Bol bol yorum lütfenn ^ ^
-FELİX-
Dün beraber sarılıp ağlaştıktan sonra bugün okulda yemekhanede oturmuş konuşuyorduk.
"Ne yani şimdi Changbin hyung sayesinde yeniden mi bir şeyler hissetmeye başladın? Yoksa Changbin hyunga âşık mı oldun? O zaman sen benim yengem mi oluyorsun, ya da eniştem?"
Dalga geçmekten zevk aldığı belli olan yüzüne bakarak sitemimi dile getirdim.
"Üff Jisung bi kere de ciddi ol yaa"
"Tamam tamam. Şaka bi yana da Changbin hyung ne dedi, sana yardım edecek mi? Hem belki yardım ederse eski haline dönebilirsin."
"Sorun da o zaten. Hiçbir şey demedi, çekip gitti. Biraz düşünmem lazım dedi sadece."
Hyunjin sakin bir şekilde otururken bir anda ortaya atılarak "Hah düşünmesi lazımmışmış, neresini düşünecekmiş. Burada senin hayatın söz konusuyken o gelmiş düşünmekten bahsediyor." Dedikten sonra oturduğu sandalyenin geriye doğru düşmesini sağlayacak kadar hızlı kalkıp, bağırarak "Hadi kalkın gidiyoruz." dedi.
Jisung, Hyunjin'i sakinleştirip yerine oturtmaya çalışırken bir yandan da "Nereye gidiyormuşuz?" diye sordu.
"Nereye olacak, senin o kuzenini adam etmeye gidiyoruz."
"Haa öyle mi, tamam o zaman gidelim. En iyi ben adam ederim onu."
"Oturun oturduğunuz yere. Düşüneceğini söyledi, o benimle konuşmak isteyene kadar beklemem lazım. Zorlayacak halim yok ya."
İkisi de yerlerine oturup piki (peki) dedikten sonra, ortamın havasını değiştirmek için Jisung'a bir soru yönelttim.
"Minho hyungla aranda ne oldu? Önceden bu kadar sinirli değildin, başka bir şey daha mı oldu?"
Jisung'un moodu bi anda düşmüştü ve bu tepki beni daha da meraklandırmıştı.
"OFF bak yine Minho şerefsizi geldi aklıma, tüm moralim yerle yeksan oldu."
"Anlatsana olum insanı meraklandırma."
"Dur ben anlatıyım. Bak şimdi biz bi geçen hafta okuldan çıktık internet kafeye gittik sonra-"
"Sen sus ben anlatırım, şimdi sen güzel anlatamazsın."
Jisung sırtını dikleştirip anlatmaya başladı.
(Şimdi siz buraları flashback gibi düşünün. O günü yaşıyormuş gibi Jisung'un ağzından anlatıyorum.)
-Jisung-
Felix hayatımıza gireli uzun zaman olmamıştı ama biz çoktan ona alışmıştık ve şimdi de onun olmayışı koyuyordu. Aslında gidip barışmayı çok istiyordum fakat bir yandan da onun bize güvenmiyor oluşu canımı sıkıyordu.
"Şimdi ne yapcaz? Zaten Felix'siz de her şey sıkıcı gelmeye başladı" Hyunjin her zamanki gibi yakınıyordu.
"İnternet kafeye filan gidelim işte. Biraz oyun oynayarak stres atmam lazım."
~~~~~~
Kafeye gelip masamıza oturduktan sonra oyun oynamaya dalmıştık. Oyunun en heyecanlı yerinde arkamızdan geçen birisi üstüme kola dökmüştü.
"Ayy çok özür dilerim gerçekten. Yanlışlıkla oldu, isterseniz kıyafetinizi verin kuru temizlemeciye götüreyim."
Özür dilerken bir yandan da peçeteyle üstümü silmeye çalışıyordu. İkimiz de kafamızı kaldırıp birbirimize bakmadığımız için kimse, karşındakinin kim olduğunun farkında değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGİVE YOURSELF |CHANGLİX| ✅
Fanfiction[TAMAMLANDI] Felix, yeniden bir şeyler hissetmek için aşık olmak istiyordu. Changbin, ilk aşkı tarafından terk edilmenin acısını aşmaya çalışıyordu. Kader ise onlara oyun oynuyor. Birbirlerinin yaralarını sarmaları için onları bir araya getiriyor...