Dudaklarının tadı yavaş yavaş alkolden sıyrılırken tanımlayamadığım bir tatla harmanlanmış buldum kendimi. Ne tatlı idi ne mayhoş ne de ekşi, daha öncesinde böyle bir şey tatmamıştım.
Beni kalçamdan kavrayıp kendine bastırdığında nefes almak amacıyla kafamı kaldırmıştım, baskıyla inledim.
"Siktir, siktir. Yapıyoruz değil mi? Dana önce ki rüyalarımdan değil?" Calum kendi kendine konuşurken gülümseyerek saçlarını avuçladım.
"Sanırım yapıyoruz."
Tekrar dudaklarımız buluştuğunda dil darbelerini hissettim. Zevkle gözlerim geriye doğru kayarken üstümde olan çıplak sırtına tırnaklarımı geçirmekle meşguldüm.
Ani, iç güdüsel veya refleks. Ne sikimse içime dolduğunda onu yavaşça ittirrip üzerine çıkmıştım. Ondan önce davranıp üzerimde ki uzun kolluyu çıkardım ve tekrar dudaklarımızı buluşturdum.
Altımda hissettiğim şişlik bütün bedenimi uyarırken kendimi ona bastırmaktan çekinmedim. Bu bütün her şeyin başlangıcıymış gibi Calum hızla üzerime atıldı. Bir eli boynuma yerleştiğinde saçlarını çekiştirmekle ilgileniyordum. Yeni alınmış oyuncak ayının tüyleri gibi yumuşacıktı siktiğimin saçları.
Kafası yavaş yavaş aşağılara inerken elinin yeri değişmişti. Südyenimden taşan göğüslerime doğru ıslak dudaklarını sürerken titrek bir nefes çektim içime.
Yavaş hareket edeceğini düşündüğüm sırada göbeğime inen dudakları ve pantolonumu çözen parmakları çok hızlı gideceğini göstermişti bana. Pantolonumu çıkardığı gibi hızla kenara atarken ilk bileğimden öptü. Ayak bileğimden yukarıya öperek ve ısırarak geldiğinde bağırmamak için kendimi yiyordum.
Bacak aramda durup kısa bir süre gözlerimizi birleştirdi. Kilodumu da bir çırpıda çıkarıp dudaklarını yaladığını gördüğümde elimin içine yumuşturduğum çarşafı bırakıp saçlarına ulaştım.
"Siktir, Calum!"
Dudaklarıyla yavaşça oramı öptükten sonra çizgisinde dilini gezdirdi. Bedenim yay gibi gerildiğinde tek eliyle belimin kenarından kavrayıp yatağa bastırmıştı.
Dili ve ağzı beni yavaş yavaş keşfederken artık siktiğimin bağırması umurumda değildi. Umurumda olan tek şey o ve onun ağzının yaptığıydı.
"Babacık..." diye inlediğimde kendime hayret ettim.
Bu son damlayı taşırmış olmalı ki ışık hızında soyunmasını izledim. Rüyamda olduğu gibi kondom paketini ağzıyla yırttığı sırada odamın kapısı açıldı. Calum beni gözlerden saklamak için hızlıca üzerimize örtüyü alırken gelen kişinin sesini duyduk.
"Gün ışığım?"
Ve ışık açıldı.
Gerçekten yerin dibine girmek istediği im anlatdan birindeydik.
"Siz... Ne?" Kan çanağına dönmüş gözleriyle bizi süzerken, çıplak görüyormuş gibi utandım.
"Şu an... iş üstündeyiz, Luke." Calum'un zırvaladığı şeyle şaşkınca baktım ona. "Dışarı çıkmalısın."
"Dışarda bekliyorum, Almira."
"Hayır."
"Ne? Evet!" diye bağırarak Calum'u üzerimden ittirdim ve çarşafa sarındım.
Luke dışarıya çıktığında Calum sinirle soludu. "Sikeyim! Neden gideceksin?" diye bağırdığında irkilerek ayağa kalktım.
Dağılmış kıyafetlerimi alıp ona cevap vermeden banyoya girip çabucak üzerimi giyindim ve banyodan çıktım. Kırgın bakışları beni yerime sabitlerken Luke'un ne diyeceğini de merak ediyordum. Yatağıma yaklaşıp dizimi yasladıktan sonra elimi yanağına koyup gülümseyerek ona doğru uzandım. Yanaklarım alev alev yanarken, dolgun dudaklarına hafifçe dudaklarımı değdirdim ve geri çekilip kapıma doğru adımladım.