Şirkete gidip masaya kendimi atmıştım. Ahh çok sıkıcı bir gündü. Adamlara elimle gel yapıp
"roseyi getir mahsendeyim"
diyip aşağıya inmiştim. Şifreye açıp kapıyı yarım bırakmıştım. Koltuğa oturup karşımda duran planı izliyordum. Yapmam gereken tek şey jennie ye aşık olmamak ve hanı hayatımdan çıkarmaktı. Geçen gün olan şeyler bir anlıktı bir daha olmaması gerekiyordu. Elime masada ki kalemi alıp sunminin fotoğrafının altına adını yazıp bıraktım burdan sonra ona oynamalıydım. Bunu düşünürken rosenin gelmiyiceğini anlayıp eve gitmek için yola koyuldum. Şöför kapımı açmıştı ve binmiştim asistanım da yanıma oturmuştu. Güzel bir kızdı yeniydi
'adın ne senin'
kafasını kaldırıp bana bakmıştı ve dudaklarından süzülmüştü
'somi efendim'
demişti. Yüzünü incelemeye başlamıştım güzeldi daha amerikan bir yüzü vardı. Kocaman dudakları ve gözleri hoşuma gitmişti. {Lisa yavşamadığın Bi ben kaldım aq}
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arkama yaslanıp
'yarın ve bu akşam ki programlar iptal. Ha bir de kuyumcuya hemen'
diyip arkama yaslanmıştım. Jennie için güzel bir yüzük düşünüyordum. E tabi sunmi içinde güzel bir kelebek kolyesi almak lazımdı.
'ajandamı ver'
elime aldığım ajamdamdan programlara bakıyordum.
'ha siktir'
somi bana dönüp
'efendim' demişti.
'yok bir şey jisoonun doğum günü geliyor atlamışım ona da bir şeyler almak lazım. Not al hemen'
ajandayı bacaklarının üstüne koyarken gözüm bacaklarına kaymıştı. Ciddi anlamda güzel biriydi. Elim bacaklarına değdiği için rahatsız olmuş gibiydi kıpırdanmıştı. Kafasını tamam anlamında salladığı zaman kuyumcuya gelmiştik. Şöför kapımı açmıştı ve inmiştim. Yağmur yağıyordu. Ah bilseydim topuklu giymezdim. Şöförüm kuyumcunun kapısını açmıştı ve girmiştim.
'merhaba en hızlısından tek taş istiyorum bir de alyans mecburen. Ardından da kelebekli kolyeler birr dee en güzel kolyelerinizi görmek istiyorum.'
dememle herkes koşturmaya başlamıştı. Somi arkamda bekliyordu.
