Bölüm düzenlenmiştir
27 Şubat 2015
Oturduğum kanepeden kalktım ve pencereye doğru ilerledim.Perdeyi araladım.Yüzüme gelen güneş ışığı uzun zamandır karanlık odaya alışmış gözlerimde ters tepki yapmıştı.Bugün o gündü 27 Şubat 2015 doğum günümdü.Aynı zamanda abimin ölüm yıldönümü.2013 senesinin 27 Şubat günüydü.O zamanlar baya mutluyduk tabi.Abim yanıma gelerek ''Hadi Arya benle gel'' demişti.Ve olan da ondan sonra olmuştu.Son gördüğüm kafasına poşet geçirmiş bir adamın ilk abimi sonra beni bayıltmasıydı.O adamı hala bulamamıştık.Babam her gün,her saat,her dakika abimin katilini aramıştı bir sonuca ulaştığı söylenemezdi.Annemse-ah annemi anlatmak bile istemiyorum- çok harap olmuştu.Onun için üzülüyordum.Abimse öldüğünde 23 yaşındaydı onsuz iki doğum günü geçirmiştik.O iki seneden beri evde bir tek müzik sesi bile duyulmamıştı.Tek bir kişi bile kahkahayla gülmemişti.İki seneden beri gülmeyi unutmuştum ve tekrardan öğrenmek için çabalamıyordum.Bir ara evde bir ses yankılandı baya gürültülü bir ses,penceremi tekrar araladığımda ise karşımda dozerin kepçesiyle karşılaşmam an meselesi oldu. Babam ''Arya hemen aşağı in çabuk'' diye bağırmaya başladı.Apar topar merdivenleri indim.Kendimi dışarı atar atmaz dozerin kepçesi odama girmişti bile ''Böyle olsun istemezdim.Ama olmak zorunda'' dedi babam.Bize anlatmadığı şeyler vardı besbelli.Bir an olsun odamdaki fotoğraflar,videolar vb. aklıma gelmeye başladı.Bana abimden kalan tek şey onlardı.Dozeri aldırmadan içeri girdim.Babam da peşimden gelmiş olmalı ki annem ''Tarık nereye?'' diye bağırdı.Annem son iki yıldır ilk defa sesini yükseltmişti.Daha merdivenlere varamamıştım ki ayağıma büyükçe bir taş düştü.Bu çok fazla canımı yakmasada yürümeme engel oluyordu.Babam bir andan dozer şöförüne bağırıyor bir andan yanıma gelmeye çalışıyordu ama yığılmış taşlardan geçemiyordu.Beyaz çorabımın üstü kırmızı lekeyle dolarken kafama bir taş daha düştü.Elimi saçlarıma götürdüm kırmızı leke şimdide ellerime bulaşmıştı.Git gide canım yanıyor,uykum geliyordu.Daha fazla uykuya direnmeyip yere uzandım.Sırtıma taş parçaları batıyordu.Umursamadım.Bir an tam uykuya dalacakken iki kol beni kucakladı babam olduğunu tahmin ettim.Arabanın arka koltuğunda sallanırken ağzımdan ''Baba.Abimi özledim'' lafları çıktı.Bu babam değildi.Babamın beni teselli etmesi gerekmez miydi? "Baba?" gözlerimi yavaşça araladım karşımda yine o adam vardı.Tüm anılarım beynime boca etmeye başlamıştı bile."Sen?"dedim.Sesli bir şekilde haykırarak "Sen abimi öldürdün.Gerizekalı hiç mi vicdanın yok.Olsa bile kullanmayı bilmezsin ki sen al o vicdanın-" Bir an boğazıma yapıştı.İlk defa gözlerine dikkat etmiştim.Kahverenginin tüm tonlarını barındırıyordu. "Bana bak bücür sonunun abin gibi olmasını istemiyosan kes sesini.Unutma intihar bir seçimdir.Anlamışsındır ki bende vicdan diye bir şey yok.Biraz daha konuşursan seni burada gözümü bile kırpmadan öldürürüm"dedi tişörtünün eteklerini kaldırarak.Belindeki silahı görmem cidden korkutmuştu beni ama onun gözünde korkak durumuna düşmek istemiyordum.Kapıyı yavaşça açtı.Ev siyah ve grinin beyazımsı bir tonunu andırıyordu.Çok büyük bir ev değildi ama nedeni belli olmayan bir sıcaklığı vardı.Sanki burda binlerce anım var gibi yakın hissetmiştim evi kendime.Evet evi kendime yakın hissetmiştim Sus Arya! dedi.İçimdeki çevirmen "Silahı beline alınca adam mı oldun?Nasıl bir erkeksin sen ya?Erkek olduğundan bile şüpheliyim"
İşte şimdi biraz kaşınmıştım"Bana bak bücür fazla konuşuyosun o lanet çeneni kapa.Erkek olduğumdan emin olmak ister misin?Seve seve kanıtlarım" demesiyle gözlerim kocaman açıldı.Yanaklarımın kızardığına emindim.Kafam ve ayağımın kanaması durmuştu ama resmen uyuşuyordu her tarafım
"Ne o?Korktun galiba"
"B-başım"
"Nolmuş kafana kocaman kafan kırılmaz merak etme"dedi yatağa adeta bir kaplan gücünde otururken.Biraz daha müdahele etmezsem olduğum yerde bayılabilirdim