Bu gece için anlaşma yapmışlardı.Onları takip edip onlara engel olmalıydım.Saat 02.05'ti.Geç kalmadan gitmeliydim.Buluşacakları yer iksir bahçesindeki ıhlamur ağacıydı.Oraya vardığımda Luna Frank'ı bekliyordu.Çok geçmeden Frank beklenen yere geldi.
-Heyecanlı mısın
-Evet çok heyecanlıyım ya yakalanırsak Frank
-Korkma ben senin yanındayım hem yakalanacak olursak tüm suçu ben üstleneceğim güven bana.
-Peki tamam öyle olsun
-Anahtarları getirdin mi
-Evet getirdim ama çabucak dönmemiz gerek babam anahtarları aldığımı farketmemeli
-Merak etme her şey planladığımız gibi gidecek.
Frank anahtarları cebine koyduktan sonra okula doğru yola çıktılar.Ben de onları takip ediyordum. Pelerinimi giymiş beni tanımamaları için yüzümü örtmüştüm.Sonunda okula varmıştık.Luna tereddüt ederek
-Bak Frank yapmaya çalıştığımız şey çok tehlikeli ikimizi de cezalandırırlar çok geç olmadan bu işten vazgeçelim.
-Delirdin mi sen sonuna kadar geldik artık vazgeçemeyiz hani nerde o gözümdeki cesur hırslı kız. Yoksa korkuyor musun?
-Hayır tabiki de korkmuyorum ama çabuk olalım yakalanabiliriz.
Frank cebindeki anahtarları çıkardı ve kapıyı açtı. En üst kata çıktılar. Her yer karanlıktı meşale ile yollarını aydınlatıyorlardı. En üst kata çıkmak biz cadılar için yasaktı.Çünkü burada gizemli eşyalar korunuyordu.Sonunda gizemli odaya vardığımızda Frank kapıyı açamadı
-Bu anahtarların doğru olduğuna emin misin Luna
-Evet eminim babam sarı renkli olanın gizemli odanın anahtarı olduğunu söylemişti.
Bir iki denemeden sonra Frank kapıyı açtı ben ise uzaktan onları izliyordum.Büyücü taşı büyücüler tarafından korunuyordu fakat Frank ve Luna kutunun şifresini bildikleri için bir sorun olmayacaktı.Artık bir şeyler yapmalıydım ama yanlış bir büyü yaparsam diye korkuyordum.O anda lütfen bana yardım edin demekten başka çarem kalmadı. Tam vazgeçip geri dönüyordum ki gökyüzünde bir ateş patlaması oldu ve her yere ışık saçıldı. Frank ve Luna korkup hemen odadan çıktılar ve ne olduğunu anlayamadılar. Hemen merdivenlerde aşağı inip okuldan çıktılar fakat ben okulda kalmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum.O anda gizemli odaya ateşten bir büyücü indi ve bana baktı.
-Beni sen mi çağırdın
Nutkum tutulmuştu bana yardım edin diyerek onu mu çağırmıştım gerçekten bu inanılmazdı.
-Şey evet yardıma ihtiyacım vardı kutudaki büyücü taşını çalacaklardı ben de sizi çağırdım.
-Fakat bu imkansız beni çağırabilmen için çok özel güçlerinin olması gerekiyor oysa sen gördüğüm kadarıyla bir cadısın.
-Evet ben bir cadıyım ama daha doğru dürüst büyü yapamıyorum sizi nasıl çağırdım ben de merak ediyorum.
-Böyle bir şey için beni çağırmamalıydın. Bir cadı bunu kendi halledebilmeli.
-Peki bunun için çalışacağım yine de her şey için teşekkür ederim
-Teşekkür etmeden önce kendi güçlerinin farkına var beni çağırabilen tek kişi sensin.
Çok şaşırmıştım onu çağırabilen tek kişi ben miydim? Alevden elbisesi ve kızıl saçları gözlerimi kamaştırıyordu.Bir anda alevler etrafını sardı ve bir alev patlamasının içinde gözden kayboldu. Tir tir titriyordum. Ben ne yapmıştım böyle? Onu nasıl çağırmıştım hiçbir fikrim yoktu...
