Yaz mevsimin ferah havası , sıcak güneşi kaybolalı olmuş bugünlerde yerini soğuk hava dalgasına bırakmışlardı. Son zil sesi çaldığında her öğrenci Kendini dışarı atarken , su birikintilere ayakları temas olurken sessiz yavaş adım atan ortaokul öğrencilerinden biri sırılsıklam oluvermişti. Ne çakan şimşeğin nede kalabalığın sesini duyabiliyordu. Mutlaka her insanın anlatacağı derdi söyleceği sözü vardı. Kimileri içine kimilerise dışavurur. Emekçi insanlar nasıl geçineceklerini düşünürken, memurlar hayatlarını idame ettirmeye öğrenciler ise eğlence dolu bir hayat geçirilirlerdi. Öğrencilerin bazıları servise binmeye giderken, bazıları da tabana kuvvetle evlerine giderken okuldan tek başına çıkışa yürüyen yalnız kovboy gökyüzünde ki bilinen, bilinmeyen yıldızları kadar kaldıramayacağı ağır yük taşırdı. Her adımında su birikintilere çarpışı kalp atışını ritmini duyabiliyordu. Kaldırımın sonuna gelindiğinde 1,2 saniye geçmeden önüne siyah bir araç durduğunda ön kapı açılıp gülen suratla karşılaştığında arabaya binip oturduğunda yüzü hala asıktı. Babası Çetin arabayı sürmeye başladığında göz ucuyla Poyraz'a bakmayı da ihmal etmiyordu. Çetin" Ehh, anlat bakalım." Poyraz, Çetine baktıktan sonra tekrar kafasını dışarıya çevirip gözlemlemeye başladı. Ama dışarıyı görünce içi daha da buruklaşıyordu. Birkaç insan elinde olduğu kovaları yağmur suyuyla doldurmaya çalışıyorlardı. Şehitler parkında ise propaganda yapanlar bulunuyordu. Onların " Fabrikalar kapatılsın." Sesleri duyuyordu. Poyraz, gözünü gökyüzüne çevirdiğinde doğduğundan bu yana böyle bir yağmuru gerçek hayatta görüyordu. Elini otomobilin camından çıkarıp yağmurlu havanın kokusunu içine çekiyordu. Çetin, Poyrazın uzun zamandan sonra gülümsediğini gördüğünde mutluluktan havaya uçmuştu. Poyraz, babasına dönüp küçük suratında güller açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanı Yakalamak
Short StoryHayatlarının karmaşıklığı yüzünden sorunları eksilmeyenlerin hikayesi