2. BölümHergün aynı saçma hareketleri yapan Berkay'a hergün aynı tepkileri versem de asla değişmiyordu bu çocuk. Bu yüzden her zamanki gibi onu dikkate almamaya çalıştım. Ders matematikti. Her ne kadar dersten nefret etsem de hocasını görünce salyalarımı durduramıyordum. Sınıftaki bütün kızlar hayran hayran Haluk hocayı seyrediyordu. Ben tabiki de çok havalı olduğum için hocaya da bakmıyor dersle de ilgilenmiyordum. Haluk hoca bize "Bugün sınıfa yeni bir arkadaşınız katılacak. Hoşgeldin Savaş." dedi ve kapıya doğru yöneldi. Bıkkın bir sekilde bende kapıya doğru döndüm ve ne göreyim!
Sabah arabasi ile yanımdan geçen yakışıklı çocuk sınıfa girdi ve kendini tanıtmaya başladı. "Selam ben Savaş Çalıklı 19 yaşındayım buraya yeni taşındım." dedi sert bir tavırla. Haluk hoca "Boş olan bi yere geçebilirsin Savaş." deyince ilk başta benim yanımdaki sıraya baktı. Yanımda Melike'nin oturduğunu görünce iki arka sıramdaki İrem'in yanına oturdu. Bense hala onun gecenin karanlığından kara gözlerinde kalmıştım.
Nihayet ders bitince bir şeyler yemek için kantine gittim. Kantinden kaşarlı tost istedim ve tostu aldığımda masaya geçtim. Tam tostumu ısıracakken yanıma Berkay geldi ve bana bir şey söyleme fırsatı bile vermeden sandalyeyi çekip yanıma oturdu.
"Yine selam güzellik." dedi güzellik kelimesini uzatarak. "Ne istiyorsun Berkay?" dedim ela gözlerimi onun yeşil irislerine dikerek. Vahşi aç bakışlarıyla beni baştan aşağa süzdü. Kendimi huzursuz hisettim. Bunu fark edince pis pis sırıtışı daha da genişledi ve "Seni istiyorum." dedi.
Başımı ona doğru biraz eğdim ve "Ben senin her gün düşüp kalktığın sürtüklerinden değilim. Yemeğini başka kapıda ara." diyerek hızlı bir şekilde kalktım ve okulun bahçesine çıktım.
Bahçede tostumun son lokmasını yutarken büyük bi gürültü dikkatimi çekti. Sese doğru baktığımda bi grup öğrencinin bir çocuğu dövdüğünü gördüm. Ah bu sahneyi tabiki biliyordum. Istisnasiz her gün bahçede okulun ezik çocuğu Samet'i dövüyorlardı. Çocugun hiç bir zarari bir kötülüğü yoktu, kendi halinde sessiz bir çocuktu. Ama işte özgüvensiz ve savunmasızsan okulda zararının olup olmamasına bakmazlardı. Kendini bilmez bi takım ergenin oyuncağı olurdun böyle.
Daha fazla bu sahneyi görmeye dayanamayıp ayaklandım ve arka bahçeye çıktım. Orda onu gördüm. Savaş'ı.
Tanışmak için ona doğru ilerledim ve
"Selam ben Ceren" dedim. Bana doğru başını hafifçe çevirip beni değerlendirircesine süzdü ve bana cevap vermeden yine ağaçlara bakmaya başladı. Bana cevap vermemesine sinirlendim. Okulda yeni olduğu için ona kibar davranmaya çalışıyordum ama benim kibarlığımın ve sabrımin da bir sonu vardı!Karşısına geçtim "Hey sağır mısın? Konuşmak istemiyorsan istemiyorum diyebilirsin. Kimseyi zorlamıyoruz burada." diye bağırdım ve okula gitmeye koyuldum. Tam gidecekken kolumdan bi anda tuttu ve beni kendine doğru çekti. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni ağaca yasladı. Kulağıma yaklaşıp "Benden uzak dur ufaklık. Yoksa başına kötü şeyler gelebilir." dedi buz gibi nefesiyle. Sonra beni ağaca itip gitti. Ben hala soluk soluğa, ıslak odun kokan nefesinin etkisindeydim.
_____
Eveet bölüm sonu...!
Bu kadar cringe bi hikayenin bir bölümünü okuyabildiginiz için size ödül veriyoruz!
SAVAŞ
HALUK HOCA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cringe Hayatım
Fiksi RemajaKaranlık bir kız olan Ceren peşinde koşan erkeklerle başa çıkabilecek miydi? ____ Bu kitapta bütün cringe tiplemeleri bulunur. Eğer denk geldiyseniz ve eğlenmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! G×B-B-B-B