FFF.02

186 10 8
                                    

8.30

Alarmımı kapatarak esnedim ve yataktan kalkarak banyoya adımladım. Dişlerimi fırçaladım, yüzümü yıkadım, saçlarımı tarayarak odama geri döndüm. Yatağımı toplayıp tekrar saate baktım.

8.40

Omuz silkerek üzerimde ki büyük beden tişörtü çıkarıp altıma boyfriend kot ve yine büyük beden tişörtümü geçirerek sırt çantamı, kulaklığımı ve sigaramı alarak odamdan çıktım.

Hızlıca merdivenlerden inerek, mutfağa girdim ve masanın üzerinde her zaman köşede ki pastaneden sabahları yemek için aldığım poğaçalardan bir tane ağzıma sıkıştırmıştım.

Sabahları bir şey yemeden sigara içemezdim, midemi bulandırırdı. Ve sigara içmedikçe asla kendime gelmezdim. Hızlıca siyah Vanslarımı giyerek kulaklıklarımı taktım ve saate baktım.

8.52

Dakikliğim bozulmuştu. Yüzümü buruşturup kulaklığımı taktıktan sonra telefonumdan müzik arıyordum. Aynı zaman dakikliğimi neyin bozduğunu düşünüyor ve o sırada poğaçayı da çiğniyordum. Poğaçanın bitmesine yakın okul binası gözüktü ve sigaramı yaktım.

Kilitli okul kapısının önünde ki bankta birbirlerine yaslanarak uyuklayan dört çocuk kahkahalarla güleceğim bir şeydi. Fakat ciddiyetimi korumalı ve onların ygevşemesini engellemeliydim.

Yaklaştıkça esmer fahişenin yanında ki renkli saçlıyı tanıdım. Ah, ne güzel elime düşmüştü. Dediklerini bir bir yedirdiğimde çirkin suratının alacağı ifadeyi çok merak ediyordum. Sarışın ve kumral-kahva karışımı saçları olan çocukları masamda otururken gördüğümü hatırladım.  Önlerinde dikilip güneşlerine gölge olurken, sarışın olan gözleri kapalı bir şekilde gülümsedi ve mırıldandı.

"Tanrı'nın yolladığı bir melek isen teşekkür ederim Tanrım. Uykuma rahatlık verdiğin için." dediği şeyler ciddiyetimi bozmama sebep olurken istemsizce kıkırdadım. "Ah, Tanrım! Meleğin ne güzel de gülüyor."

Hep bir ağızdan kapalı gözlerle, "Kes sesini Luke." diye bağırdıklarında, kahverengi saçlı çocuk gözlerini açıp bakmayı akıl etmişti.

En akıllıları da oydu sanırım.

"Aman Tanrım! Çocuklar bu bir Melek değil! Cehennem Zebanisi! Bizi uykumuzdan alan İfrit!"

Sözümü, pörtlek gözleriyle bağırarak dediği şeyden sonra geri alıyorum.

Hepsi aptaldı.

Her biri gözlerini açıp aniden ayaklanırlarken, birden ayılmışlardı. Sigaramdan son bir nefes çekip yere attım ve ayağımın ucuyla ezdim.

"Takip edin, kaybolursanız aptalsınızdır." dedim ve mırıldanarak devam ettim. "Zati öylesiniz."

Bir sigara daha yakıp arkamdan gelen adım ve fısıldaşmaları bir kenara bırakıp, yakında ki pastaneye adımladım. Sigarayla pastaneye girmemde sorun yoktu çünkü tavanı hariç duvarları camdandı ve sürekli açık olurdu. Bu pastaneyi sevmemin bir sebebi de buydu. Nick'e çok yoğun olduklarında yardım etmeye gelirdim ve sigara içmem sıkıntı olmazdı.

"Merhaba, Nick!" dedim gülümseyerek içeri girerken.

"Günaydın Leydi Almira! Her zamankinden mi?" dediğinde kasaya, yanına ulaşmıştım.

"Hayır dört tane aptal var peşimde. Erkek oldukları için fazla yiyeceklerini düşünüyorum. Kahveyi ben yaparım, bu yüzden yirmi dolara ne verirsen." dedim ve sırıttım.

"O zaman senin en sevdiklerinden koyayım. Ah, pardon sen hepsini seviyordun." İkimizde gülerken, Nick'in annesi içerden yanımıza geldi.

"Hoş geldin, tatlım! Bugün nasılsın?" dediğinde eli omzumdaydı. Kendimi kasarak dudaklarımı araladım,

fuck fAke friENDS•cth|ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin