1.2

492 69 2
                                    

Jihoon seansları bitireli neredeyse bir ayını doldurmuştu. Kendisinde değişen bir şey var mıydı peki? Gitmeden önceki gibi hissediyordu kendini. Aynı düşünceler aynı duygularla kafasının içinde dolanıp duruyordu.

Düzelmek için çabalamak istiyordu ancak bunun Hoshi'yi tamamen silmek olduğunu bildiği için yapamıyordu. Bozuk plak gibi ne kadar ileriye gitmek isterse istesin gidemiyordu.

Bu bir ay kadar süre içerisinde oldukça düşündü. Başına gelebilecek tahmin edip edemeyeceği her şeyi tarttığında ifade vermekte karar kılmıştı yine. Bu işi arasan mutlaka çıkaracaktı.

İşten çıkmasına bir saatten az kalmıştı ki ortam çoktan sakinleşmeye başlamıştı. Mekanın yarısı boştu ve çok fazla dolanmasına gerek yoktu. Rahattı.

İsim kartı meselesinden sonra Soonyoung isimli müşteri bir daha hiç gelmemişti restorana. Mina sürekli bu konuyu başına kakıp bir şeyler ima etmek istese de onu kulak ardı etti hep.

Hoshi olmadığını söylemesine inanmıştı arkadaşı ancak yine de bir şey yapmış olmalıydı ki adam bir daha buraya gelmiyordu. Soonyoung'a çıkıştığımı veya onunla kavga ettiğimi düşünüyordu sanırım.

Böyle insanları bunları taktıklarını sanmıyordu Jihoon. Soonyoung da büyük ihtimal saçma bir durum olarak düşünüp geçecekti. Bu yüzden gelmemesi de normaldi aslında. Kendisi de birine benzetilip mal gibi ortada bırakılsaydı o mekanı sevmezdi.

Tamam böyle yapmak istemezdi belki de ancak ruh hali kontrol edebildiği bir şey değildi. Hiçbir zaman olmamıştı. Eğer olabilseydi belki de hayatı çok farklı yerlerde olabilirdi. Yine de kendisi konusunda aldığı her karar da hata yapmıştı.

Hoshi'ye bir daha gelmemesini söyleyerek bile.

Dönüp dolaşıp sürekli ona varan düşüncelerinden arınmak için saate baktı. Heyecanlıydı aslında birazda. Buradan çıkınca gecenin üçü olmasına rağmen polise gidecekti. Ne olursa olsun umrunda değildi artık.

Beklediği saat geldiğinde arkada aceleyle değiştirdi üzerini. Kasaya çıkışını bildirip emniyet binasına gidene kadar kafasında her şeyi toparlamak istedi.

Bir sürü üniformalı insan içerisinde olunca kendini biraz daha tuhaf hissetti doğrusu. Masa başında oturan üniformalı polisin karşısına gitti.

"Bir şikayetiniz mi vardı?"

Derin bir nefes aldı. Bunu yapması gerektiğine defalarca inandırmıştı kendisini aslında. Bir yandan da şüphe ediyordu. Ya Hoshi değilse? Bunu öğrenmeye hazır hissetmeliydi. Eğer polislere yardım eden isim Hoshi değilse bunu bilmeliydi. Bunu bilmeli ve şimdiye kadar kendisine çektirdiği tüm acı için kızmalıydı.

"Dedektif Jung ile görüşmek istiyorum. Woozi hakkında."

Dedektif Jung genelev soruşturmasının başındaki isimlerden biriydi. Hoshi'ye en yakın olabilecek insandı gözünde. Gecenin üçünde olacak bir iş değildi aslında. Dedektifin burada olmadığını söyleyip sabah gelmesini söyleyebilirlerdi ancak Woozi ismini duyunca bekleme alanına aldılar.

Yarım saat sonra başka bir üniformalı polis onu sorgu odasına aldı. İçeri giren sivil giyimli dedektif içeri girdiğinde şaşkındı. Uykusundan uyanıp geldiği yüzündeki yorgunluğundan belliydi.

"Bay Lee Jihoon değil mi? Woozi hakkında konuşacağınıza dair bildirmişsiniz arkadaşlara."

Doğruyu söylemek gerekirse şu an geri dönebilecek son anı olduğu için tereddüt etti. Biliyordu ki bundan sonra dönüşü yoktu. Kafasıyla onayladı dedektifi.

Getting Closer | SoonhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin