Jihoon bunun kaçıncı seansı olduğunu bilmiyordu. Uzun zaman önce saymayı bırakmıştı. Önceden bir işe yarayacağına dair olan ümitleri tamamen yıkılmıştı ya belki de o yüzden saymıyordu.
Ne kadar konuşursa konuşsun içi rahatlamıyordu. Yüzü de sesi de çoktan kayıplara karışan birinin unutamaması gücüne gidiyordu artık. Ona dair tek bildiği şey Hoshi lakabı iken neden bu kadar bağlandığını anlamıyordu.
"Bu yüzden bugün son seansım sayılır Bay Kim. Daha fazla gelebileceğimi zannetmiyorum. Buraya gelmek için ekstra mesaiye kalmak da yoruyor beni zaten."
Bahane ediyordu belki de ancak çok yorulmuştu. Hâlâ gördüğü her yüzü ona benzetse de hiçbirinin Hoshi olmadığını bilerek sadece bakmakla yetiniyordu. Buna alışmıştı artık. Onu en son gördüğü zamanın üzerinden sene geçmişti neredeyse.
Tüm bu zaman içerisinde ölmek için koluna cam saplamış, genelevden kaçmış, kendine düzen kurmuş, genelev baskın yemiş, patron müebbet hapis yemiş ve çalışan herkes yeni bir hayat kurmuştu.
Tüm dünyası değişse de tek değişmeyen ona olan özlemi olmuştu. Bazen kendini böyle bir özlem ile delirttiğini düşünüyordu. Bu yüzden geliyordu psikoloğun yanına ancak hiçbir değişiklik yoktu.
"Böyle bir zamanda seansları bırakmanı tercih etmeyeceğimi söylemek isterim ancak bu yine de senin tercihin Jihoon. Sadece ifade işini tekrar düşünmeni bir kez daha isteyeceğim senden."
Bir de o vardı. Genelev soruşturması çoktan tamamlanmış gibi gözükse de Woozi hakkında bir şey öğrenememişlerdi. Bay Kim de ona teslim olmasını bunun kendisini rahatlatacağını söyleyip duruyordu.
Aslında rahatlatırdı. Hem de çok fazla çünkü Hoshi'nin onu aramak için polisle işbirliği yaptığını halen ufak da olsa ümit ediyordu. Eğer gidip ifade verirse ona bir adım daha yaklaşabileceğini biliyordu.
Bunu yaparsa kimliğini ortaya çıkarmış olacaktı ve bunun göze alması gereken bir tehlike olduğunu da biliyordu. Sadece çok korkuyordu. Tekrar pisliğe batmaktan korkarak fare gibi saklanmayı tercih ediyordu.
"Bunu düşüneceğim ve şimdiye kadar ki her şey için teşekkür ederim."
Son seansını da böyle bitirdikten sonra ruh hali kendini toparlamaya müsait olmasa da çalışmak için restorana gitti. Seans için paraya ihtiyacı olmasa da telefon ve diğer ihtiyaçları için aldığı kredinin taksidini bitirmiş olsa da paraya ihtiyacı vardı.
Kendisine bakan evin içine para götürmeliydi. Diğerleri çoktan dört bir yana savrulmuş olmalarına rağmen tek kalan kendisi olmuştu. İstila etmiş gibi gitmesi gerektiği halde gitmiyordu.
Restorana geldiğinde vardiyasını yine Mina ile denk gelmişti. İkisi de akşamcıydılar bugün. Gece bire kadar açık restoranın içinde dört dönmek için hazırlanıyorlardı. Kasaya geldiğini söyleyip arka kısımda üzerini giydi ve banko önünde hazırdı.
Mina yanında gülümseyerek duruyordu. Önceki olayı defalarca başına kakmıştı. Sürekli birileriyle yemek yemeye gelen Hoshi'ye benzettiği kişininde bunda payı vardı. Mina, Soonyoung denen adamı ne zaman görse servis için yardım etmesini istiyordu.
Onun olmadığını bilerek yüzün dahi bakmıyordu müşterinin. Bu durumdan hoşnut olmasa da arkadaşının eline koz vermişti ve uslanana kadar bekleyecekti. Bugün de onunla uğraşacak gibi duruyordu ki bir şey uzattı.
"Bu daha çok yakışmıştı sana."
Uzattığı şey Hoshi yazdığı yaka kartıydı. Böyle büyük bir aptallık yaptığına kendisi dahi inanamıyordu ancak o zaman gözü dönmüştü bir kere. Göz devirmeden edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Getting Closer | Soonhoon
FanfictionBu hikaye, Lee Jihoon'un çalıştığı genelevde tanıştığı maskeli müşterisi Hoshi ile başlar. "Ve yine insanlık öğretir ki bizi parçalayan en büyük duygu; insan özlemidir. İnsanı bitiren şey yine bir insandır."