Happy Birthday ASH

406 41 37
                                    

"Gece bizi neden uyandırmadınız?" Hermione saçlarını eliyle toplayıp can sıkıntısıyla geri bıraktı. "En azından ateşinizin yükselmesini engellerdik."

"Çok tatlı uyuyordunuz." Ash cüppesini omuzlarına geçirip yatak başlığına yaslandı. "Yoruyorsun beni Ash!"

"Sen de beni güzelim." Hermione gülümseyip hahladı ve arkasını dönüp Ron'un yanına geçti. Harry'de gömleğinin düğmelerini bağlayarak geri döndüğünde Ash kravatını bağlamıştı çoktan.

"Hele ki Luna ve Neville.. O kadar güzel uyumuşlar ki. Kıskandım." Herkes başıyla doğrulayıp yan yana oturan çifte bakmaya başladı. İkisi de suratlarının kızardığını hissediyordu.

"Ben oyumu Lia ve Draco'dan yana kullanıyorum. En saçma uyuma şekli ödülü Lia ve Draco çiftine gidiyor!" Fred bağırarak konuşmuş, asasından da konfeti çıkarıp çocuk sevinciyle ellerini birbirine çarpmıştı. Harry ve Ash anlamayıp birbirlerine baktı.

"Ne? Gece apayrı yerlerde yatıyorlardı?"

"Lia sabaha karşı kabullenmese bile uyku sersemliği ile senin yanındaki koltuğa geçmiş," Fred kıkırdamaktan anlatamazken George lafa atladı. "Draco da yuvarlana yuvarlana senin yatağın yanına kadar gelmiş. Yerde nasıl yuvarlandıysa." Lia ve Draco'nun onlara karşı olan tehditkar bakışlarına bir çift öpücük gönderip tekrar konfeti patlattılar.

"Ee? Hala beraber uyandıkları kısma gelemedik." Harry cebelleştiği kravatından gözlerini ayırmadan konuşmuştu. Ash sanki sürekli yaptığı bir şeymiş gibi gözlerini devirerek Harry'in yanına gidip Fred ve George bakarak kravatı bağlamaya başladı.

"Lia koltukta yatarken gel sen yerçekimi Lia'yı çekte çek. Çekte çek. Lia'da napsın, karşı gelememiş hop Draco'nun üstüne düşmüş. Eh, yemek yemediğinden tabii cılız kalan kızımızı Draco'da farketmemiş. Ya da farketmek istememiş. Üst üste uyandılar öyle işte."

Genç kız şaşkınlıkla ikisine doğru bakıp kıkırdadı. "Eh, haklılarmış. Üst üste uyanmak he?"

Ash kravatın son düğümünü de atıp Harry'in boynuna oturttu ve yakalarını da düzeltip kafasını kaldırdı. Ondan biraz uzun arkadaşına bakıp gülümsedi. Heyecanını ve ellerinin titremesini engellemeye çalışıyordu. Harry'de gülümseyip genç kızın gözlerine bakarak teşekkür etti. Fısıldamıştı. İkisi de sebepsizce çok heyecanlanıyordu göz göze geldiklerinde. Ash kafasını sağa sola sallayıp arkasını döndü.

Arkadaş kalacaksınız Ash! Hoşlandın ve bak neler oldu. En azından arkadaş kalın! Hoşlanmak yok. Hoşlanmak yok.

Sana hala kızgın Harry. Yetti artık, düzgün davranacaksın kıza. En azından arkadaşlığınız geri dönsün sonra Adrian işini halledersin. Genç çocuk suratındaki aptal  gülümsemeyle kafasını kaldırdığında ikisine bakan Cho'yu gördü. Hiç mutlu gibi durmuyordu. Cho'ya da ayıp oldu ya. Konuşurum onunla da.

"Bence bir şekilde Ash ve Harry'e de bir dalda birincilik vermeliyiz. Kaçınız yerde havale geçirirken aynı durumda olan arkadaşına battaniye teklif eder ve içinde sarılarak bayılır ki?" Ron kıkırdayarak Hermione'nin saçlarını karıştırdı. Harry cüppesinin cebine asasını yerleştirip konuşmaya başladı.

"En tehlikelisi de bizimki olsun bari. Ölüme kafa tutmak sadece yiğidin harcıdır." İkisi de kıkırdayıp burunlarını çektiklerinde odadaki herkes kahkahalara boğulmuştu. İkisi de birbirine bakıp omuzlarını silktiler ve hastane kanadından çıkmak için yürümeye başladılar.

"Ee bunlar neye güldü şimdi?"

"Aynı anda burnumuzu çektik ya."

"Güldükleri de komik olsa. Neyse, çok sorgulamayacağım. Reddedemeyeceğin bir teklifim var Potter."

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin