ANKA
3.KALBİMDEKİ İSYAN
Şarkılar;
Cem Yıldız, Sen Yalansın Dünya"En azından acıyla öldürmez. Acısız ölümse sana yakışmaz."
Cehennem denen şey sadece ateşten mi ibaretti yoksa ateş olmadan cehennemde yanabilir miydik? Ateş yoktu ama yanıyordum. Yoktu, yanıyordu. Birbirimize cehennem dediğimiz yerde yanıyorduk ama ateş yoktu, yanan kalbimizdi. Cehennem ateşi diye yakılan bizim kalbimizdi. Cehennemde yanarken, daha büyük bir şekilde yanan cehennemin içine gelmiştim. Bu sefer alevler daha büyük ve güçlü bir şekilde sıçrıyordu üzerime, değdiği yeri saniyesinde yakıp asla geçmeyecek bir şekilde iz bırakıyordu. Yanmak ölmekten daha mı kötüydü? Saniyesinde ölmek ve doğru bildiğin bir yanlışın içince aylarca yanmak aynı şey miydi? Peki ya ölmeyi hak etmemek?
Bir insan ölmeyi hak etmeden vicdan azabıyla yaşamayı nasıl hak ederdi? Vicdan azabı tam kalbinin sızladığı, paramparça olduğu yer değil miydi? Eğer öyleyse ben vicdan azabının en büyüğünü yaşamıştım. Geriye ölmek kalmıştı.
Ölüm.
Ölüm denen şey kalbin durduğu yerse, ben burda da ölmüştüm. Ben Efnan Ateş herşeyi yaşamıştım. Vicdan azabını, yarayı, acıyı, ölümü. Yaşamadığım tek şey Oflaz Karan'ın cehenneminde yanmaktı. Ve ben yaşadığım hiçbir şeyin Oflaz'ın cehenneminde yanmak kadar acı vereceğini, beni ölmeden öldüreceğini, yanıp tekrardan küllerimden doğduracağı kadar acı vereceğini düşünmüyordum. Ve ben Efnan Ateş düşündüğüm hiçbir şeyde yanılmazdım.
Bu koskoca dağlık evinde daha kim olduğunu bilmediğim bana bu geceyi zehir eden adamla birlikteydim. Üstelik bu kez bana gerçekten zarar vermişti. Gözlerimden akan iki damla yaşla birlikte başımı Oflaz'a çevirdim. Hareketsiz ve mimiksiz bir şekilde bana bakıyordu. Nefret ediyordum ondan. Nefret kusarmışcasına yüzüne baktığımda yere eğildi, aynı mesafedeydik şimdi. Bana iğrenerek bakıyordu.
Dışardan nasıl göründüğümü bir daha anlatayım; beyaz elbisesi yırtılmış, kan olmuş üstelik. Başkasının kanına kendi kanı karışmış. Ayakkabım yok, ayaklarıma ve dizlerime otlar, dikenler batmış taşlar sürtmüş ve derim yüzülmüş, boydan aşağı kanıyor. Gözlerim mosmor, şişmiş ağlamaktan. Dudağım yanlışlıkla da olsa patlatılmış, başım kanıyor. Kollarım zaten yara bere içinde. Ve ben hala yaşıyorum. Acıyarak hemde. Her tarafımdan. Küçük bir bıçak kesiği bile canından can götürürken insanın, ben bu gece yaralanmadık yerim kalmamasına rağmen hala yaşıyorum. İnadına ve zorla yaşıyorum.
Ayağım, bacaklarım dengede duramazken beynim hala bir cinayet işlediğimi idrak edemiyordu. Ellerime baktığım sıra sarsılarak yere düştüm.
Oflaz elini bana doğru getirirken, hem bedenimi hem yüzümü öfkeyle yana çevirdim. Eli havada kalırken tısladım."Bana dokunma dedim sana! Bana dokunmayacaksın Karan. Bana zarar vermeyecek olsan bile. Anladın mı?" Gece değildi belki ama benim için hala o kabus geceydi. Günlerce o gecenin kabuslarıyla uyanacaktım. Belki aylarca, belki yıllarca belki de sonsuza kadar.
"Tamam dokunmayacağım. Kalk." Büyük bir kahkaha attığımda Oflaz şaşkınlıkla beni izliyordu. Gözlerindeki şaşkınlığı görünce daha büyük bir kahkaha attım.
"Kalkayım öyle mi? Kalkayım. Bu halde!" Beni süzdü sonra yine gözlerimde durdu gözleri. Öfkeyle ve bir hışımla ayağa kalktığımda biraz sersemledim ama hemen dengemi düzelttim. Ayaklarımın ve dizlerim o kadar çok yanıyordu ki artık daha fazla dayanamazdım. Yere düşeceğim sırada Oflaz belimden tuttu ve kanayan dizlerime özen göstererek beni kucağına aldı. Ölürdüm de ondan yardım almazdım. Kolları arasında çırpındım.
![](https://img.wattpad.com/cover/268976379-288-k823380.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
Roman pour Adolescents"Senin hikayen burada bitmiyor Efnan Ateş!" Uçurumun kenarında hayatına son vermek isteyen bir kişi, kalbine sakladığı kurşunları ortaya döküp son kurşunu sırtından vurup, kendi atlamadan düşerek denize karışmıştı. Ve ölümün ne olduğunu kalbine ark...