0.2

176 24 50
                                    

Nokta dahi olsa yorum yapın lütfen. Kendi kendime yazıp okuyormuşum gibi hissediyorum.

Uyandığımda bana sıkıca sarılmış bir vücut buldum. Ve tabii ki de sahibi dünkü ayyaştı.

Ayyaş dün beni evin içinde kovalarken yakalamayı başarmıştı ve beni tam öpecekken sen istemiyorsan seni öpmem sunbae gibisinden şeyler mırıldanarak sızıp kalmıştı. Sızarken aynı zamanda da sıkıca sarılmayı da ihmal etmemişti.

"HEYY kime diyorum uyansana!! Off leş gibi de alkol kokuyorsun, kalk çabuk."

Ayyaş gözlerini aralayarak önce bana daha sonra bana sarılan kollarına baktı. Hızlıca kendisini geri çekerek konuşmaya başladı.

"Sen de kimsin, benim odamda ne işin var?"

"HAA???? :/"

"Odamdan gider misin lütfen?"

"Ne demek senin odan. Burası benim odam. Ayrıca dün gece zorla içeri girerek saçma sapan şeyler yapan da ben değil sendin hatırlatırım."

"Saçma sapan şeyler mi sen ney den bah se-"

Cümlesini tamamlayamadan neyden bahsettiğimi anlamışa benziyordu. Onun yerinde olsam şu anda yerin dibine girmekten başka bir şey düşünemezdim herhalde.

"Ben malım, geri zekalıyım aptalım. Böyle bir şey yaptığıma inanamıyorum"

Ayyaş hızlıca oturduğu yerden fırladıktan sonra ayakkabılarını eline alarak kapıya koştu. Ayakkabılarını bile giymeden koridora atlayarak Usain Bolt gibi koşmaya başladı.

"Ayyaş heyy tabancanı unuttun."

"Sende kalabilir istemezsen çöpe at." diye bağırdı.

Ne yalan söyleyeyim afallarkenki hali çok sevimliydi. Bu ayyaş kimdi ki? Bana neden sunbae deyip duruyordu? Ya da dün neden o kadar perişandı. Neyse amaaan uğraşacak o kadar derdim varken delinin tekiyle mi uğraşacaktım. Ama dün çok kötüydü kendini öldürmek istediğini söylemişti. Bir şey yapmaz herhalde yaa.
Elimdeki tabancayı tam çöpe atacakken vazgeçtim. Neden bilmiyorum sadece atmak istemedim.
~~~~~~~~~~

Kafamdaki 1 milyon soruyla beraber okula gelmiş bulunmaktaydım. İlk ders İngilizceydi ve benim İngilizce öğrenmeye ihtiyacım olmadığı için tüm ders uyudum.

Kantine içecek bir şeyler almak için indim. Ama gördüğüm uzun kuyrukla beraber içecekten vazgeçtim. Tam arkamı dönüp gidecekken bir el omzumdan tutarak kendine doğru çevirdi.

"HEYY BÜCÜR DUYDUĞUMA GÖRE SEN FELİX'MİŞSİN"

"E-evet de ne diye deli dana gibi bağırıyorsun, sen kimsin?"

"Jisung şu ufaklığa da bak Hyunguna nasıl da deli dana diyor?"

Kafamı hızla Jisung dediği kişiye çevirdim ve o an kafama dank etti.

"Bakıyorum da konuşmayalı pek de bi terbiyesizleşmişsin Yongbok efendi."

"Bi dakka bi dakka ben şuanda durumu algılayamadım. Jisung ve Hyunjin misiniz siz yoksa?"

"Ta kendileri oluyoruz."

Attığım kahkahayla kafasını herkes bize doğru çevirmişti.

Hyunjin ve Jisung benim sanal arkadaşlarım oluyordu. İlk başta Jisung'un bana yanlışlıkla mesaj atması sonucunda onunla arkadaş olmuştum daha sonra da Jisung'un ben ve Hyunjin'le birlikte bir grup kurmasıyla üçlü arkadaş grubumuz oluşmuştu. O ikisi gerçek hayatta da çok yakın arkadaşlardı ama bense onları bir kez olsun gerçekte görmemiştim. Ta ki bugüne kadar.

FORGİVE YOURSELF |CHANGLİX| ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin