Bu bölümü mavi donlu Berkuş'un geri dönmesine ithafen yazıyorum...Medyayı izleyin aşklarım. Çok güzel anlatmış.
✨❄🖤🌼🎶✨❄🌼💙✨🎶
"Şu an zaman durabilir ve ben seninle sonsuza dek bu anda kalabilirim Yaban Arısı..."
O bu anda kalabilirdi belki ama olduğundan bin kat daha hızlı atan kalbim sanırım ikimize de izin vermeyecekti. Ondan biraz uzaklaşıp, konuşmaya başladım.
Ayşe: Oyuna gidicez hazırlanmamız lazım Poyraz, hadi.
Poyraz: Bazen kendimi Mahmut abi ile flörtleşmeye çalışıyormuş gibi hissediyorum Ayşe. Şimdi şu romantizmin etkisinden çıkıp, çanta hazırlayalım diyorsun ya gerçekten anlamıyordum seni.Evet flörtleşmeyi bilmiyor olabilirdim ama bu benimle bu denli konuşabileceği manasına gelmezdi. Flört yeteneklerim benim kırmızı çizgimdir. Kırmızı çizgime laf eden POYRAZ'I esefle kınıyorum nddkdnxknckddm.
Ayşe: O zaman flörtten anlayan biriyle flörtleş Poyraz, diyip arkamı dönüp kamp alanına gitmeye başladım. Arkamdan seslense de dönüp bakmamış olağan hızımla yürümüştüm. Kamp alanına geldiğimde gördüğüm manzara gülümsememe sebep olmuştu. İki alynanın başında dikilmiş kaynana gibi onlara söylenen Berkuşum cidden çok komik duruyordu. Onlara müdahale etmek yerine yerimde kalıp biraz daha anın tadını çıkartmak istedim.
Berkay: Yaaaa öyle çalıların arasında dedikodu yapmaya benzemiyormuş demii. Tek gün yapamadınız pilavı. Ayşe Teyzem kaç aydır bakıyor bize. Sizin elinize koymasın Allah valla ada şartlarındaki açlıktan değil, sizin beceriksizliğiniz yüzünden ölücez.
Son dediği cümleden sonra kahkahamı bastıramamış büyük bir kahkaha atmıştım. Bana dönen gözlerle istifimi bozmadan hala gülmeye devam ediyordum. Gülmeme sinirlenen klyna klonunu da alıp kamp alanından uzaklaşırken, ben de Berkuşun yanına gittim. Uzaklaşan malynalara suratını ekşitirken yaptığı yüz ifadesi gerçekten çok komikti. Yanaklarını turup çekiştirmeye başladım. Ne kadar bana engel olmaya kalksa da başaramamıştı. Resmen yanaklarını mıncırıyordum. Ben ona gülerken arkamızdan gelen öksürük sesi ile yanaklarını bıraktım.
Berkay: Allah razı olsun Babam. Az kalsın can veriyordum bu kedinin elinde.
Ayşe: Abartma Berkuş acıcık yanaklarını sıktım. Gören de öldürmeye çalıştım sanar, dediğimde gülmeye başlamıştık. Ama burnuma gelen yanık kokusu ile gülüşüm bir anda silindi ve direk tencereye yapıştım. Pilavın üst kısmını kurtarmayı başarırken büyük bir kısmı mahvolmuştu.
Berkay: Boş ver kedi yaa, zaten zehirlenebilirdik bu beceriksizler yüzünden.
Ayşe: Aç gidemeyiz Berkuş. Sen benim çantamı da hazırla. Ben de pilavı yapayım olur mu?
Berkay: Olur Ayşe Teyzem de güya bugün sen yapmayacaktın pilavı. Neyse ben çantalarımızı hazırlayım, diyerek yanımdan uzaklaştı. Arkamdan bağıran
Poyraz: Benim çanta da ellerindem öper Babam. Pilava yardım edicem.
Ayşe: Yardım istediğimi hatırlamıyorum Poyraz. Git üstünü değiştir oyuna hazırlan. Bir de seninle uğraşamam.
Poyraz: Ayşe ver güzelim ben tencereyi yıkayım sen de pirinçleri ayarla.
Ona tencereyi verip ben de erzak sandığının oraya gittim. Geri döndüğümde yıkanmış tencere ile geri dönen Poyraz ateşin üstüne tencereyi koydu. Ben pilavı hazırlarken o da tabakları hazırlamıştı. Her şey hazır olduğunda tabakları dağıtmıştık. Herkes yemek yerken ben çantamı kontrol ediyordum. Her şeyin eksiksiz olduğunu gördüğümde tabağımı alıp yemeğimi yemeye başladım. Ben ve Poyraz pişirdiği için diğerleri yıkama ve ateşi söndürme görevini üstlenmişlerdi. Fırsattan istifade olarak ben de saçlarımı örmeye başladım. Kısa sürede ikili örüp alttan topuz yaptığımda işim bitmişti. Arkama döndüğümde bana bakan Poyrazı görmemlr korkmuştum.
Poyraz: Ben de bu örgüden istiyorum. Beni de örebilir misin bir gün Ayşe?
Ayşe: Mahmut abiler başkasının saçını öremiyormuş Poyraz. Üzgünüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AyRaz (Dear Diary 📝)
FanfictionSen gülünce içimde kopup giden o hisse mani olamıyorum... AY Ben senin için yürümeyi öğrenirken, sen onun için koşmaya çalışıyosun... YP