⚪︎3

84 46 64
                                    



İnsan kaderinde yazılan hiçbir şeyi değiştiremiyordu. Bir ay içerisinde yaşadığım onca yaşanmışlıkların beni koca bir hiçliğe sürüklemişti. Dağılmıştım...

Üzerine oturduğum yatağın temiz çarşaflarında dolandırdım gözlerimi. Temiz deterjan kokusu burnumu tırmaladığında histerik şekilde burnumu kaşımıştım.

Üstümdeki gri eşofman takımının belinde bulunan lastiklerini sıkmama rağmen belime geniş olsada umursamadan az önce temiz bir duşun ardından ıslak kalan saçlarımı omuzlarımdan geriye doğru salık bir şekilde kuruması için bırakmıştım.

Diğer herkes gibi hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek isterdim ama burada olan bedenimin varlığı bile beni yoruyordu.

Gözlerim odada olan Lavinya ve Bade'ye doğru arayışta olsada üst kattaki ranzadan düşmeden indim. Bade'nin dediği gibi yarım saat sonra ilk akşam yemeğimi yiyecek olmam beni biraz olsun rahatlatmıştı. Çünkü artık uykumda bile enerjimin geri kalanını harcadığımdan emindim.
Aşağıya indiğimde Bade köşedeki koltukta oturmuş parmaklarına pembe tonlarda oje sürüyordu. Her bir parmağına sürerken yüzündeki gülümseme güzel sürmenin verdiği mutlulukla birlikte yüzünde gitgide büyüyordu. Bakışlarımı verdiği tepkilere karşı çekmek istemesemde kendi yatağının üstünde oturmuş, bana geldiğimden beri bakışlarını bir dakika bile ayırmayan kişiye çevirmiştim.

Lavinya...

İçindeki nefretiyle asla kaybolmayan biriydi. İçinde barındırdığı nefretiyle birlikte bakışlarında yer alan kişilerin kaybolma sebebiydi. Gözleri bir insanı ayakta tutacak kadar kuvvetliydi. Odaya girdiğimden beri her hareketimi bir gözünü kırpmadan inceliyor ve izliyordu. Asla bana karşı yumuşamamıştı.

Şu ana kadar net gördüğüm tek bir duygusu vardı. Nefretiydi.
Nefreti kiniyle bir bütün olmuş şekildeydi. Ve bakışlarında bazen alaycı hisler barındırsada onu da sadece alayla gülerek bana gösteriyordu. Bu hareketinden o kadar keyif alıyordu ki umursamaz tavırlarıyla beni daha fazla gerdiğinden emin bir şekilde rahatsız olmamdan ötürü sık sık yapar olmuştu.

Duygularımı hiçbir zaman saklamak istemiyordum. Fakat buraya geldiğimden beri dedemin bana öğrettiği o duvarı yüzüme doğru çekmiştim. Eğer duygularımın her zerresini karşımdaki insana yansıtırsam beni çözebileceğinden emindim.

Dedem bana böyle öğretmişti. Duygular insanların zayıflığı olduğunu söylemişti. Duygular bazen aklını bile çalıştırmayı bırak durdurduğunu dile getirmişti ve bunu bana kanıtlamıştıda. Tek gözünü kaybetmesinin sebebi tek bir duygu yüzünden olduğunu ve daha sonra asla bu duygulara bedeninde izin vermeyeceğini bana anlatmıştı. Biliyordum ki yaşadığı o kayıp olay ona bir çok ders vermişti. Bunu kendi gözlerimle görmüştüm..

Açılan kapıyla Lavinya'yla uzun süre olan bakışlarımızı ayırdım ve Bade'nin yanında duran küçük koltuğa oturdum. Oda büyük ve ferahtı. Dört kişinin rahat yaşayabileceği geniş alana sahipti. Ama ben buraya oldukça kalabalıktım...

Gözlerim kapanan kapıyla beraber gelen kişiye doğru yöneldiğinde bana yaklaşan Zeyneple kaşlarımı çattım.
Nefes almak için soluklandığında içindeki havayı hızlı bir şekilde soluyor ve geri dışarı verdiğinde gözlerini benden çekmeksizin kayıp olan sesine ulaşmaya çalışıyordu. Bade kafasını oje sürdüğü parmaklarından kaldırıp Zeynep'e bakınca aynı benim gibi kaşlarını çattığı sırada odaya yeni giren Zeynep'i anlamak için kafasını yaptığı işten çekip ojenin kapağını kapatmıştı. Bedenini bana çevirdiğinde bu sefer nefesini kontrol eden Zeynep'e tekrardan bakışlarını yöneltmişti.
"Zeynep yavaş be kızım! Ne diye nefesini kaybedecek kadar koşturdun ? Bir sorun mu var?" dediğinde kafasını olumlu şekilde salladı ve sesli şekilde yutkundu.
"Evet bir sorun var." diyip karşımdaki koltuğa oturduğunda arkasında kalan Lavinya yerinden kıpırdamıyordu. Orada sadece benim gibi olayları dinlemeye çalıştığını gördüğümde gözlerimi Zeynep'in arkasında duran Lavinya'dan çekip Zeynep'e yöneltmiştim.
"Pardon?" dediğimde bakışlarıyla beni istemediğini belirttiği o ifadeyle derince soludu.
Gerçekten de tekrar aynı olayı yaşamak için bitkin bir bedene sahip olduğumu bilmiyor muydu?
Çok yorulmuştum bu polisçilik oyunundan. Sadece kendileri doğruymuş gibi davranan insanlardan nefret ediyordum.

Dolunayın ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin