Dişsiz boynumda top haline gelmiş bir şekilde uyurken aklım hala Calum'un bana dediğindeydi. Kucağında titreyen bedenimi durduran bu sözü kafamı kaldırıp ona bakmamı sağlamıştı. Gözlerinde ki hüzünlü bakış onunda bir zamanlar bir şeyler yaşadığını gösteriyordu.
Derin bir nefes alırken beni böyle üzgün bir şekilde bırakmak istemediğini söyleyerek yerde ki armut koltuklarda yatan Calum'a baktım.
İri dudakları aralık bir şekilde kafasının altında ki eline değiyordu. Sabah kalktığında bel ağrısı olacağını, o koltuklarda daha önceden uyuyakalan bedenimle hatırladım. Onu yanıma alamazdım. Ama misafir odasında yatabileceğini söylediğimde beni geçiştirmiş bir battaniye isteyerek üzerinde ki tişörtü çıkarıp yere serilmişti.
Gözlerimi onun çatılan kaşlarına çıkardığımda huysuzlanarak rahatsız bir şekilde sırt üstü döndü. Nefesimi üfleyerek onu izlemeye devam ettim. Gece karası saçları karmakarışık bir şekilde terden ıslanmış alnına yapışmıştı. Battaniyenin kapatamadığı göğsü hızla inip kalkarken kaşlarımı çattım. Gözlerini yummuş bir şekilde kendi kendine mırıldanıyordu. Yutkunuşuyla daha fazla dayanamayacağımı anlayarak Dişsiz'i yastığımın üzerine koydum ve ayağa kalktım.
Yanına ilerleyip dizlerimin üzerine çöktüm yavaşça, sıkıntılı nefesimi dışarıya bırakırken Calum'un şakaklarına akan terleri ve hareket eden adem elmasını fark ettim. Saçmalamayı bırak, Milena ve onu kaldır.
"Calum." dedim sıcacık omzuna dokunurken.
"Baba..." diyerek inlediğinde kaşlarım burukça çatıldı.
"Calum..." dedim bu sefer elimle onu sarsarken.
Gözleri hızla açılırken onu sarsan elimi tuttu. Ben olduğumu fark ettiğinde aynı hızla elimi bırakmıştı. Yutkunduğunda komodinimin üzerinde ki bir bardak suyu ona uzattım. Baygın bakışları yavaşça kapanıp açılırken suyu tek dikişte bitirdi.
"Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Kabus gördüğüm için uyuyamıyorum arada." diyerek kendini dikleştirdi ve oturdu.
Calum'la ilgili bilgi beynime yerleşirken yutkunarak kahküllerimi düzelttim. "Yanımda yatabilirsin. Yatak birbirimize temas etmememizi sağlayacak kadar büyük."
"Emin misin? Uyuyakalırsam pis yatarım." Beni süzen gözleriyle dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Sorun değil. Benim yüzümden buradasın ve kabus gördüğün halde bu kadar rahatsız bir şekilde yatmana razı olamam." dedim ayaklanırken.
Arkamda ki hareketlilikle yatağıma ilerlerken duraksamadan devam ettim. Dişsiz'i rahatsız etmemeye çalışarak yan döndüm ve saçlarımı açıkta kalan omzuma attım. Kırmızı tutamımla yüzüme dağılan saçları vaz geçerek arkama attığımda Dişsiz mırıldanarak boynuma daha da sokuldu.
Calum benden tarafa dönerek uykulu bakışlarını yüzümde gezdirdi. Bir süre sessizce birbirimize bakarken en sonunda dayanamayarak gözlerini yuman o olmuştu. Uykusuzluk benim için hiçbir zaman sorun olmamıştı. Uyumayarak sadece alkolle sabahladığım nice günler vardı. Bu yüzden bu gece uyumasam çokta büyük bir sıkıntı değildi.
Calum düzenli nefes alış-verişlerini sürdürürken kaldığım yerden onu izlemeye devam ettim. Perdelerim kapalı olmasına rağmen ayın ışıkları yüzünde dans edecek kadar yeterliydi. Titrekçe nefesimi verdim. Büyük burnunu kırıştırarak omuzunu ve açıkta kalmış göğsünü kaşıdı. Ağzı hafif aralıkken arasından gelen küçük horultuyu duyabiliyordum. Sessizce kıkırdadım.
Yavaş hareketlerle yastığımın altında ki telefonumu alırken Calum'un horultularının sesi birazcık yükselmişti. Kameramı açarak ona döndürdüm. Yüzüne zoom yaparken videoyu açarak bir süre onu çektim. Yeterli olduğunu düşündüğümde mesajlaşma uygulamasına girerek Luke'un bugün aldığım numarasına tıkladım ve videoyu gönderdim.