~1.8~

309 27 4
                                    

Harry soluk soluğa kalsa da arkadaşlarına yetişebilmiş, onları Hastane Kanadı'na ulaşmadan yakalayabilmişti.

Hermione ve Ron, Harry'nin geldiğini fark etmişlerdi fakat onu umursamayıp konuşmalarına kaldıkları yerden devam etmişlerdi.

"Hey, ben de buradayım !" Harry kendini fark ettirmeye çalışıyordu.

Draco'ya ne olduğunu tahmin etmeye çalışırken Harry'i görmüyorlardı bile. Harry gözlerini devirip önlerinden yürümeye başladı.

Hastane Kanadı'na ilk gelen kişi Harry olmuştu. Hermione ve Ron'un gelmeleri de uzun sürmemişti fakat hala olay hakkında konuşmaya devam ediyorlardı.

Harry işaret parmağını dudağına götürüp susmaları için uyarıda bulunuyordu.

"Beyin fırtınasını daha sonra yaparsınız, şimdi Draco'yu bulalım." Harry odanın içinde göz gezdirip arkadaşını arıyordu.

"Hepsi Hermione'nin suçu." Dedi Ron.

Hermione gözlerini belertip ona şaşkınlıkla baktı.

"Ne, benim suçum mu ?" Baş ve işaret parmağıyla Ron'un kolunu sıkıyordu.

"Ah!" Hermione sıkmayı bıraktığında acıyan yeri ovalamaya başladı.

Artık daha fazla dayanamayan Harry arkasını dönüp Ron'a öldürücü bir bakış atmıştı.

"Ron... Sus artık!"

"K-kolumu sıktı ama!" Ron adeta bir çocuk gibi davranıyordu.

Harry odaya doğru ilk adımı attığında Hermione ve kolunu ovalamaya devam eden Ron peşinden yürümeye başladılar.

Hermione, Ron'un hala kolunu ovaladığını görünce;

"Hadi ama, o kadar sert bile sıkmadım..!"

Harry tekrardan arkasını dönmüştü fakat bu sefer Hermione içindi. Göz göze geldiklerinde Hermione susmuştu.

Odada yürümeye devam ederlerken Ron Hermione'ye fısıldıyordu.

"Neden bu kadar sinirli ?"

"Bilmiyorum Ron." Dedi Hermione.

Birkaç yatak ileriden Draco'nun sesi geldiğinde Harry koşarcasına oraya gitmiş, Ron ve Hermione ise anlamsızca Harry'nin arkasından bakmaya başlamışlardı.

"Onca yıldan sonra, nasıl bu kadar yakın olabildiler ?" Kendi kendine konuşuyordu Ron.

"Asıl soru birbirlerine nasıl bu kadar bağlandıkları; ikisinden birine herhangi bir şey olduğunda bu kadar üzüldükleri, hatta gözyaşı döktükleri..."

Hermione ve Ron olanları uzaktan izleyip konuşmalarına devam ettikleri sırada Harry çoktan Draco'nun yanına gitmişti.

Draco'nun yanında Bayan Pomfrey olduğu için biraz kenarda beklemişti Harry.

Bir süre daha dışarıda bekledikten sonra Bayan Pomfrey odadan ayrılmıştı. Harry de sesini kalınlaştırıp konuşmaya başladı.

"Bay Malfoy gelebilir miyim ?" Harry gülmemek için direniyordu.

Draco yorgun ama bir o kadar da sinirli bir sesle karşılık verdi.

"Şu an canım çok yanıyor, kimseyle uğraşacak durumda değilim. Sonra gelin!"

Bu sözler Harry'nin kalbini bir hayli acıtmış olacaktı ki üzgün bir surat ifadesiyle Draco'nun yanına girdi. Diğer tarafa dönük bir şekilde yattığı için gelen kişinin yüzünü göremiyordu ama ayak seslerini duyabiliyordu.

"Yorgun olduğumu söyl-" Gelen kişiyi görmek üzere acıyla ters tarafa dönmüştü Malfoy fakat karşısındakini görünce sözleri yarıda kalmıştı. Son derece üzgün bir surat takınmış olan Harry'i görmüştü.

"Harry ?" Sesi titremişti.

Harry kafasını kaldırıp Draco'nun gözlerinin içine bakmıştı.

"Draco..." Harry'nin de sesi titriyordu.

Harry'i bu kadar üzgün görmeyi beklemiyordu. Yattığı yerde elinden geldiğince kayıp boş kalan yere hafifçe iki kez vurarak oturması için işaret veriyordu Harry'e.

Harry yavaşça oturmuştu, Draco'ya yanlışlıkla zarar vermemek için elinden geleni yapıyordu.

Harry'i bu kadar üzgün görmeye dayanamadığı için konuyu değiştirmek istedi ama hiç de başarılı olamadı.

"Hadi ama, asma yüzünü. Sectumsempra ile ilk kez karşılaşmıyorum." Bu Draco'ya oldukça komik gelmişti ki kıkırdamaya başlamıştı fakat Harry için bu oldukça moral bozucuydu.

Gözleri dolmuş, hatta akmaya başlamıştı...

Draco'nun kıkırdamalarını bu yaşlar bölmüştü. Harry'e şaşkınlık içinde bakmış, büyüden sonra tüm vücudunda; hatta ellerinde, kollarında bile hissettiği acıyı umursamayıp, parmaklarıyla Harry'nin akan gözyaşlarını silmiş, yanağını okşamaya başlamıştı.

Yere eğmiş olduğu boynunu kaldırıp Draco'nun gözbebeklerine bakmıştı Harry.

"Bunun seni üzeceğini tahmin edemedim, özür dilerim..." Göz temasları bir saniye bile olsun kesilmiyordu.

Harry, yanağını okşayan sıcacık ellerin üstüne kendi elini koymuş, Bir süre daha bakıştıktan sonra yanağındaki eli nazikçe okşayıp yatağa geri bırakmıştı.

Draco bu durumdan hoşlanmamış olacaktı ki Harry'nin elimi tekrardan kibarca tutmuştu.

Draco'nun zaten yorgun olduğunu bildiğinden onu fazla yormak istemiyordu fakat elleri tekrar buluştuğunda yüzünde kocaman bi tebessüm oluşmuş, Draco'nun ellerini çok yavaş hareketlerle okşamaya başlamıştı...

Bunca şeyden sonra göz temasları asla kesilmemişti. Harry de Draco da bu durumdan memnun gözüküyordu.

Harry özgüvenini toplayıp gerginliğinin belirtisi olarak yutkunduğunda, Draco'nun yüzüne doğru yaklaşmaya başlamıştı...

Draco'nun da bu durumdan rahatsız olmadığını fark ettiğinde, burunları neredeyse birbirine dokunuyordu...

————————

yazarken baya baya feels geçirdiğim bir bölüm olduu umarım beğenmişsinizdir

Oy ve yorum atmayı unutmayııın

merakla, ilgiyle ve en önemlisi sevgiyle kalın, hoşçakalıın <3

Back To Hogwarts - #DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin