Dünyanın en tatlı okuyucuları olan sizler bol bol yorum yapıp da yüzümü güldürün be :D
+++++++++++++
- CHANGBİN-
Üniversiteden arkadaşlarım olan Minho ve Chan ile birlikte bir cafede oturmuş kuzenimin gelmesini bekliyorduk. Annem'in, Jisung'a vermem için bilmem kaç kez tembihlediği kimchi'yi verecektim.
Ama tabii ki de benim aklım dün gece ve bu sabah olanlardaydı. Ne kadar da saçmalamıştım. Abi oyuncak silahla yurdu basmak nedir yaa. Tanrıya şükür ki odada olan sunbae değil bir başkasıydı. Yoksa sunbaeye karşı hiçbir şansım kalmayacaktı artık. Ama yabancı bir kişi olması da pek rahatlatıcı bir seçenek değildi. Üff bi de çocuğa sıkı sıkı sarılmışım koala gibi. Neyse zaten hayatım boyunca bir daha görmeyeceğimden eminim.
Bir daha alkole elimi sürersem benim adım Changbin değil.
"Changbin Bini Bini Biin al bakalım kahveni."
O an düşüncelerimden sıyrılıp Chan'ın bana uzattığı kahveyi alıp, masanın üstüne koydum.
Minho ve ben aynı yaştayken, Chan bizden bir yaş büyüktü ama kişilik olarak bizden daha çocuksuydu.
"Beyler ben bir kıza tutuldum sanırım."
Konuşan Minho'ydu. Göz devirerek kahvemden bir yudum aldıktan sonra, Minho'ya dönerek konuşmaya başladım.
"Bu ayki kaçıncı kız bu. Dur bi saniye sayayım. Sınıftaki Kim Hye jin 1, Yan sınıftaki Ji Sa ra 2, Sa Ra'nın arkadaşı 3, daha sonraa-"
"Yuh kızın arkadaşına da mı göz koydun. Şerefsiz misin sen oğlum?"
"Ya abi ne şerefsizi yaa. Hani bi insan sevince kalbine söz geçiremiyor geçmiyor gitmiyor olmuyooor kalbiim."
Chan "ne boş yaptın geri zekalı" diyerek Minho'nun kafasına bir tane geçirdi.
"Söyle bakalım bu seferki şanssız kız kim?"
"Çaktırmadan arkada siparişleri alan kıza bak." Dedi. Ben de gözümün ucuyla, gösterdiği kıza baktım.
"Ben sana güvenmiyorum. Haftaya kesin başka bir kıza aşık olursun."
"Yok, bu çok farklı. Baksana abi nasıl güzel gülüyor. Bu sefer gerçek aşk eminim."
"Ne diyeyim hayırlı olsun kardeşim." Dedikten sonra kahvemden birkaç yudum aldıktan sonra, kendi içimdeki acıyla savaşmak için sessizliğe gömüldüm.
"Abi bu hayırsız kuzen nerde kaldı yaa. Ben en iyisi bir daha arayayım." Deyip elimi tam telefonuma atacakken, duyduğum kapı sesiyle kafamı çevirdim.
B-bi saniye yaa. Yanlış mı görüyorum yoksa, ağzını bi karış açarak karşımda dikilen çocuk, bu sabah kollarında uyandığım çocuk muydu?
"Hyung, Felix, neden birbirinize şaşırarak bakıyorsunuz? Yoksa birbirinizi tanıyor musunuz?"
Jisung'un bize yönelttiği soruyla ikimiz de bağırarak -ben bir tık daha fazla abartı tepki göstererek yerimden fırlamış olabilirim- "Hayır, tanımıyorum" dedik.
"Tamam tamam sakin olun ya. Sanki bi şey dedik."
Jisung'la diğer arkadaşı sakince yerlerine otururlarken ben ve dün rezil olduğum çocuk birbirimize bakmaya devam ediyorduk. Ki kısa süren sessizliği yine Jisung bozdu:
"Hyung bizi arkadaşlarınla tanıştırsanıza."
"Tanışın kendi aranızda işte. Çocuk musunuz da beni uğraştırıyorsunuz!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGİVE YOURSELF |CHANGLİX| ✅
Fanfiction[TAMAMLANDI] Felix, yeniden bir şeyler hissetmek için aşık olmak istiyordu. Changbin, ilk aşkı tarafından terk edilmenin acısını aşmaya çalışıyordu. Kader ise onlara oyun oynuyor. Birbirlerinin yaralarını sarmaları için onları bir araya getiriyor...