Arm Bruising

439 40 52
                                    

"Of flört etmiyorduk. Sinir etmek için yanağımı sıktı o kadar." Ash oflayarak kalemini defterin üzerine atıp arkasını döndü. "Derdiniz ne, beni Pucey'le mi yakıştırıyorsunuz?"

"En büyük aşklar nefretle başlar Ash. Öyle deme."

"Birini hastanelik ettikten sonra bana aşık olma ihtimali?" Kıkırdayarak Ron'un saçlarını karıştırdı. "E sen de bu imkansızlığına aşıksın zaten. Ben sana değil, senin beni sevmeyişine aşık oldum derler."

"Pardon kim demiş bunu?" Hermione kitabını kapatıp doğruldu. "Ben." Ron eklerini ağzına atıp çikolatalı ellerini Draco'nun üzerine sürdü.

"Aptal çocuk!"

"Ne var be? Elimi sildim sadece."

"Ben peçete miyim?"

"Doğru." Draco silkelenip gülümsedi. Ron lokmasını yutup devam etti. "Peçetelerden özür dilemeliyim."

Kütüphanedeki herkes kıkırdarken Draco uzandığı iki sandalyenin arasından doğrulup Ron'un koluna yumruk attı. Ron acıyla geri çekilirken kaşları çatılmıştı. "Alçıyı vururum belin kırılır bak. Kavga mı istiyorsun Weasley?"

"Sarışın insanlarla kavga etmiyorum. Prensip meselesi." Omzunu silkip cüppesini sıyırdı ve koluna baktı. Lia şaşkınlıkla gözlerini fal taşı gibi açıp Ron'un kolunu sıkınca acı bir inleme yükseldi kütühanede.

"Aman tanrım Draco! Kolunu çürütmüşssün!" Hermione ve Ginny'de yanlarına gidip Ron'un koluna bakmaya başladılar hızla.

"Yok artık Malfoy!" Hermione sinirle söylenip bir tılsım fısıldadı. "İnsan gibi anlaşmayı öğrenmek zorundasınız."

Ash ve Harry kıkırdayıp aynı anda gözlüklerini düzeltti ve arkalarını dönüp kalemi ellerine aldılar. Draco ikisinin adını haykırıp kahkaha atınca kütüphanede onlar hariç herkes gülmeye başlamıştı.

"Bunlar neye gülüyor Potter?"

"Ne bileyim ben?" Önüne dönüp tekrar defterine döndüğünde Ash'ta omzunu silkip gözlerini devirdi ve ödevine döndü. İkisi de burunlarını çekip üzerlerindeki hırkalarına sarıldılar.

✨✨✨

Belki de.. Diye düşündü genç çocuk tavanı izlerken. Belki 50 yıl sonra. Ash yolda beli bükük, elinde meyve fileleri, yavaş adımlarla yürüyor. Etrafında dolaşan çocuklara bakıp gülümsüyor, genç aşıklara bakınıp iç çekiyor.

Genç bir kız koluna giriyor. Yardım etmek amaçlı. Elindeki meyve filelerini alıp yürümeye başlıyorlar yavaş yavaş. Uzun boylu, kumral kısa saçlı. Küçük çilleri, masmavi gözleri var kızın da. Aynı gençliğine benziyor.

"Çok sever miydin bey amcayı?" Diye soruyor genç kız. Ash şaşkınca kıza bakıp kaşını kaldırıyor. "Af buyur kızım? Hangi bey amca?"

"Sevdiğin olacak şanslı bey amca be teyzeciğim. Gördüm seni, yanından geçen sevgililere ne güzel baktın öyle. Ya bey amca hiç senle olmadı ya da çok sevdin ama kaybettin. Hangisi?"

"Bilmem kızım.." diye mırıldanıyor Ash. Şaşkınca kıza bakakalıyor. Genç kız bıkkınlıkla nefes alıp koluna biraz daha giriyor yavaşça.

"Yakışıklı bir amcaydı herhalde?"

"Nerden anladın?"

"Ee teyzeciğim, 65'inde taş gibi hatunsun. Kim bilir amcayla tanıştığında nasıldın. Seni tavlaması zor olmalı"

"Bebektim kızım."

"Hah?"

"Bebektik biz. Tanıştığımızda yani. Evet, çok yakışıklıydı. Tavlamak için kıskandırması yeterli olmuştu aslında." Ash gülümseyip kızın koluna biraz daha sokulmaya başlıyordu.

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin