Bölüm 6: Söz

58 13 8
                                    

20 Şubat 2019

İnce uzun parmakları ensemde dolanırken sessizdim. Sessizliğimin net bir sebebi olmasa da, canımın yanmasının payı
oldukça yüksekti. Saçlarımı tek eliyle topladıktan sonra sırtımdan serbest bıraktı. Kafamı çevirip yüzüne baktığımda, tepkisinden beğendiğini anlamıştım. Ama yine de bunu duymadan içim rahat etmeyecekti. '' Eee?'' dedim sandalyeden ona doğru dönerken, artık yüzünü daha net görebiliyordum. ''Nasıl olmuş?'' Ters oturduğu sandalyesini biraz daha yaklaştırdı. Her hareketini dikkatle izlerken, ağzından dökülecek tek kelime dahi benim için önemliydi. Sağ elini çenesinin altına yerleştirdi. Gözleri yüzümde gezinirken ''Güzel.'' dedi kısa keserek. İstediğim tepkiyi vermemesinin öfkesiyle yavaşça koluna vurdum. ''Bu kadar mı?'' Bu kadar olmadığını biliyordum. Kolunu mükemmel oyunculuğuyla okşadığımda gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Keyif aldığı her halinden belliydi.

''Güzel ve anlamlı. Ama benim ilgilendiğim kısım bu değil canının yanması.'' Eliyle çenemi kaldırdı. Gözlerimin önünde düşen saç tutamlarının arasında bakışlarını kaybetmemeye çalıştım. ''Çok yandı mı canın?'' dediğinde sorusu karşısında tebessüm ettim. Ben dikkat etmesem de o küçük ayrıntıların insanıydı ve her zaman ki gibi fazla merhametli. Belki de bu diye düşündüm, onda en sevdiğim özellik...

  ''Hayır fazla değil'' diye cevapladım. Bu konuyu uzatacak olursak konuyu nerelere getireceğini çok iyi biliyordum. Sandalyesinden kalkıp düzgünce yerine yerleştirdi. Kenarda duran montumu kucağıma bırakıp çıkışa ilerlediğinde, bu konu üzerinde neden bu kadar durduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu durumu sormak için kafamda not ederken montumu giymiş ve Çınar'ın kapının dışına çıkışını izlemiştim. Dövmemi yapan adama uzaktan bir tebessüm ettiğimde ben de kapıdan çıktım. Adımlarım Çınar'a doğru yöneldiğinde, elinde tuttuğu sigarayı görerek duraksadım. Hiç sigara içmemiş biri olmasa da, benim bu ana şahit olduğum durum yok denilecek kadar azdı. Kafamda oluşan 'sorun mu var?' düşüncelerini şimdilik yok sayıp karşısında durdum. Kısa bir süre onun işini halletmesini beklerken ikimiz de tek kelime etmemiş sokakta gezen kedileri izlemiştik.

  Sigarasından son nefesini alıp kenarda duran çöp kovasında söndürdü. ''Hadi gel'' Eli, omzumdan dolaşıp sol yanağıma indiğinde arabaya yürümeye başlamıştık. Hafif çiseleyen yağmur ıslatmasa da, saçlarımdaki varlığını hissedebiliyordum. Montumun önünü sıkıca kapattıktan sonra kafamı göğsüne yasladım. ''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum. Tatilden gelir gelmez soluğu burada almış ve bu anıyı ölümsüzleştirmek üzere dövme yaptırmıştım. Bu sebepten ötürü eve gidip güzel bir uyku çekmek istiyordum.

''Seni eve bırakacağım'' deyip arabanın kapısını açtığında görmeyeceğini bilsem de kafamı salladım. Yumuşak koltukta yerimi alıp onun da binmesini beklerken sıcak hava yüzüme vurarak varlığını hissettirmişti.

''Sen ne yapacaksın?'' dedim emniyet kemerini takıp benimkine uzandığında.

''Volkan'ın yanına uğrayacağım.'' Yorgunluğu sebebiyle bu duruma itiraz etmek istesem de sessiz kalmayı tercih ettim. Araba ilerleyip, ıssız sokaktan çıktığında yağmur şiddetini arttırmış, görüş açısını engelleyecek seviyeye gelmişti. Bu benim için endişe verecek bir durum olsa da, Çınar'ı en ufak etkilememişti. Kolumla sildiğim cam buğusuna kafamı yaklaştırıp nerede olduğumuzu anlamaya çalıştım. Görüş açıma giren deniz ilgi odağım olurken, deniz suyunun yağmur damlalarıyla buluşmasından çıkan görüntüyü izliyordum. Maviye karşı yeşil hayranlığım olsa da, manzara seçmez, gördüğüm her güzelliğe dikkatlice dalardım. Bu özelliğim çocukluğumdan kalma bir alışkanlığımdı. Sebebini tam olarak bilmesem de, hissettirdiği sakinlik ve huzurdan kaynaklanıyor olabilirdi.

ARAYIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin