0.7

116 23 27
                                    

Yorumlarınızı bu aciz kişiden esirgemeyin lütfen  (^o^) ♡♡

-FELİX-

Changbin’le, benim berbat hayatım hakkında konuşmamızın ertesi günüydü. Gece boyunca uyumayarak oturmuştum.

Şimdi ise Okula gitme saatim gelmesine rağmen gitmemiş, yorganıma sıkıca sarılarak müzik dinliyordum. Yeniden yalnız günlerime dönmüştüm. Okula gitmek istemiyordum. Yalnız oluşum umurumda değildi, umurumda olan şey Jisung ve Hyunjin’in benden nefret ediyor oluşuydu.

Peki ya Changbin, o ne yapacağını düşünmüş müydü?

Nefret edip benden kaçacak mıydı? Ya da benim yanımda olarak, bana yardım mı edecekti?

Evet, ilk başta yardım etmek isteyen bendim ama benim Changbin’e yardım edebilmem için onun beni kabullenmesi gerekiyordu.

Müzik sesi yarıda kesilerek telefonum çalmaya başladı. Arayan Jisung’tu. Sanırım gelmediğim için sınıf hocası aratmıştı, Jisunggilin beni merak edip arayacak hali yoktu ya. Sonuçta benden nefret ediyorlardı.

Telefon çalmayı kesildikten bir süre sonra tekrardan çalmaya başladı. Bu sefer de arayan Hyunjin’di. Onun telefonunu da açmayarak depresif halime geri döndüm.

Aradan yarım saat kadar geçtikten sonra kapımın çalındığını duymuştum.

-TAK TAK TAK-

“Feliix içeride misin? Felix aç kapıyı lütfen.”

Sesin sahibi Hyunjin’di.

Kapıya gitmek üzere doğrulmuşken Jisung’un sesini de duymuştum.

“FELİX iyi misin, lütfen iyi ol. Hyunjin, ya onun başına bir şey geldiyse. Ben o zaman yaşayamam.”

Gerçekten de böyle mi düşünüyorlardı? Beni artık sevmediklerini sanıyordum.

Derbeder halimle kapıyı açmamla Jisung’un üstüme atlaması bir olmuştu.

Onlar ağlıyor muydu!?

“Yhaaa başına bir şey geldi sandım Feliix”

Hyunjin, Jisung’u bir kenara fırlatıp bana koala gibi sarılmıştı.

“Sen bizim yüreğimize mi indirmek istiyorsun haa?” hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Sakince ikisinin de oturmasını işaret ettikten sonra ben de onların karşısına oturdum.

“S-siz benden nefret etmiyor musunuz? Neden geldiniz buraya?”

Jisung ayağa fırlayarak hararetle konuşmaya başladı.

“Kim kimden nefret ediyormuş, sen ne saçmalıyorsun Tanrı aşkına”

Hyunjin, oturduğu yerden Jisung’un bacağına hafif bir tekme salladıktan sonra sinirle Jisung’a “suç senin, ona gereksiz ağır şeyler söylemeyecektin. Felix’e o kadar kızıp ona soğuk davranan bendim sanki” dedi.

Jisung da öfkeyle “Haaa demek öyle Hyunjin efendi, soğuk davranan demek bendim. Sana ne demeli peki?”

“Haaa ben mi? Ben sana o kadar Felix’le artık aramızı düzeltelim, onsuz yapamıyoruz dediğimde ‘boroz doho bokloyolom o zomon no oldoğono onloroz bolko’ diyerek işi yokuşa süren sen değil miydin Jisung efendi?”

(meali: biraz daha bekleyelim, o zaman ne olduğunu anlarız belki)

“Üff ne biliyim ben Felix’in bu kadar sıkı ağızlı çıkacağını? Hayır yani biraz daha barışmak için uğraşsaydı dayanamayıp anında affedecektim ben.”

FORGİVE YOURSELF |CHANGLİX| ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin