10• Park Jimin'in Pusulası

90 20 112
                                    

   İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğimle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.

Hepimiz öyleyiz aslında. Belirli kalıplara uydurmaya çalışıyoruz kendimizi.

Hani üşümekten buz tuttum ya o betonun üzerinde, yine Taehyung'u arayıp derdime derman buldum ben.

Kaç gün oluyordu sahi, lanetli günler zinciri olarak hatırımda kalacak olan günlerin üstünden?

İki gün.. çok bir şey değildi aslında. Fakat içimde irdelemeye çalıştığım birçok durumun üzerinden geçip geçip tekrar ederek, neredeyse her şeyle bir bağ kurabilmiştim.

Esas kendimle yakınlaşıp, olanları bir bir idrak etmeye yeter de artar bir süre olmuştu iki gün..

Sonunda yurttaydım, her uyandığımda o ikisinin suratını görmek yerine, buradaki arkadaşlarımın diğer odadan gelen sesleriyle güneş açıyordu benim için.

Fakat bu kez yerinde değildi keyfimiz anlaşılan ki, yemek masasından gelen tartışma sesleriyle kalktım yatağımdan.

Omleti mi paylaşamamışlardı, neydi durum?

Tam içeri girip olaya dahil olacakken, kulaklarıma ilişen ismim yerimde sabitledi beni.

"Jimin senin yüzünden tehlikeye atılıp duruyor, şuna bir son verecek misin?"

Jongin bardaklara portakal suyunu isteksizce doldurmaya devam ederken, Taehyung ona kayıtsız kalmadı tabiki.

"Yanlış kişiyi sorguya çekiyorsunuz," dedi, az evvel Jongin'in doldurduğu bardağı tek dikişte bitirirken. "Jimin'e zarar verecek son kişi bile değilim."

Baekhyun her zamanki gibi arayı bulmaya çalışırken, dakikada bir boğazını temizleyip duruyordu. Kapının pervazında dikilmeyi sürdürüp neyden bahsettiklerini anlamaya çalıştım.

Min Yoongi'nin tarafı belliydi zaten.. "Taehyung'un yaptıklarında ne yazık ki bir sorun göremiyorum? O yalnızca Jungkook'un üzerine oynuyor, Jimin'in değil."

Jongin sevimsiz bir kahkaha attığında, ses çıkarmaya özen göstererek oturdu masaya, "Bu sadece Jungkook'u ilgilendiren bir mesele değil! Ya Jimin'in üzerindeki çipin farkına varsalardı?!"

Takılı kalan ve hatta tuttuğu kaydı başa sarıp sarıp bana tekrar dinleten mantığıma biçare oldum. Bu garip döngü ruhumu absorbe ediyordu..

Yorulmamışlardı değil mi.. bir şeyler çevirip durmaktan. Kendimi öyle onların yaptığı gibi kolay toparlayamıyordum ben!

Ne düşüneceğimi bilememeksizin daraldı hol, üzerime yığılmaya devam eden beton çokluğuyla derin bir nefes aldım.

"Sırf Jungkook'un işine çomak sokacağım diye Jimin'in hayatını tehlikeye attın. Hadi çipten bir şekilde habersiz kaldırlar.. peki ya devriye?! Polislere yakalansalardı ne olurdu tahmin edebiliyor musun? Jungkook'la aranda her ne varsa, kimseyi karıştırmadan çöz.. özellikle de Jimin'i!"

Tam Taehyung ona aleyhtar düşünceleriyle birlikte cevap verip konuyu uzatacakken, zaten açık olan kapıyı tıklattım.

Her birinin gözlerine değen hayalkırıklıklarım, canımı çok yakıyordu.. Bela bana bulaşmadan sonum olmayacaktı değil mi?

Doğru mu kavramıştım meseleyi? Keşke dedim içimden, keşke her seferinde dilediğim gibi yanılan ben olsaydım.

"Jimin," Taehyung'un kekelemelerini duyacak kadar vahimdi demek durum. İlk kez.. ilk kez suçunu, benim fazla alıngan olduğumu savunmadan kabul ediyordu yani.

The 100 |jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin