(Bilgilendirme: Askerlerin fotoğrafıdır. Art şekil.)
👁🗨: "Elinizden bir şey gelmediğinde, beyninizden bir şeyler getirin.
Ekleme: Diğerleri gibi çenenizden getirirseniz hata yapmış olursunuz."[x]
Arabaya doğru ilerlerlerken Lalisa ve Rose zaten kötü halleriyle ağlamamak için savaş veren Jennie'ye baktılar. Kendisine yaklaşarak sarıldıklarında Jennie dayanamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
İkizler birbirleriyle bakışarak üzüntüyle başlarını eğdiler. Jennie ağlaması durunca yaşlarını temizlerken kızlar ayrıldılar. Rose sıkıntıyla baktı ikisine. "Gidelim, uzaklaşalım buradan."
Lalisa Jennie'ye baktığında Jennie başını iki yana salladı. "Gidemeyiz, yeraltı tüneline gitmemiz gerekiyor ve şehre girip karşı tarafa geçmeliyiz." Diyerek yaşlarını tamamen temizleyip burnunu çekerek başını kaldırdı. Lalisa Rose'ye çevirdi başını. "Gidebilir miyiz ki?"
"Eğer virüslü değilsek bizi kolay kolay almazlar. Zaten sanırım sadece çocukları alıyorlar gibi görünüyor." Dedi Lalisa kapıya bakarak. İnsanlar dağılmamışlardı henüz, sırtlarını duvara yaslayarak dizlerinin üzerine çömelmiş, çökerek ağlıyorlardı çocuklarından ayrıldıkları için. Lalisa içi giderek baktı ailelere. "Tanrı kahretsin hepsini, çocukları ailelelerden ayırdılar ya daha ne diyeyim..."
Rose yutkunarak bakışlarını kaçırırken Jennie derin bir nefes alıp arkasına döndü ve hızlı adımlarla kapıya doğru ilerleyince kızlar peşinden koştular. "Jennie!"
Jennie ailelere bakarak yanlarına geldi ve önlerinde durdu dik bir şekilde. "İçeri gireceğiz, merak etmeyin. Çocuklarınızı size getireceğiz."
Lalisa ve Rose şaşkınlıkla bakışırlarken Jennie kaş çatıp kararlılıkla baktı. "Nasıl içeri girebileceğimizi söyleyin lütfen."
Ağlayan kadın ve adamdan ses gelmediğinde Jennie dizleri üzerine çökerek kadının ellerini tuttu ve yüzüne baktı. "Size söz veriyorum, hiçbir şey olmayacak. Sağ salim getireceğim, lütfen. Bizi içeri sokun, n'olur..."
Kadın ağlayarak başını kaldırdı ve Jennie'ye baktı. Jennie yutkunarak bir umut şişmiş gözleriyle kendisine bakarken kadın başını sallayınca tebessüm etti teşekkür edercesine. Lalisa ve Rose bakıştılar sıkıntı ve tedirginlikle.
Tüm çocukları nasıl dışarı çıkaracaklardı?
Jennie ayağa kalkıp kızlara baktı arkasını dönüp. Kararlılıkla dik bakışları iki kızın gözleri üzerinde dolanınca Lalisa ve Rose Jennie'nin sözünün ciddiyetini anlayıp başlarıyla onayladılar. Jennie yutkunarak başını çevirip hala iki göz iki çeşme ağlayan anneye baktı, ardından bakışları başının üzerindeki 9 m'lik duvarın ardındaki şehre kaydı.
Bir söz vermişti bir kere, geri dönüş yoktu.
'V, eğer ölürsem bana kızma. Bunu sadece annem öldüğünde çektiğim acının aynısını küçük çocukların çekmemesi ve anneleriyle babalarından ayrı kalmamaları için yapacağım. Sen de böyle olsun istemez miydin? Bu yüzden, ben ölene kadar, lütfen o gözlerini aç ve hayata dön. Lütfen...'
'Eğer benim için yaşayamıyorsan, bebeğimiz için yaşa Jimin. Kurtaracağımız çocuklar için yaşa, çünkü ben öleceğim ve seni bekleyeceğim. Her ne kadar ölmek istemesem de...'
'Hayatımda bir defa olsun cesur olmak istiyorum, senin gibi Jungkook. Bana geçen bunca zaman boyunca göğsümü kabartıp dik durmamı sen öğrettin. Ve şimdi, şans dile ki çocukları kurtarabilelim. Can verirsem, arkamdan ağlama. Ben aşık olduğum adamın gözyaşını görmeye dayanamam...'
[MEZAR PARTISI: DORDUNCU KITAP]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[SEQ/AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.IV) | #thriller (✓)
Action"Bunca olaydan sonra yanlarından kaçmış olan ikizlerle karşılaşan Rose, kaş çatarak ikisine bakar. Bir gariplik vardır, ikizler sandıkları kişiler midir?" Karakterler: #kimtaehyung #jeonjungkook #manobanlalisa #parkjimin #parkroseanne #kimjennie Kat...