Jin kapının önünde kaç saat durdu bilmiyordu. Islak, kızarmış gözlerini açıp etrafına baktığında kedisi kucağında mır mır uyuyordu. Hava kararmıştı, bedeni ağırlaşmış uyuşmuştu. Boğazı acıyordu yerinden doğrulup kedisini yatağına bıraktı, komdinin üstündeki sürahiden su içti.
Toparlanmalıydı,içindeki sıkıntıyı atmalıydı. İçmeyi sevmezdi ama dolaptan bi bira alıp dikledi, iyi gelmemişti yarıda bıraktı.
Duşa girdi. Ilık bir duş aldı, aynadaki kendine baktı gözbebekleri mora döndü. Sadece vitaların gözleri mor rengini alırdı. Deltasının varlığıyla aklına, kalbine hakim olamıyordu.
Yüzüne soğuk su çarptı tekrar tekrar. 'Tamam kendine gel Jin.Sen yıkılamazsın, o adi pisliğe hayatının şokunu yaşatacaksın. Böyle bi güzelliği kaçırdığı için pişman edeceksin onu.'
Jin kendi kendiyle konuşurken deltanın onu istemediğine emindi...
Joon seo (Delta)
"Yıllardır arıyorum, pek çok ülke gezdim ama vitamı bulamadım" dedi arkadaşına.Elinde içki kadehi, eli çenesinde bar masasına yaslanmıştı.Girdiği her ortamda korkularak bakılırdı yaydığı feromonlar yüzünden. Onu gerçekten tanımayanlar, kalbini bilmeyenler bu korku duygusundan kaçamazlardı, kimse gözüne direk bakamazdı.Kim cüret edebilirdi.Bu sebepten pek dostu da yoktu.
"Neden hakkındaki haberleri anında sildiriyorsun dostum, madem vitanı arıyorsun böylece ortaya çıkacaktır. O senin doğal eşin." dedi Tommy.
Dudaklarından buruk bir gülüş vardı deltanın.
"Dostum baksana etrafına, gözümün içine bakmaya cesareti olan var mı, benden korkacak bir eş istemiyorum ya da zenginliğimle başı dönen birini de istemiyorm; beni gerçekten sevmesi için doğal olarak karşılaşmalıyız ve onu ben bulmalıyım böylece önce onu tanımış olurum" dedi delta iç çekerek.
Tommy havayı değiştirmek için
"O zaman yeni aldığın Kore şubesinin şerefine içelim, belki orada karşına çıkar sevgili eşin."
Hazırlıklar tamamdı ama ofis telaş içindeydi. Bugün yeni başkan gelecekti.
Deltanın odası binanın en üst katındaydı, yeniden dekore edilmişti. Yapacağı ilk işin, bölüm şefleriyle toplantı olduğu duyuruldu. Bu yüzden herkes titizce raporlarını hazırlamıştı.
Jin'in görevi ise şirket hakkında genel sunum yapmaktı.Böyle durumlarda harika görüntüsünden dolayı hep ona görev verirlerdi.Deltanın üzerinde iyi izlenim bırakmak istiyordu genel müdür ve istemeyerek kabul etmişti görevi Jin.
Toplantı yapılacak odaya önceden girmiş bilgisayarı ve projeksiyon makinesini kontrol etmişti, yavaş yavaş şefler içeri girip masada yerlerini almıştı.
Jin kendini hazırlamıştı, kesinlikle onu etkileyecekti. Her zaman yaptığı gibi cool olacak, harika bir sunum yapacak ve delici bakışlarını ona gösterecekti.
Seo binadan adımını attığı anda burnuna harika bir koku gelmişti. Daha önce duymadığı, kanını hızlandıran, kalbini çarptıran bir koku..
Girişte, asansörde, koridorlarda hep aynı koku vardı.Birden durdu ve satın alma bölümüne girdi.
Arkasından gelenler toplantı yerinin orada olmadığını söyledilerse de delta geriye dönüp kırmızı gözleriyle bakınca hepsi şaşırarak sustu.
Odada cam kenarında bulunan masanın yanında durdu. Kokuyu içine çekti, vitası burdaydı. Sonunda bulmuştu onu.
Masanın üzerinde duran Jin'in ailesiyle çektirdiği fotoğrafına baktı.
Fotoğraftaki yakışıklığa bakıp o an aşık oldu. Kalbi deliler gibi çarptı.
' Benim vitam, eşim çok güzelsin.' dedi içinden.
Merakla içeriye bakan genel müdür dayanamadı ve
"Efendim bu, bölüm şefimiz Min Jin Bey'in masasıdır." dedi.
Kırmızı gözlerini genel müdüre çeviren delta
"Nerede o?" diye sordu, hırlamasına engel olamamıştı.
Genel müdür "To-toplantı odasında, sizi bekliyor, sunumu bizzat o yapacak efendim. "dedi kekeleyerek.
Delta çapkın bir gülümseme ile
"O halde bekletmeyelim." dedi.
Koridorda ilerlerken koku yoğunlaşıyor, deltayı kendine çekiyordu.
Kapı açıldı, herkes yeni başkana selam vermek için ayağa kalkıp başını eğmişti. Kafalarını kaldırdıklarında başkanın sandalyesine oturduğunu düşüneceklerdi ki delta Jin' in yanına gelip durmuştu.
Göz gözeydiler, vitanın gözleri mor ve gri rengi almış soluğu hızlanmış, deltasına bakıyordu hem de zerre korkmuyordu.
Delta ise yıllardır kendisinden korkacağını düşündüğü vitasına hayranlıkla, aşkla, özlemle, şehvetle bakıyordu. Gözleri kırmızı, yer yer siyahtı.
Odadaki ağır feromon kokusu herkesi bayıltacak duruma getiriyordu ama onlar kimseyi umursamadan uzun uzun baktılar birbirlerine.
Şimdi delta sevgi dolu feromonlarını yaymaya başlayınca herkes rahat bi nefes almış ve ikiliye bakmıştı. Jin de istemese de feromon yaymıştı.
Herkes şaşkındı, demek Jin vitaydı. Bu zamana kadar onun tatlı vanilya kokusunu kimse almadığı için bilmiyorlardı, hayranlıkla baktılar vitaya.
Odadaki alfa ve betaların feromonlarını aldığında sinirlendi delta ve kıskandığı için sahiplenme duygusuna yenilip vitayı kolundan tuttuğu gibi ardından sürükledi.
Vita "Napıyorsun, dursana!" diye seslense de aldırmadı ve odasından içeri girdiler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vita
ChickLitOmegaverse dünyasına girdiğimde en sevdiğim konu olan ofis aşkınının delta- vita eşleşmesiyle harika olabileceğini düşündüm. ilk hikayemdir destek bekliyorum:) -smut vardır. -Homofobikler uzak durun.