Son iki haftadır alıştığımız bu mağlubiyet serimize bir dokunulmazlığı daha ekledik ve şu an konseye gidiyoruz. Bir aday çıkartmalıyız. Oyunlarda dışarıda kalmamak , performans düşüklüğü ve benim ona yaptığım onca iyiliği görmezden gelerek bana karşı cephe alan çaleynayı yazıcam. Umatım linç yemem ama biliyorum ki yiyicem ve panorama algı operasyonlarına bir yenisini daha ekleyecek. Sadece kendimi yazsam bile yerim ben o linçi ama neyse. Konseye girdiğimizde hepimiz yerlerimize oturmuş acun abinin uzatmalı cümlelerini dinliyoduk. Konuyu çalışkana getirip, inceden inceden imalarda bulununca anladım ki yeni bir mağdurumuz daha doğuyordu. Acun abi sözleriyle poyrazı köşeye sıkıştırıp çalışkanı mağdur göstermeye çalışınca elimi kaldırıp söz istedim. Acun abiye gerekli açıklamalarda bulunup onun istediği mağduriyet ortamını bozmuştum.
Poyraz takılmaksızın sıraladığım sözlerimi gözleri parlayarak dinliyodu. Sanırım onu savunduğumu sanmıştı ama hayır onu savunmuyorum. Yalnızca miğdemin bir mağdura daha katlanması hiç mümkün görünmüyo.
Yaptığım açıklamadan sonra bizden bir malzemeyi artık çıkaramayacağını anlayan acun abi kırmızı takıma dönmüştü. Sergeni gerçekten çok seviyodum o takımdan gerçekten bana o güzel enerjisini geçiriyodu. Ama ismaile bu denli konuşmaları onu oy olarak düşürebileceğinden korktum. Umarım böyle bişi olmaz çünkü onun güzel bir kalbi olduğunu gerçekten yürekten hissediyorum.
Acun kırmızı takımdaki olayı da parça parça dağıtmış ama oldukça kısa kesmişti. Reyting gelebilecek yerleri neden kestiğini düşünürken kaleynaya söz vermesiyle anladım. Daha torpilli, mağdur öz kızını koşturamamıştı. Onun saçma cümlelerine kulaklarımı tıkamak istesem de saygısızlık olmaması adına dinledim. Sözü berkaya verince yüzüme bir gülümseme isteği geldi. Konseylerde yalnızca reşatın gitmesine tepki vermişti. Tüm konseyler de, bitse de gitsek havasında olması beni güldürüyordu. O da sözünü bitirdiğinde isim yazmamız için teker teker oy vermeye gittik. Sıra bana gelmişti. Onun hakkında konuşmadan çalışkanı yazmış ve geri dönüyodum. Her konsey dikkatimi çeken şey yine oldu. Batu ben yerime oturana kadar yine bakmıştı. Bundan rahatsız olmuyodum. Ben hem psikojik hem de performans olarak düştüğümde gerçekten bana desteğini hissetiirmişti. Şimdi yine bir gülümseme yollayarak beni rahatlatmaya çalışmıştı. Ona içtenlikle karşılık verip ben de ona gülümsedim ve bakışlarımı tekrardan acun abiye yönlerdirdim. Herkesin oylarını kullanması üzerine adayı açıklayacaktı. Zaten bildiğim bir oylama olmasına rağmen tüm dikkatimi acun abiye verdim. Onu dinlerken üzerimde hissettiğim bakışlarla sağıma döndüm. Poyraz bana bakıyordu ama ilgilenmedim. Acun abinin gereksiz uzatmaları sonrası çalışkan aday olmuştu. Ona söz hakkı verip, konuşmasını bitirdiğinde konsey bitmiş kameralar kısa bir süre için kapanmıştı.
Teknelere binerken karşı takıma iyi geceler demiştim. Kırmızı takım tatlı tatlı bana gülerken hepsi iyi geceler demişlerdi bana . Kendi tekneme bindiğimde hepsi garip gözlerle bakmaya başlamıştı. Allah bilir bu sefer neyime taktılar derken kaleyna söze atladı
Kaleyna: Ben karşı takımdan biriyle konuşunca yaygara çıkartıp onlarla bu derece samimi olman aslında kimin samimiyetsiz olduğunu bize yansıtıyo bence. demiş ve okları benim üstüme yönlendirmişti. Ona cevap verme gereksimi duymadım. On sözünden 9 u yalan olan bir insan tabiiki bazı şeyleri abartıp algı yaratmaya çalışacaktı. Ona göz devirip teknedeki yerime oturdum. Yanımda Berkay arkamda ise Poyrazla Dora oturuyodu. Berkay destek olurcasına kolunun atına alıp omzumu sıvazladı.
Berkay: Takma insanlıktan nasibini almadığını hepimiz biliyoruz. dediğinde ona dönüp gülümsedim. Samimiyetini gerçekten hissettiğim takımdaki tek kişi diyebilirim. Başımı omzuna koyup iyi hissetmeye çalıştım fakat arkamdan gelen ses buna engel oldu.
Poyraz: Bazen karşı takımı buradan çok sevdiğini düşünüyorum Ayşe. Bence takım arkadaşlarına böyle hissettirmemelisin.
Şu an onu takamayacak kadar yorgundum ve başımı daha çok Berkay'ın omzuna gömerek gözlerimi tekrardan kapattım. Berkay beni daha çok kendine çekerek desteğini hissettirmeye çalıştı. Kulağıma
"Boşver Kedi "dediğinde başımı salladım. Tekne çoktan adaya yaklaşmıştı ama yerimden kalkmak istemiyorum ben yaaa. Kıyıya yanaştığını hissettim ama böyle iyiydim, takımın inme seslerini duyabiliyordum. Ama pek önemsememiştim. Başımda birinin beklediğini hissedince gözlerimi açtım, Poyrazdı . "Siz inmeyi düşünmüyo musunuz?" dedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Berkay kalk bakışları atınca zorla da olsa kalktım. Tekneden atlayacağım sıra Poyraz'ın hala gitmediğini fark edince ona baktım bu sırada dikkatim dağıldığı için tekneden sol ayağıma fazla yük vererek zıpladım. Sol kaval kemiğime giren kramp yüzünden acı bir çığlık atınca , iki mavi donlunun yanımda belirmesi bir oldu. "İyi misin, ne oldu?" Berkay ve Poyraz aynı anda koro gibi sorunca komiğime gitmişti. Ama ayağım acıdığı için gülememiştim bile. Ayağa kalkmaya çalıştım ve kalktım da. Ben burada ne acılara direnmiş kızım büyük ihtimalle bu en ufağı. Ayağa kalktım kalmasına da ikisi de suratıma bakıyordu. Onlara bir şey yok diyerek seke seke barakama döndüm. Birine karşı güçsüz görünmek hayatta en son isteyeceğim şey bile değildi. Barakaya varınca battaniyemi alıp direk uyumaya koyuldum. Beş dakika geçti geçmedi ama başımda bir gölge belirmişti. Gözlerimi açınca Berkay olduğunu görmüştüm. Ona ne oldu bakışları atarken "Buz getirdim koy bunu. " diyerek elindeki buzu sallamasıyla doğruldum ve buzu sol bacağıma koydum. Ona sarılırken "Sen gerçekten iyi abisin " sözlerime ufak bir kıkırtı bırakıp " Ama sen tam bir baş belasısın, buradaki küçük şımarık kız kardeşimsin. " demişti. Başımın üstüne kondurduğu öpücük sonrası uyumam gerektiğini söyleyip barakasına döndü. Ben de getirdiği buzu bandanam ile ayağıma sabitleyip uyumaya çalıştım. Umarım burası ne fiziksel ne de duygusal olarak yara izleri bırakmazdı bende...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AyRaz (Dear Diary 📝)
Fiksi PenggemarSen gülünce içimde kopup giden o hisse mani olamıyorum... AY Ben senin için yürümeyi öğrenirken, sen onun için koşmaya çalışıyosun... YP