Sen deli değilsin, aşıksın. ✨
Atakan'dan,
Gamze:
- Teşekkürler.
Omuz silkerek cevap verdim.
- Rica ederim.
- Sen nasıl araba kullanıyorsun?
- Poyraz'ın ehliyetini aldım.
- Nasıl yani?
- Ehliyet kartını aldım. Araba kullanmayı biliyorum. Küçüklüğümden beri arabalara bir ilgim var. Babam bana araba kullanmayı öğretti. 12 yaşımdayken arabalar ile ilgili her şeyi biliyordum resmen. Şu an sürdüğüm araba babamdan kalma bir araba.
- Anladım. Polisler yakalarsa?
- Şu ana kadar hiç yakalanmadım. Umarım böyle kalır.
- Umarım.
- Tam olarak nereye gideceksin?
- En yüksek yere.
- En yüksek yer. Hmm. Sanırım bütün şehri görebileceğin güzel bir yer biliyorum.
- Tamam. Oraya gidelim. Her şey için teşekkürler.
- Her şey?
- Getirdiğin için yani.
- Anladım. Rica ederim.
Gamze'ye söylediğim yere geldiğimizde arabayı durdurdum. Gamze bana bakıyordu. Gözlerimin içine bakıyordu. Sanki bir şey demek istiyordu ama çekiniyordu. Dudaklarını araladı ve sonra yeniden ağzını kapattı. En sonunda ağzından birkaç kelime çıktı.
- Neden böyle yapıyorsun?
- Ne?
- Kuzey ile beraber olduğumda, niye değişiyorsun?
Hafifçe yutkundum. Ona ne diyecektim ki? " Ben sana 2 yıldır deliler gibi aşığım ve Kuzey denen çocuk ile olmana çıldırıyorum! " mu? Anlamamış gibi yapmaktan başka çarem yoktu. Oysa 2 yıldır gözlerinin önündeydim ben onun. Kızlar onlara aşık olan erkekleri fark eder sanıyordum ama Gamze hiçbir şey anlamıyordu. Hala bana bunu soruyor olması beni ne kadar delirtse de, ona karşı her zamanki gibi yumuşak davranmaya çalışıyordum. Gamze bana gözlerini kısarak bakmaya başladığında artık bir şey demem gerektiğini anladım ve konuşmaya başladım.
- Öyle bir şey yok, yanlış anlamışsın. Poyraz ile olan kavgalarından dolayı Kuzey'e karşı biraz öfkeliyim sanırım. O kadar. Başka hiçbir şey yok.
- Öfkeli olması gereken kişinin Poyraz olması gerekmez mi? Daha dün şakalaşıyorlardı.
,Neyi zorluyorsun Gamze? Seviyorum işte seni. Beni neden sorguluyorsun? Bana kafayı mı yedirtmek istiyorsun ha?, zihnimden Gamze'ye saydırırken Gamze tekrar bana bir soru yöneltti.
- Yoksa sen?...
Yoksa ben ne? Yoksa ben ne? Diye haykırıyordum içimden. Anlamış olamazdı. Bu imkansız diyerek kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Susmak demek " evet, ben sana aşığım " demekti. Bende şaka ile karışık ciddilik ile konuşmaya başladım.
- Düşündüğün gibi bir şey değil. Gerçekten. Çok yanlış anlamışsın.
Başı ile onayladıktan sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Kapıyı arkamdan kapattıktan ve şehirdeki en yüksek yer olduğunu düşündüğüm köprüden yukarı çıkmaya başladı. Biraz süre geçtikten sonra gözden kayboldu. Şu an en yükseğe doğru çıkıyor olmalıydı. Kuzey'e seslenmeye. Burada " Sana aşığım! " diyen gözlerimi terk edip başka bir piç için köprüye çıkmaya. Kör müsün Gamze? Anlamıyor musun beni?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYGAPOL
De TodoGenç çocuk ölen babasının geçmişte yaptıklarının hesabını vermek zorundadır. Bunun ile beraber güzel bir aşk hayatı ve bir arkadaş grubu istemektedir...