Dikkat aşırı cinsellik içerir.
İnlemelerin yoğunlaştığı gece vakitlerinde gözlerimi araladım, Michella ve Michael'ın sevişme seslerini duymam normalde midemi bulandırırsı ama Calum'un bedenime bu kadar yakın bir şekilde olması inlemelerin kulağıma melodi gibi gelmesine neden oluyordu.
Siktir.
Tahrik olmuştum.
İstemsizce bacaklarımı birbirine bastırırken gözlerimi yumdum. Ev boşaldığı gibi sevişmeleri beni şaşırtmamıştı ama bu kadar yüksek sesli olmaları utanç vericiydi. En azından benim için.
"Seslerine mi uyandın?" Calum uyku mahruru bir şekilde yanı başımda mırıldandığında irkildim.
Isırdığım dudağım ve araladığım gözlerimle ona baktığım sırada yarı kapalı gözleri yavaş yavaş açıldı ve şaşkınlıkla parladı. Utançla yanaklarım kızarırken bedenimi daha fazla yatağa bastırdım.
Bu sırada başlığımın yaslı olduğu duvara sertçe bir şey çarptı ve ne olduğunu anlayamadan, Michella'nın inleyişlerini daha yakından duymaya başladık.
Gözlerimi korkakça aralayıp Calum'a baktım, onun ise bakışları örtümden açıkta kalan vücudumdaydı. Yutkunarak tepkisini çektiğimde koyulaşan bakışları suratıma çıktı.
"Aynı seslerin senden çıkmasını isterdim." Boğuk sesinden çıkan cümle bütün vücudumun kas katı kesilmesine sebep olurken iri etli dudaklarını yalayarak yüzlerimizi yaklaştırdı. "Hemde benim aracılığımla."
Cümlelerinden sonra donup kalan bedenime yaklaşıp üzerimde ki örtüyü kenara alıp, onun yerine geçti. Farkında olmadan onu bacaklarımın arasına hapsettiğimde yüzünü alan ifade içimi eritti.
O da benden tahrik oluyordu.
"Vücudun çok güzel. İlk gördüğüm andan beri dokunmayı istedim ama Tanrı'yı çok sinirlendirmiş olmalıyım ki, kendimi durduracağım bir engel koydu önüme." Ellerinden biri boynuma, her zaman ki yerine yerleşirken, diğeri bileklerimden tutup başımın üzerinde sabitlemeye koyuldu. "Sanırım ilk gördüğümde dokunmuş olsaydım, şuan da bu kadar heyecanlandırmazdı."
Dudaklarını ısırıp yüzüme yaklaştığı sırada kesikçe bir nefes çektim içime. Gözlerini yumup kafadını kaldırdı. Çıplak göğsüyle ve yandan vuran ay ışığıyla bir Yunan Tanrısı'nı aratmayacak çekilde baş çıkarıcıydı.
"Lütfen sabah kalktığımızda pişmanlıkla bana bakma. Artık duracak gücü kendimde bulamıyorum."
Sözlerinden sonra her zaman ki gibi baş parmağıyla dudaklarımı aralayıp, uzun zamandır hissini merak edip, kendi kendimi yediğim o koca dudaklarını benimkilere bastırdı.
Acı inleyişi aramızda yok olurken bileklerimi bırakmış, koca elini çıplak belime yerleştirmişti. Ellerimi nereye koyacağımı bilmediğim için yumuşaklığını sevdiğim koyu saçlarına daldırıp çekiştirdim.
Bir kaç saniyeliğine kaldırdığı bedenimden askılı badimi çıkarıp, ayrılan dudaklarımızı çabucak birleştirdi. Büyük elinin işaret parmağının ucunu çıplak göbeğimden sürte sürte göğüs kafesime kadar götürdükten sonra işkence eder gibi bir yavaşlıkla göğüslerimin, südyenden taşan kısmına dokundurttu.
Dudaklarımın arasından, onun ağzının içine sızan inlemem kendisini bana bastırmasına sebep oldu. Öldürücü yavaşlığı anında yok olurken, üzerimden yırtarcasına çıkardığı şortumdan hemen sonra onunkini çıkarmak için elimi karnından aşağıya doğru sürdüm, aynı onun bana yaptığı gibi.