Kaçmayacağız!

899 66 10
                                    

Poyraz:Dolun kadar güzel sevemesem de seni, sen benim İntera'm olur musun Yaban Arısı...

Poyraz'ın sorusu sonrası ona gülümseyerek baktım. Ellerimi yanaklarına çıkartıp alınlarımızı birleştirdim. Konuşmak istememiş onunla bu şekilde kalmak istemiştim. Çoktan gözlerini kapatmıştı Poyraz. Kalbinin sesini duyacak kadar onunla yakın olmanın verdiği huzurla ben de gözlerimi kapattım. Ellerim benden izinsiz sakallarını okşamaya başlamıştı bile.

Ayşe:Sana hayır dersem kalbim bana huzur vermez Poyraz. Ama sana evet dersem de şampiyonluk için gelmiş 3 ay önceki Ayşe yakamı bırakmaz, biliyorum. Özür dilerim Poyraz. Çok özür dilerim.
Ne senle ne de sensiz yapabildiğim için, çok özür dilerim...

Yanaklarımı ıslatan damlalarla ağladığımı farketmiştim. Poyraz'ın kafasından kafamı ayırdım. Ellerimle silmek isterken Poyraz'ın baş parmaklarıyla gözyaşlarımı silmesi bir oldu. Bir anda beni kendine çekmesiyle yine az önceki pozisyonu aldık. Tek fark şimdi o benim yanaklarımı okşuyodu.

Poyraz:Gülüşün bana bağışladığın en güzel lütuf iken, göz yaşların bana verebileceğin en acımasızca ceza Yaban Arısı.

Ayşe:Ben sadece suçlu hissediyorum Poyraz.

Poyraz:Suçlu değilsin küçük kız. Sevmek, sevilmek hiçbir kalbi suçlu yapmaz ki...  Sen benim tanıdığım en masum kızsın. Sana suçlu hissettiren tüm düşünceleri sil at zihninden.

Dediği kadar kolay değildi ki kafamın içinde dönüp duran o düşünceleri silmek. Ya da sürekli beynimin içinde yankılanan sesleri bastırmak. Ona net bir cevap veremeyeceğimi biliyorum. Ama onun yalnız bir savaş vermesini de istemiyorum.

Ayşe: Akışına bırakalım mı Poyraz. Söz kaçmayacağım artık.
Poyraz:Ben zaten senin okyanuslarına meftun olanım. Kaçsan dahi hep peşinden koşacak, saklansan bile hep arayacak o adamım. Kısacası Yaban Arısı sen kaçsan da kaçmasan da her an seninle olacağım.

Sözleri güzeldi. Fazla güven veriyordu bu deli çocuk bana. Hiç kimsenin vermediği o sonsuz huzur sadece onun yanında başgösteriyodu. Kafamı ondan ayırıp boynuna kollarımı sardım ve sıkıca sarıldım.

Ne kadar süre onun kolları arasında kaldım bilmiyorum. Ama uyku hafif hafif baş gösteriyordu. Kafamı kaldırıp "artık uyumalıyız" dedim. Sözlerime gülüp " Ben zaten sen uyuyorsun sanmıştım" diye dalga geçti. " Komik mi Poyraz hadi kalk belin tutulacak benim yüzümden." Kalkmaya çalıştım ama beni tekrar kolları arasına alan poyraz yüzünden kalkamadım. "Reşonun yaptığı barakaya gidelim mi güzelim." Güzel bir fikir olabilirdi. Ama takımdakiler yanlış anlayabilirdi. Zaten şu Atv ödülünden sonra o iki yılanın imaları git gide artmış ve canımı sıkmaya başlamıştı. "Poyraz takımdakiler yanlış anlayabilir. Hem bu çok da doğru bir hareket değil. Ayrıca Berkuşum sabah beni göremezse yüzünü dağıtabilir." dedim ve gülmeye başladım. "Ondan önce ben onun suratını dağıtıcam. Evet abi gibi davranabilir ama ona olan sevginden hoşlanmıyorum Ayşe. Ona benden çok güvenmeni de sevmiyorum. Narsist bir adam değilim hele de seni kısıtlamak aklımın ucundan dahi geçmez ama yemeklere bakışını bile kıskanıyorum Ayşe. Elimde değil üzgünüm." Yemeklere bakışımı kıskanmak mı? Bu Robertli çıldırmış . Kahkaha atarken sessiz olmak için başımı boynuna gömdüm. Söylediği son cümle resmen haykırmama sebep olmuştu. Kafamı kaldırıp yüzünü inceledim. Gülüşüme gülüyordu. "Poyraz kusura bakma ama son cümlen gerçekten komikti." Başını kaldırıp derince bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Senin eline düştüysem yandım ben. Burada sana ilanı aşk niteliğinde kıskançlık krizlerimi anlatıyorum. Sen ise benim duygularımla oynayıp bana kahkaha atıyosun." Küçük emrah ses tonu ile söylediği sözlere aldırış etmedim. "Poyraz yarın duyguların yerine sinirlerinle oynamamı istemiyorsan hemen kalk ve beni de kaldır." Bu sözlerimden sonra hızlıca doğrulmuştu. Elini bana uzattığında tuttum ve ayağa kalktım. İkimizde barakaya doğru yürümeye başladık. Barakaya ulaştığımızda birbirimize iyi geceler diyip ayrıldık.

Sabah olmuş, güneş yeni yeni doğmaya başlamıştı. Çok uyumamış olsam bile dün gece konuşup hallettiğimiz konular sayesinde gayet enerjik ve mutlu uyanmıştım. Sahilde iyi bir sabah koşusu yapma fikri şu an beni oldukça cezbediyordu. Bu yüzden sessizce kalktım ve mataram ile ayakkabılarımı alıp sahile indim.

Gerçekten güzel bir güne başlamıştım. Koşarken kahkaha atacak kadar iyi hissediyordum kendimi. Tüm koşu ve esneme hareketlerimi bitirdikten sonra kendimi kumlara atıp, mataramdaki suyu yudumlamaya başladım. Nefes alış verişimi düzene soktuktan sonra yerimden kalktım ve barakaya doğru yürüdüm. Yeni yeni uyanmaya başlayan adadakilere günaydın dedim. Yanıma gelen Berkuş "Terlemişsin Kedi, hadi git üstünü değiştir. Sonra başıma bela oluyosun. " dedi. Onu başımla onaylayıp yedek kıyafetlerimi aldım ve tekrar sahile indim. Kendimi denize bırakıp serinlediğimi hissetmek güzeldi. Ama fazla oyalanmayıp üstümğ değiştirmeye çalıların arkasına gittim. (Çalıların tek görevi dedikoducu malynalara mekan olmak değil arkadaşalr xndkld)

Üzerimi değiştirip tekrar barakaların oraya döndüğümde, ayağıyla Poyrazı dürten ve aynı zamanda söylenen bir adet Berkuş haykırmama sebep oldu. "Lan kız üç saat önce kalktı, sporunu yaptı, üstünğ temizledi, giyindi geldi sen hâlâ CAMIŞ gibi yatıyosun amk. Kalk lan sen de ateşi yak da bir işe yara." Berkayın bu sözleri karşısında kahkahamın tonu git gide artmıştı. Ben gülerken Berkuş hâlâ ayağıyla Poyrazı dürtüyordu. "Tamam Berkuş sen çekil ben uyandırmayı deneyim. Sen de o sıra ateşi yak da pilavı yapalım." "Her işi neden sen yapıyosun Kedi? O iki sarı çiyan çalılıkların ardında bizim dedikodumuzu yapacağına gelsin pilav yapsınlar." "Neyse Berkuş bugünden sonra söyleriz. Şimdi tatsızlık çıkmasın." Beni onaylamış ve Dora daddy ile yakacak toplamaya gitmişti. Ben de Poyrazın yanına yaklaşıp onu uyandırmaya çalıştım. Aslında uyanıktı ama gözlerini açmamak için oldukça büyük bir savaş veriyodu. "Poyraz eğer 10 saniye içinde kalkmazsan cidden kafana su matarasını boşaltırım." dediğime kıkırdamış, "Kıyamazsın kii" demişti. Ama fena yanılıyordu. Geyet de kıyardım. Yanından ayrılıp matarayı aldım. Kafasının üstünde durup "Bak Poyraz son şansın kalkıyo musun?" " Gel sen de yanıma birlikte yatalım Ayşe ne kadar abarttın şu uyanma işini" diyip beni daha çok sinirlendirmesiyle mataradaki tüm suyu kafasından aşağı boca etmiştim. Bir anda sıçrayarak ayağa kalktı. Tipine bir kahkaha patlattım. Üstüme doğru yavaş yavaş yürümesiyle kahkaham yerini korkuya bıraktı. "Bunun elbetteki bir cezası olmalı biliyosun değil mi Ayşeciğim." "Sen uyanmadığın için aldığın bir cezaydı ki ben seni üç defa uyardım. Hem cezanın cezası olmaz Poyriş sen unut onu." dedim ama hala yaklaşıyordu. Bir anda içimden gelen kaçma duygusuyla koşmaya başladım. Ardımdan o da koşmaya başlamıştı. Aramızdaki mesafeyi hızlıca kapatmış  beni yakalamıştı. Arkamdan sarılıp kulağıma " Daha dün gece artık kaçmayacağına dair bir söz vermemiş miydin küçük kız..."

Helloooo ayrazcı beybilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Helloooo ayrazcı beybilerim. Uzun bir zaman sonra yine ben.
'Mavi is back!' diyebiliriz. Biliyorum biraz beklettim çünkü Berkay hakkında fikirlerim oturması gerekiyordu. Ki keşke oturmasaydı. Resmen Eyşan tarafından ihanete uğramış Ezel gibi hissediyorum kendimi. Onun bu denli değişimi beni büyük yaraladı. Ama artık saman sarısı ihanet edenlere değil duman karası winner ikilime odaklandım tamamen. İkisi de çok güzel ilerliyo. Aralarındaki çekimi, flörtleşmeyi artık onlyciler bile fark ediyo. Umarım el ele finale giderler ve o iki koltuğa birlikte otururlar. Zaten ikisinin birbiri dışında pek rakibi yok.
Umarım her şey bizim istediğimiz gibi olur. Neyse çok uzattım. Bölümü salıyorum iyi okumalar.

Bu arada oy ve yorum dilenmekten hiç haz etmem. Ama yıldıza bassanız da fena olmaz.

Çok öpüldünüz 😚 ayraz ile kalın...

AyRaz (Dear Diary 📝)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin