CAN DAMARIM

25 3 35
                                    

Çünkü insanın sevdiğine zarar gelmesi kendisine zarar gelmesinden çok daha fazla acı verir... 💔

Aleyna'dan,

                     Gözlerimi açtığımda boş tavanı gördüm. Sadece beyaz ve boş. En son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Siyah kapüşonlu bir çocuk. Çağatay! Çağatayın tıpkısı! aynısı! Ama neden Çağatay olsun? Onları tanımıyorum bile neden olmasın? En son bir silah sesi hatırlıyorum. Ondan sonra vuruldum büyük ihtimal. Acıyı tam omuzumda hissetmiştim. Hayır 1 değil 2 yerde hissetmiştim o keskin acıyı. Gözlerimi kapatmış bunları düşünürken artık gözlerimi açmam gerektiğini söylüyordu beynim. Yavaşça gözlerimi açtım. O an başımda kimin beklediğini bilmiyordum ama sesi duyunca anlamıştım. Yusuf. Sevinçle bağırıyordu. 

- Uyandı! Aleyna? Nasılsın?

- Eğer kulağımın dibinde bağırmaya devam edeceksen keşke ölseydim!

- A aaaa Allah korusun canım. Deme öyle ağzını hayırlı aç. 

         Bu laflardan sonra büyük bir kahkaha kopardım. Koreli bir insan bunları söyleyince gerçekten çok ama çok komik oluyordu. Aslında Yusuf'un annesi Türk'tü babası Koreliydi.

        Güzel Türkçe konuşuyor olması bundan kaynaklıydı sanırım. Sonra içeri bir kaç kişi daha girdi. Gamze, Lalin ve Atakan girmişti. Bize şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Neye bu kadar güldüğümüzü mü merak etsinler yoksa benim uyanır uyanmaz kahkahalara boğulmama mı şaşırsınlar? En sonunda Lalin bize doğru birkaç adım attı ve bana hafifçe sarıldı. 

- Uyanmışsın. 

- Evet. Yusuf sağ olsun kahkahalar içinde uyanıyoruz. 

Yusuf:

- Güldürme hizmetimiz her zaman yanınızda Aleyna hanım. 

          Deliriyordum bu çocuğa. Her zaman ortamı yumuşatmayı başarıyordu. Ne kadar iki yerimden Çağatay denen çocuk tarafından vurulsam bile kahkahalara boğabiliyordu beni. Acaba söylemeli miydim Çağatay olduğunu? Tabi ki de kızım mal mısın?! Yok söyleme! Zaten bana yakında kim olduğunu hatırlayıp hatırlamadığımı soracaklardı. O zaman söylerim diyerek geçiştirdim. Aklımda deli düşünceler olduğu sırada bir hemşire gelmiş seruma bakıyordu. Sonra kalın bir ses duyup doğrulmaya çalıştım. Polis memuru elinde bir defter tutuyordu, gözlerini bana dikmişti.  İşaret ve baş parmağını çenesinde birleştirmiş elindeki deftere bir göz geçirdi ve konuşmaya başladı. 

- Aleyna Koçak? 

              Yusuf başı ile onayladı. Adam Yusuf'a tekrar bakarak konuşmaya başladı. 

- Odadakileri dışarı alalım lütfen. Sorgulama yapacağım.

            Odadakileri dediğinde beni de kast edip etmediğine kararsız kaldım. Ahhh! Yemin ediyorum malım. Herkes odayı boşalttığında memur yanıma bir sandalye çekti ve konuşmaya başladı.

- Bunu size yapan kişi'yi bize tarif edebilir misiniz? 

- Ben. O kişiyi tanıyorum. Hatta belki şu an burada da olabilir.  

           Polis memuru birden kaskatı kesildi ve şaşkınlık ile gözlerime baktı. Adam ne diyeceğini bilememiş gibiydi. En sonunda şaşkınlığından kurtulup konuşmaya başladı. 

- İsmi?

- Çağatay... Çağatay...

         Soy adını bilmediğim için öyle kalakalmıştım. 

AYGAPOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin