13.Bölüm: Zaferler ve Mağlubiyetler

2.8K 224 9
                                    

Sırmasu'yla gözlerimizi bir saniye olsun kaçırmadan birbirimize bakarken o meşhur kovboy karşılaşması sahnelerinden birindeymiş gibi hissediyordum. Kafamda ortaokulda flütle çaldığım o garip kovboy müziği çalmaya başlamış, etrafımızdaki birkaç kişi onlara bakmasam da anladığım üzere bizi izlemeye başlamıştı. Onları korkan köylüler, şirketi Teksas olarak düşünsem de bir şeyler eksik kalıyordu. Aramızda rüzgârla savrulan otlar...Belimde olması gereken silah...Ve atım, Düldül...

Düldül ne alaka yahu? Red Kit'e ne ara geçiş yaptık?

Her şey çok normalmiş gibi Düldül'ün varlığını sorgulamam ayrı ironiydi tabii.

"Bak, bak, bak. Kimler buradaymış?"

Azra'nın alaycı sözlerine karşın Sırmasu, tıpkı benim gibi kollarını göğsünde kavuşturarak cevap verdi. "Ben hep buralardaydım Azra'cığım. Sizden çok önce..."

Alayla güldüm. "Ayak altında dolaşman çok şaşırtıcı gelmedi doğrusu."

Bize yaklaştı Sırmasu. Küçümser ifadesi her zamanki yerindeydi ancak acınası olanın kendisi olduğunu hiçbir zaman anlayamamıştı. "Senden daha önemli işlerim olduğu kesin." dediğinde tatlı tatlı gülümseyerek sordum. "Neymiş o işler? Etrafta dolanıp insanların içine fitne tohumu falan mı ekiyorsun?"

"Seni hiç ilgilendirmeyen işler." dedi, ona alttan alta şeytan dediğimi duymazdan gelerek. Umursamaz görünmeye çalışsa da sinirlendiğini hafifçe kızaran yüzünden anlamıştım. Tam onu daha da sinirlendirmek ve kendimi keyiflendirmek adına bir şeyler daha söyleyecekken bakışları arkama kaydığında oluşan sinsi gülümsemesi, hoşuma gitmeyecek olayların gerçekleşeceğinin habercisiydi.

Kıyamet âlâmeti gibi kız mübârek.

"Sırma?" diyen sesi duyduğumda yavaşça arkama döndüm. Levent sorgulayıcı ifadesiyle üçümüze bakıyor, belki de tanışıklığımızın sebebini merak ediyordu. Bu merakını gideremeyecektim zirâ yaşadıklarımı tekrar anlatarak her şeyi hatırlamama ve yeniden çıldırmama hiç gerek yoktu.

Sırmasu, sevgilisi sıfatıyla yanında durmama hiç takılmadan, adeta sıçrayarak Levent'e sarıldı. Yuh! "Levent'çiğim, ne kadar oldu görüşmeyeli!"

"Hah!" diye bir nidâ çıkardığımda Levent'in bana dönen gözlerine karşılık bakışlarımı tavırla başka yöne çevirdim. Resmen başım, sinirden ısınmaya başlamıştı. Kendimi ateş topu atmak için ağzında alev biriktiren ejderhalar gibi hissediyordum.

Karmen, kaptırdın galiba canım.

Sonuçta Levent sahte de olsa sevgilimdi, değil mi? Benim yanımda ve tüm şirketin gözü önünde geçmişte adının birlikte anıldığı bir kızla sarılması hiç mi hiç hoş değildi!Tamam, üstüne atlayan Sırmasu'ydu ama bir şekilde engelleyebilirdi. Mesela ben engellemek adına bir şey yaptığını görmüyordum şu an!

Sırmasu Levent'e adeta bir koala gibi yapışmıştı, spatulayla kazırsam ancak çıkar sanıyordum ama kendiliğinden de ayrılabildiğini uzaklaştığında fark ettim. İradeli bir koala demek ki.

"Evet, baya oldu." dedi düz bir şekilde Levent. "Ne işin var burada?"

Levent'in sorduğu soruya tüm kalbimle katılıyordum. Ne işi vardı bunun burada? Adımıza röportaj verdiği yetmiyormuş gibi yalanı ortaya çıktığında bile yüzsüz yüzsüz buraya gelmişti. Yalan var, yüzsüzlük var, binbir dolap var...Sana ne lazım da bunun yanına yaklaşmasına izin veriyorsun Levent?

"Kısa sürede vadesi dolan şirketli asistanlı yaz dizisi teklifi almıştır yine. Sizin şirkete prova yapmaya geldi herhalde." diye alayla konuştuğunda Azra, gülmemek için öksürür gibi yaptım. Moralim az da olsa yerine gelmişti. "Tabii. Her oynadığı dizi on bölümde final yapınca insan kendini geliştirmeye ihtiyaç duyuyor."

EvimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin