DEPO

26 3 16
                                    

        Yüzüme vurulan soğuk su ile gözlerimi kocaman açtım. Karşımda bir çocuk elinde bir kova tutuyordu. Bana attığı sinsi bakışlar nefretlikti. Ona şaşkın şaşkın bakarken konuşmaya başladı. 

- Sonunda benim elime geçtin. Amcamlardan fırsat buldum sonunda. Her şey baban yüzünden. Hepsi senin o pislik baban yüzünden. Hayatımı boka çevirdi. Gebermeseydi ona neler yapacağımı düşünmek bile istemezsin. Belki o geberdi ama oğlu hala hayatta. Merak etme seni öldürmeyeceğim. Şimdilik. Sadece acı çekmeni istiyorum. Sonsuz bir acı. 

     Ona cevap vermeyi o kadar çok istiyordum ki. Ama ağzımda koca bir bant vardı. Bende mırıldanmaya başladım. 

- Ne oldu yoksa gereksiz yere bana babanı mı savunmak istiyorsun? Senin baban pisliğin tekiydi. Öldüğünde sadece dünyadan bir pislik daha defolmuş oldu. Senin baban benim babamı öldürdü. Babam kötü birisi değildi. Tamam belki o kadar masum değildi ama iyi bir insandı. Onun kanını yerde bırakacağımı sanıyorsan çok yanılıyorsun. 

    Bir süre nefret dolu gözlerle bakıştık. Bunun bir sonu gelmeliydi. Yine mırıldanmaya başladım. 

- Kapa çeneni aptal! 

   Yüzüme yediğim tokat ile şaftım kaymıştı ama yinede 5 saniye sonra tekrar kafamı diktim. Kafamı diktiğimde bir çocuğun endişeli bakışlarla buraya doğru geldiğini fark ettim. Daha dikkatli baktığımda başımda duran çocuğun aynısı olduğunu gördüm. Belli ki ikizlerdi. Başımdaki çocuk buraya doğru yaklaşan çocuğa kafasını çevirdi. 

- Sonunda geldin Çağatay. Bunu birlikte yapmak daha zevkli olacak. Getirdin mi?

- Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?

- Neyin?

   Çocuk elinde tuttuğu şeyleri havaya kaldırarak konuştu.

- Bunun.

- İntikam için her şeyi göze alırım. Babamızın kanını yerde bırakmayacağım. Eğer sen ihanetçi bir evlat olmak istiyorsan şimdi defol buradan.

- Ama onu bir suçu yok Çağlar. O hiç bir şey yapmadı. Tek suçu böyle bir insanın oğlu olmak. 

- Haklısın seni küçük top. Küçük bir kız gibi davranmayı keste elindekileri buraya getir salak! 

- Getirmiyorum! Ne bana böyle bağırmaya hakkın var, nede ona bunu yapmaya! 

       İntikamdan gözü dönmüştü. İsimlerini öğrenmiştim. Çağatayın elinde ne olduğunu hala anlayamamıştım ama kötü bir şey olduğu kesindi. Çağlar resmen aleve dönmüş gözleri ile Çağataya doğru yürümeye başladı. Ani bir hareket ile Çağataya sert bir tokat attı. Çağatayın karşılık vermek için kaldırdığı kolunu yakalayıp kırma pozisyonuna getirdi ve benim duyabileceğim kadar bir yükseklikte konuşmaya başladı.

- Kimin oğlusun sen? 

- Ne?

- Kimin oğlusun dedim. 

- Halil Aksoy'un. 

- Halil Aksoy noldu peki?

- Öldü. 

- Evet hemde suçsuz olmasına rağmen. Peki onun intikamını alabilecek kim var?

- Amcamlar. 

- İyi o zaman siktir git buradan anca uyuşuk amcanları bekle sen. 

     Çağlar, Çağatayı yere atarak bana doğru yaklaştı. 

- Bitircem oğlum seni.

AYGAPOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin