Eve geldiğinde gecenin üçünde olmasına rağmen yorgunluğu ve uykusuzluğu Mina'nın yediği halt yüzünden toz olmuştu. Soonyoung denen o adamın yüzü aklından gitmiyordu.
Onun olmadığını biliyordu ancak keşke elinde bir maskesi olsaydı diye düşünmeden edemiyordu. Birazcık yüzüne yaklaştırıp Hoshi diye seslendiğinde ona baksa bile uzun bir süre kendisi için yeterdi.
Hoshi'nin yüzünü iyice unutmuş ve hatırlatacak bir şeyler arıyordu sanki kendine. Bunu yapmamalıydı. Kendini daha fazla hırpalamaması gerekiyordu.
Çoktan uyuyan Jeonghan ve Jiyo'yu rahatsız etmemeye özen göstererek tek başına kalmaya başladığı odasına sakince girdi. Diğerleri gittiğinden dolayı oda tekrar ona kalmıştı.
Uyuyamayacağını bilerek psikoloğun önerdiği uyku haplarından bir tane içip yatağına yerleşti. Zayıf ve yorgun bünyesi tek dozluk ilaçla daha üçüncü dakikasında uykuya bıraktı kendini.
Hasret olduğu uyku ona kollarını açtığında kendini biraz daha dinlenmiş hissediyordu. Odasında değildi ve gün çoktan ağarmıştı. Daha fazla uyuyabileceğini umuyordu ancak tek doz bu kadar uyutmuştu belki de.
Neden odasında değildi? Tanımadığı bir odada ne işi olduğunu düşünmeliydi. Geniş çift kişilik koca bir yatakta tek başınaydı. Aşırı geniş ve lüks bir odadaydı. Görünüşte bir otel odasına benzese de düzeni tıpkı genelevin odasına benziyordu.
Bu düşünceyle ürkerek kalktı yataktan. Buraya nasıl gelmişti bilmiyordu. Bu işte bir işin olduğu çok belliydi ancak neler olduğunu anlayabilecek kadar bir bilgisi yoktu.
Üzerinde neler olduğunu dikkat etmeden çıkmak için aceleyle kapıya dayandı. Tanıdık olduğu bir şekilde yine kilitli kalmıştı. Endişes boğazına kadar tırmandı. Kapıyı tıklattı yavaşça.
"Kimse yok mu?"
Ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın kimse cevap vermedi ona. Yaklaşık yirmi dakika sonra kilidin sesini duyduğunda aceleyle belirdi kapının önünde. Neler olduğunu anlayabilmek için birini görmeye ihtiyacı vardı.
Kapının ardında duran maskeli yüzü gördüğünde içinde endişe olarak beliren her şey yerini tatlı bir heyecana bıraktı. Bu Hoshi'ydi. Buraya nasıl gelmişti veya ne olmuştu bilmiyordu ancak umrunda değildi. Beklediği yüz karşısındaydı daha ne isteyebilirdi ki?
"Hoshi."
Adını sayıklamasıyla maskeli yüz ona kocaman gülümsedi. Gerçekten oydu. Uzun süredir görmediği yüz karşısındaydı. Bir daha gelmeyeceğini söyleyen yüz karşısındaydı. Bu bir rüya olmalıydı.
"Woozi."
Onun ağzından kendi lakabını duyduğunda neredeyse ağlayacaktı. Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Ağlayabilirdi ancak duyduğu ses hiç tanıdık gelmiyordu ona. O kadar yabancıydı ki kendini kötü hissetti. Nasıl da her şeyini unutmuştu onun?
Tüm özlemi parmak uçlarında toplandığında tek gücü ona doğru attığı adım olmuştu. Gelmesini bekliyormuş gibi kollarını açan adamın üzerine atladığında ayların hasreti dört bir yanını sarmıştı. Onu çok özlemişti.
Tanıyamadığı sesin kolları arasına girdiğinde hissetmesi gereken şey bu koca özlemin bitiyor olmasıydı. Ancak öyle hissedemedi. Aksine yok olduğuna inandığı endişesi büyük bir korkuyla tekrar gelmişti.
Öyle bir korkuydu ki bu ona saran bedenin vermesi gereken huzur büyük bir ıstırapa döndü. Boğazının içinde korkudan beliren acımtırak tat öksürmek istemesine sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Getting Closer | Soonhoon
Fiksi PenggemarBu hikaye, Lee Jihoon'un çalıştığı genelevde tanıştığı maskeli müşterisi Hoshi ile başlar. "Ve yine insanlık öğretir ki bizi parçalayan en büyük duygu; insan özlemidir. İnsanı bitiren şey yine bir insandır."