Viktor's Fur And the Bloody Cloth

202 24 7
                                    

Ash korkuyla titrek bir kaç nefes çekip Adrian'a bakmaya başladı. İtiraf etmesi gerekiyorsa şayet, kesinlikle savunmasızdı. Kesinlikle. Titreyen çenesiyle gölgesi üzerine düşen çocuğa baktı, kesinlikle normal değildi. Hiç olmayacaktı, olma gayreti göstermiyordu bile. Bahçeye çıktığı için kendine lanetler yağdırmak, şuan kurtulmak için çabalamak istiyor gibiydi ama vücudu kaskatı kesilmiş gibi öylece duruyordu. Yanaklarından aşağı inen sıcak tanelerini bile hissedemiyor gibiydi, felç kalmış gibi hissediyordu.

"Saçmalamayı kes Pucey. Çöz beni." Sonunda ağzından düşen bir kaç kelime ile Adrian kıkırdayarak arkasını döndüğünde biraz daha irkildiğini hissetti. Buradan ya fiziksel ya da ruhsal bir zarar görmeden ayrılamayacaktı. "Önce sana kendimi anlatacağım sevgilim, beni anlayacağına inanıyorum. Ha anlamamak için ısrar edersen bir alternatif yolum daha var," Kaşını kaldırıp hafif gülümseyerek yanına çöktü ve Ash'in suratına bakmaya başladı. Titreyen mavi göz bebekleri ona inanılmaz bir haz veriyordu. "Bu alternatif yolu duymak istemeyeceğinden eminim. Veya yaşamak istemeyeceğinden, seçim senin kelebeğim."

Ash duyduklarıyla daha da ürperirken yanına çöken çocuğa temas etmemek için kendini kenara çekmeye çalışmıştı. En azından kendini gidebildiği yere kadar koruma içgüdüsüyle dolup taşıyor gibiydi. Adrian yapmaya çalıştığı şeyi anlasa bile ses çıkarmadan devam etmek için boğazını temizledi. "Ama kesinlikle inanıyorum, beni anlayacaksın. Eminim, anlıyorsun değil mi?" Ne kadar istemese de suyuna gitmesi gerektiğini biliyordu. Kendinden iğrenmek zorunda kalsa bile yapmak zorundaydı işte. Kafasını sallayıp titreyen dudaklarını ısırdı. Çaresizlik içinde kocaman olmuş, çıkmak için tüm içini parçalamaya başlamıştı.

"Şuan yanındayken bile - Tanrım, bu çok acınası, beni sevmeyişini iliklerime kadar hissediyorum Ash. Sana bunları yapmadan önce neden beni sevmeye kısacık bir gayret bile göstermedin? Neden sadece seni sevebileceğimi düşünüp bana o şekilde yaklaşmadın, sadece bir kere bile bunu yapsan-"

"Bunu yapmadığım için bile böylesine delirmişken bir de yapsaydım kim bilir başıma neler gelirdi Pucey!"

"KES SESİNİ! Kes! Kapat o çeneni tamam mı! Bir kere beni sevmeye çalışsaydın eğer bunlar olmazdı. Sen beninle oynadığın için oldu bunlar!"

"Ne saçmalıyorsun sen? Ben seninle hiç oyun oynamadım." Adrian kahkaha atarak yanındaki kıza döndüğünde Ash ona bakmamak için kafasını çevirmişti. Titrek bir kaç nefes almaya çalışırken ona daha da yaklaşan fare dudaklarının tir tir titremesine sebep oluyordu. "Sana kızarken bile kokun beni baştan çıkarıyor Ash, sabah kendime söz vermeseydim şuan boynunun sahibi ben olabilirdim."

Tenine değen sıcak nefesten midesi bulanırken duydukları ile aklını kaybetmemek için sıkıca gözlerini kapadı, tüm vücudu korkudan böylesine titrerken aklına hiçbir kaçış yolu gelmiyordu. Nefesini tutarak gözlerinden akan bir kaç damla yaşı dudaklarının arasına hapsedip Adrian'ın uzaklaşması için dua etmeye başlamıştı, böyle giderse kalp krizinden ölebilirdi. "Uzaklaş - benden."

"Sakinleş tamam mı? Bugün bunu yapmamak için - yani seni öpmemek ya da o tarz herhangi bir şey yapmamak için bin türlü söz verdim kendime. Sana da söz, bugün kendimi tutacağım. Yani, gittiği yere kadar." Sıcak nefes boynundan uzaklaştığında öksürerek tekrar nefes almaya çalışmıştı. Arkadan bağlı olan elleri bile o kadar çok titriyordu ki parmakları birbirine çarpıyordu.

"Sana bugün, en azından derdimi anlatana kadar, kendimi zorla sevdiremeyeceğimi biliyorum." Suratına çoğu insanın iğrenerek bakacağı iğrenç bir gülüş oturtup tekrar kızın yüzüne yaklaştı, ne kadar zor olsa bile göz gözelerdi. Adrian dudaklarını yalayıp tekrar gülümsedi. "Sadece bazı şeyleri düşünmesi, olmuş gibi davranması güzel. Onlara dokunma yeter."

La Douleur Exquise | Harry Potter FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin