15. "Aile miyiz biz?"

6.9K 300 89
                                    

Bölüm şarkısı: BØRNS - ELECTRİC LOVE

***

Yüzüme çarpan soğuk hava anında yarı kapalı uykumun tamamen açılmasına sebebiyet vermişti. Başımı kaldırıp denize baktım. Hava mart ayına daha yeni girdiğimiz için sabahları çok soğuk oluyordu.

Montumun kapüşonunu başıma geçirdiğimde arkamı dönüp sabahın köründe beni buraya getiren Mert abiye baktım. "Sen de benim yüzümden sabahın köründe buraya sürüklendin. Kusura bakma abi." Dedim biraz ötemde oturup benimle denizi izleyen Mert abiye.

"Ayza hanım işim bu benim." dedi bana mahcup bakışlarla bakarken. Benim mahcup olmam gerekirken o neden mahcup olmuştu anlamamıştım. Kaşlarımı çattım. "Hanım ne ya? Ben sana Mert bey diyor muyum? Rahatsız oluyorum bana hanım falan denince." Dedim yerimde kıpırdanarak.

"Dedeniz bu konuda uyardı efendim." Göz devirdim. "Dedem burada değil. Onun yanında söyle sadece." Bana kalırsa buna da gerek yok da tersine gidip daha çok nefret kazanmak istemiyordum. "Abi sen öz abim gibisin biliyorsun. Ayaz abim beni sana emanet ettiğinde sen demedin mi gözüm gibi bakacağım, kardeşin kardeşimdir diye. İnsan kardeşiyle sizli bizli konuşur mu hiç?" 

Dedemin insanlara olan bu tavrını hiç sevmiyordum. Hoş kendisini de günahım kadar sevmezdim ama onunla muhattap olmaya mecburdum. Babam için, babam rica etti diye. Gözlerimi Mert abime çevirdim ve hınzırca güldüm. "Yengeaşkım napıyor?" Gözlerini kaçırdı ve başını aşağı eydi. Yüzünde gördüğüm gülümseme çoğu şeyi açıklamıştı.

"Görüyorum ki bir itiraf gelmiş." Dedim sırıtarak. Derin bir iç çekti ve saniyeler içinde düşen yüzüyle bana baktı "İtiraf yok." Dedi mırıldanarak. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Neden ya? Bir kavuşamadınız gitti." Dedim bezgince. Neredeyse 2 yıldır birbirlerine karşı bir şeyler hissediyorlardı. İkiside hislerinin karşılıklı olduğunu bildiği halde adım bile atmıyorlardı.

"Bizimkisi olmaz ya. Olsa bile yürümez." dedi gözlerine çöken hüzünle denize bakarak. Yanına yaklaşıp başımı omuzuna koydum. "Nereden biliyorsun?" Başını başıma yasladı. "Bilmiyorum."

"Neden kendine de Nisan ablaya da eziyet ediyorsun? Madem onunla olmak istemiyorsun bırak mutlu olsun. Bırak onu hiç düşünmeden sevgiyle karşılayacak birine gitsin. Neden umut verip yarı yolda bırakıyorsun?" Her bitirdiğim cümleyle vücudu kasıldı. Onu en zayıf yanından vurmuştum. Nisan ablanın başkasıyla olması hakkında her hangi bir lafa bile katlanamıyordu. Bu onun duygularını dile getirmesine yardım edecekti. İnsanların en büyük korkusu kaybetmekti. Bunu en iyi ben bilirdim. Bunu en yakından ben deneyimlemiştim.

Başını omuzumdan kaldırdı ve dehşet dolu bur ifadeyle bana baktı. "Başkasına gitmez. Gidemez." dedi gözlerinde gördüğüm korkuyla. Gülümsedim. "Neden? Neyisin ki sen ona karışacaksın?" diye sordum. "O beni..." diye mırıldandı. Devamını getiremedi. Gözlerinde gördüğüm tedirginlikle amacıma bir adım daha yaklaştım. "Seni ne? Seviyor mu? Nasıl eminsin bundan? Ben sana o kız sana boş değil demeseydim sen platonik platonik takılmaya devam edecektin. Ay dur unuttum pardon. Hâlâ platoniktin değil mi? Ya da korkak mı demeliyim?" Başını hızla sağa sola salladı.

"Korkmuyorum sadece," derin bir nefes aldı. "Ya bana bir şey hissetmiyorsa? Ya başından beri yanılıyorsan?" Güldüm.  "E bu zaten korkunun ta kendisi değil mi?" Bir süre düşündü. Omuz silkti ve "Bilmiyorum." dedi. Göz devirdim. Ayağa kalktım. "Zaten senin şu bilmiyorumların Nisa ablayı zor duruma düşürüyor. Kız sana ne zaman adım atsa in cin görmüş gibi kaçıyorsun." Oflafı ve başını yere eğdi. Elimin tekini omuzuna yerleştirip "Az cesaretli ol be. Bak kardeşine başına gelmeyen kalmadı ama hâlâ ayakta." dedim kıkırdayarak. Hızla ayağa kalktı ve beni kollarının arasına aldı.

Ay | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin