Yirmi Sekiz

2.2K 126 54
                                    

Kantinde her zamanki yerimizde bugün Melis'siz oturuyorduk. Onu çağırdığımda Selim'in  kendisini sıktığını söyleyerek gelmeyi reddetmişti. Selim'e ne kadar üzülsem de Melis'e hak vermiyor değildim çünkü haklı olarak Selim'e güvenmiyordu bu da ona karşı sert bir duvar örmesine neden oluyordu.

Bilmem kaçıncı kez Selim huzursuzca kıpırdanıp bana baktı.

" Gelmeyecek değil mi ?"

Bunu bir kaç kez daha sorduğu için oflayarak cevap verdim.

" Gelmeyecek Selim."

" Ama neden ?"

" Çünkü onu bunaltiyorsun sana güvenmiyor işte haklı olarak salsan mı artık kızı ?"

Biraz serttim ama gerçekleri artık idrak etmesi gerekiyordu.

" Ya neden kimse beni anlamak istemiyor ben seviyorum onu takıntı falan yapmadım anlıyor musunuz psikopat değilim ben."
Selim sinirle masadan kalktı. Doğru söylüyor gibiydi ama eğer gerçekten seviyorsa önce kendisine güvenmesini sağlamaya çalışmalıydı.

Emir  Selim'in peşinden hareketlenince kolundan tuttum.

" Bırak yalnız kalsın biraz."

" Ama çok kafaya taktı. Selim böyle birisi değildi ben bile artık onu taniyamiyorum." Düşünür gibi yapıp devam etti.  "Gerçekten seviyor olmalı Melis'i."

" Kendisine inandırması gerek o zaman ben o kadar uğraştım onlar da çabalasinlar biraz aaa."

" Değil mi yok öyle armut piş ağzıma düş." diyip göz kırptı.

" Sen varsın işte sadece aşık ettin kendine gerisiyle hep ben uğraştım."

" Değmedi mi yani uğraştığına ?" kaşının tekini kaldırarak sorduğu soru üzerine gülümsedim.

" Değmez mi bir daha olsa bir daha uğraşırım."

" Bende öyle düşünmüştüm zaten."

İkimizde kıkırdarken yanımıza yine o gıcık kızlardan biri geldi. Emir'le bizim yakışmadığımizi söyleyip bizi ayırmayı görev bilmiş tetonozlardandı. Tamam onlar kadar güzel ve popüler değildim belki ama sevgim onlarınki gibi sahte değildi.

Saçlarını iki yana savurup masaya elini koyarak eğildi. Yine ne söyleyip sinirimi zıplatacaktı acaba ?

" Çok çirkinsin."

Söylediği şey beni şaşırtmazken yüzüme sinsi bir gülümseme kondurdum.

" Ayna değilim ben karıştırdın herhalde."

Kızın yüzü anında patlıcana çalarken Emir kolunu omzuma atıp kendine çekti. Hastasıyız Emir başkan.

Patlıcan kızımız bana cevap veremeyeceğini anladığında Emir'e döndü.

" Emir bu kız senin için sadece  bir heves sıkılacaksın ve bu kül kedisi masalı son bulacak."

Emir bana bakıp gülümsedi , saçımın üstüne bir öpücük kondurup karşımızdaki kıskançlıktan ortadan ikiye yarılmak üzere olan kıza bakıp konuşmaya başladı.

" Kül kedisi aslında bir prenses değil mi ? Prensin aklını başından alan bir ayakkabıyla koca şehri gezdiren bir prenses. Siz de sevgiden, aşktan anlamayan sadece kıskançlık ve fesatlık dolu üvey kardeşlersiniz. Kibirinizi de alıp başka bir köşede bende eksik olan ne diye düşünmeye başlayabilirsiniz eğer gerçek güzelliğin yüzde değil de aşkla bakan gözde olduğunu anlarsanız hayatınızda belki  bir şeyler değiştirebilirsiniz. Gökçe varken de yokken de aynı şeyi söyledim beni rahat bırakın ben sizin üç kuruşluk egonuzu tatmin edecek birisi değilim git bunları diğerlerine de söyle benden de prensesimden de uzak durun. Sizin onu nasıl gördüğünüz umrumda bile değil hele siz hiç umrumda değilsiniz anladın mı ?"

Konuşma boyunca Emir'i gözlerimden kalpler fışkıracak şekilde dinlemiştim. Kestane gözlüm yine kendine aşık etmeyi başarmıştı. O da konuşması bitince aynı şekilde gözlerime bakmaya başladı. Kızı çok iyi bozmuştu sevgilim.  Bu sırada patlıcan moru kızımızda sahneyi terk etmişti. Zaferle gülümseyip kapak işaret yapmamak için kendimi zor tutmuştum.

KESTANE GÖZLÜM | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin