca okula gelirken sen okulda mısın diye merakla geliyorum?"
Genç kız gözlerini açtı.
"Jaeden."
Çok sinirliydi. Kaşları çatıktı ama onu görünce sakinleşti. bakışları yumuşadı.
"Biz neden aşık olmuyoruz Sophia?"
Güldü. Bu gergin ortamdaki minik tebessümü kahkahaya dönüştü ve birlikte güldüler.
"Seni seviyo muyum emin değilim ama kabul ettim Jaeden, sana güveniyorm ve sanırım seni kıskanıyorum?"
Soru sorar gibi konuşmasıyla Jaeden'dan bir öpücük daha kazandı. Geceleri böyle geçti. Kendi yöntemleriyle sevgilerini anlattılar. Bir kalıba sığmadan uzun uzun baakışıp, sohbet edip, ucuz biralardan içtiler. Arkalarında çalan Lana ise onlara eşlik etti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dream //fack
FanfictionFinn Wolfhard, okulundaki tatlı bulduğu çocuğun kendisinin "baby boy'u" olmasını istediğini duyduğunda ona yazdı. Jack Dylan Grazer ise aldığı mesajla utancından kızardı.. TEXTİNG DÜZYAZI SEXTING Top Finn! Bottom Jack!