Anladım ben yani, bu çocuktan bana kurtuluş şansı yok. Ya sen nereden bildin benim burada olduğumu? Ya rastgele gelmişse? Bence de illaki ben buradayım diye gelecek değil. Mısra'nın bakışları benim bakışlarımı takip edince oda Miraç efe'leri görmüştü. Timur'un bakışları da bizi bulunca önce ufak bir şaşırdı sonra otuz iki diş sırıttı el sallayarak. Melise biraz uzun mu baktı o? Şuan başka sorunumuz var kaç gündür köşe bucak kaçtığım adam burada.
"Abi?" Diyen Yudum da şaşırmışa benziyordu ama sonra Hızlıca bana döndü. "Valla ben çağırmadım." Kendini savununca, kıkırdadım. Sanki kelesini alacağım.
" Anladım çünkü onlar da bilerek gelmemiş gibiler zaten." Konuya açıklık getiriyordum ki birden kızların hepsi bıyık altından gülmeye başladı. "Gülecek bir şey mi var dı?" Dedim sitemle. Melis sağ tarafımı işaret edince biraz da olsa korkarak başımı çevirdim. Ve bakmam ile önüme dönmem saniyelik oldu.
Gelmiş işte! Al tamda yanı başımda!
Görmezden gel Mahur, çalıp çalıp gider.
Ya kapımı mı bu? çalıp çalıp gitsin, ne diyorum ben. Kızlar kıkır kıkır gülünce onlara da ben sonra gülecektim ama benim gülüşüm daha etkili olacak bakalım kalka bilecek misiniz altından. Ben kendi iç dünyam ile vukuatlarımı sıralarken, Miraç efe'nin sesi iç dünyamdan sıyırdı beni.
" Merhaba kızlar!" Diyor ama bakışlar ne hikmetse sadece bende.
" Arkadaşlar ben bir ses duydum, yaz ayına giriyoruz sinek vızıltısı olmalı." dedim elimi havada kovalamak ister gibi salayıp. Üç kafada aynı anda sağıma bakınca, biraz korktum sanki. Miraç efe beni öldürür mü acep?
Ama ne oldu dersiniz Miraç efe'nin, gür kahkahası Cafe'nin içinde bomba etkisi yaşattı. Ay insanlar bize bakıyor. Valla çocuğa kafayı yedirttim sonunda. Allahım sen onun keçilerine de mukayyet ol! Kızlarda ona biraz ufak kıkırtıları ile eşlik etmişti.
" Miraç efe lütfen gider misin? İnsanlar rahatsız olmaya başladı." dedim zorlukla gülümseyip. Yoksa gideceği yok.
"Çıkışta konuşacağız ama gamzeli kız" sen yeter ki çök bir yere, daha fazla insanların ilgisi bizde olmasın. Miraç efe'ler biraz ilerimizde olan masaya oturdular. Arka masamızda oturan kızların fısıltısı ile istemeden de olsa onları dinledim, çünkü bahsettikleri kişi Miraç efe'ydi.
" Ya çok güzel gülüyor ama eridim." Seni ben çok güzel eritirim güzelim.
" Çok yakışıklı, Kore filmlerinden fırlamış gibi." Ben sana bir fırlayacağım.
" Kızlar ben şansımı demeyeceğim." Derken?
" Ne yapmayı düşünüyorsun Ahu?" Ahu mu? Hu hu yapar gibi ne ahusu?
" Bekle de gör" deyip ayaklandı, çünkü sandalye çekilme sesi duymuştum. Ne yapacak bu kız? Kaşlarım istemsizce çatıldı, kafamı Miraç efe'lerin masasına çevirdiğimde, Miraç efe Muaz ile birşeyler konuşup arada da tebessüm ediyordu. Bizim çakma sarı da adım adım onların masasına yaklaşıyordu. Uzun ince siyah bir mini etek ve T-shirt gitmişti. Altına giydiği ince topukları daha da boyunu uzatmıştı.
Bir dakika bu kız ne yapmaya çalışıyor? Masanın yanından geçmek üzere iken aniden ahlayıp, pahlayarak kendini yere attı. Miraç efe kızın düştüğünü görünce tabi, mübarek iyilik meleği ya, hemen ayağa kalktı.
Yavaşça sandalyemi geriye çekip ayaklandım. Onların masasına seri adımlarla ilerleyip miraç efe'den önce kızı kaldırmaya eğildim. O sırada kaşla göz arası Miraç efe'nin kıza uzanan eline vurmuş olabilirim.
" İyi misiniz?" Dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Kızın az önce ışıldayan gözleri şuan beni parçalayacakmış gibi bakıyordu, kendini hızlıca toparlayıp oda yapmacık bir gülüş sergiledi. " Ayağım kaydı da birden, teşekkürler." Dedi. Tabi hep öyle derler. onu ayağa kaldırıp masasına kadar eşlik ettim. Yani değer mi bu kadar tantanaya? "Tekrardan teşekkür ederim" deyip sandalyeye kendini attı daha çok ortadan kaybolda somurtacağım diyor. "Rica ederim" dedim sonrada kızların imalı bakışları eşliğinde sandalyeme oturdum. "Tek kelime edeni deşerim neşter ile!" Diye tısladım. Ağızları açıldığı gibi kapandı. Sağıma bakmak bile istemiyorum çünkü Miraç efe'ye bakmak demek ferman imzalamak demek.
Nerde kaldı hem bu kahveler?
" Bir koku alıyorum kızlar sanki?"diyen Melis burnu ile etrafı kokluyordu.
" Ne kokusu?" Dedim bende almaya çalışıp.
" Bende aldım sanki" diye devam etti yudum.
Mısra, " bu şey kokusu değil mi? Kıskançlık!" Deyince üçü aynı anda gülmeye başladı. Lan siz deşilmek mi istiyorsunuz? Nedir bu ya.
" Susun!" Dedim sadece sakin olmaya çalışarak. O sırada siparişler de gelmişti. Aaa, bu arabada ki kusmukçu çocuk değil mi? Tesadüfe bak. Oda bizi hatırlamış gibi Yudum'a baktı. "Aaa siz arabada üzerime kusan kız'sınız?" Öyle demesek mi şimdi garibim nasılda utandı.
" Evet..." Yudum mahçupça yüzüne baktı. "...Sizde şans eseri üzerine kustuğum çocuk olmalısınız?" Anlaşma stilinize bayıldım.
Çocuk gülerek kafa salladı. "Daha iyi misiniz?" Dediğinde bizim güzel kalpli yağ'ımız güzel gülüşünü sergileyip "Evet daha iyiyim" dedi ve olan o zaman oldu. Bir sandalye devrilme sesi ardında bir diğeri geldi. Ah, be yavrum, sen daha çok gençtin.
Oha baran da şuan yanı başımız da burnundan soluyararak Yudum'a bakıyor. Çocuk bir korktu sanki. Ya sadece daha iyi misiniz? Dedi ne bu celal.
" Ne oluyor burada?" Miraç efe'nin içinde yatan bir boğa varmış ve şuan kırmızı görmüş gibi ortaya çıktı.
Kırmızı da şu iyi misiniz? Oluyor anlaşılan.
" Birşey olduğu yok. Yudum arbada yanlışlıkla arkadaşın üzerine kustu. Şimdide burada görünce iyi mi diye sordu." Dedim tek solukta. Miraç efe biraz duruldu ama baran için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
" Tamam sordunsa uza artık buradan kardeşim!" Çok Kıbarsın(!)
Çocuk hiçbir şey demeden gidince Miraç efe Yudum'a bir bakış atıp baran'a dönmüştü ve o zaman olan olmuştu.
" Sana ne oluyor kardeşim?" Yudum helvan benden kardeşim. Kefen beni aşar ama.
Baran'la masaya geçtiklerinde bir süre baran konuştu ve bir kere yudum baktı. Ardından Miraç efe sinirle sandalyesini itip Baran ile Cafe'den çıktılar.
Yudum'un gözleri doldu, biz de teselliye giriştik.
___________ Bölüm sonu ♥
Miraç efe az döv yavrucağım'ı. Fazla hırpalamak yok! 😁
Mahur yaptı yapacağını yine diyorum😂
Ve Ezo kaçar💘
Bölüm kısa diyeni kellesinden vururum! Uzun çünkü sksksks
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buldum seni! | Texting
Teen Fiction#0533***; Esmer kaban #0533***; Buldum seni! (09.00) Mahur; pardon kimsiniz? ( 10.04) Mahur; can sen misin yoksa? Mahur; bak o kıvırcık saçlarını yollarım. Çevirim içi Yazıyor #0533***; can kim lan? #0533***; ben can falan değilim! Hem bu can da kim...