"Hadi, Calum... Annecik için dans et."
Kelimeler ağzımdan yuvarlanarak çıkarken Calum'un elini tutarak sağa sola sallanıyordum. Bakışları o kadar yoğundu ki içinde kaybolup gideceğimden korkarak ellerimize çevirdim. Çakır keyif durumunu da o kadar çabuk atlatmıştım ki bütün bedenimin sıvı olduğunu düşünüyordum. Calum'un sıcacık ellerinde eriyip gittiğim o kadar barizdi ki..
"Gel seni yatıralım, Milena."
Boğuk sesi kasıklarıma iğne saplarken küskün çocuklar gibi elimi ellerinden çekip önümde çaprazladım. Dudağımı büzerek ona kirpiklerimin altından bakarken sertçe yutkundu. Dudaklarımı ısırarak aramızda ki mesafeyi kapattım. Tırnak uçlarımı tişörtünün üzerinden bedenine sürterken hızlanan nefes alışlarıyla kıkırdayarak kasılan suratını izledim. Tırnaklarım karnından, kasıklarına doğru ilerlerken sertçe elimi tuttu.
"Milena, sarhoşsun." Omuz silkerek gözlerinin içine baktım ve alt dudağımı dişledim.
"Lütfen odaya gidin, artık." Sam'in iğrenerek söylediği cümleyle kahkaha atmıştım.
"Michella ve Michael gibi mi?" Kıkırdayarak kurduğum cümleyle Sam sinirle yerinden kalkıp salondan ayrıldı.
Gözlerimi salondakilerde gezdirirken Zack, Allison, Michella ve Michael hariç geri kalan herkes koltuklarda veya yerde sızıp uyumuştu. Onlar ise odalarında malum olan işi yapıyorlardı. Bu düşünceme kıkırdayarak gözlerimi başka yere çevirdim, Luke'un omzuna yatmış uyuklayan Dylan gördüğümde ise kahkaha attım. Veya atmaya çalıştım çünkü sesim çok farklı çıkmıştı.
"Hadi, artık." Calum kolunun birini sırtımdan, diğerini dizlerimin altından geçirip beni kucakladığında küçük bir çığlık atarak kafamı boynuna koyup gülmeye devam ettim.
"Çok güzel bir tadın var biliyor musun?" Dilimi çıkarıp boynunu yaladığımda merdivenlerden çıkan bedeni duraksadı. "Yoksa, babacık tahrik mi oldu?" Kafamı geriye doğru bırakıp kıkırtılarımı sürdürdüm.
"Sabah olduğunda bunları hatırlamayacak olman beni sadece üzüyor, Milena." Bedenimi Tüysüz'ün yanına, yatağa bıraktıktan sonra yorganı açıp içeri soktu.
Arkasını dönüp gidecekken dizlerimin üzerinde sürünüp sıcacık elini tuttum. Keskin bakışlarını sırıtan yüzüme çevirdiğinde dudaklarımı büzmüştüm. "Özür dilerim, babacık. Lütfen gel ve benimle uyu."
Gözlerini devirdikten sonra nefesini bırakıp konuştu. "Milena, kafan ayıkken yapamayacağın şeyleri şuan yapman hoş değil."
"Ayıkken yapmaktan deli gibi korkup yapamazken, şuan sana korkmadan dokunmam çok hoşuma gidiyor. Lütfen..."
Tekrardan gözlerini devirip tişörtünün eteklerinden tutup yukarı çekti. Dudaklarımı ısırarak gözlerimde ki pırıltılarla esmer tenini izledim. Tişörtünü yere bırakıp yorganın ucunu tutarak açtı ve yatakta ki benden uzak mesafeye bedenini koydu. Dudaklarımı ısırmayı bırakıp üzerimde sıcaktan terlememi sağlayan hırkayı bir çırpıda çıkardım. Calum sakince hareketlerimi izlerken tişörtüme giden ellerimi gördüğünde hızlıca uzanıp beni tuttu.
"Milena, zorluyorsun." Kendini kasarak söylediği şeylere sırıtarak karşılık verdim ve tutuşundan kurtulup tişörtü üzerimden çıkardım.
Yutkunarak beni izlerken dizlerimin üzerinde kalkıp kahverengi gözlerinin içine bakarak pantolonumun düğmesini açtım. Fermuarını çekip bel kısmına baş parmaklarımı geçirerek dizlerime kadar sıyırdım ilk, sonra hızlıca kendimi sırt üstü bırakıp pantolonu bacaklarımdan ayırdım.